Ay: Eylül 2024

Kuma 3

No Comments

Kuma 3

O gün akşama kadar evden çıkamadı Hüsamettin, fazla yüklenmiştim galiba adamcağıza. Akşam karısının annesi geldiği için de oğlu ile karısı gelmedi yemeğe. İyi de oldu. İki sevgili gibi sarmaş dolaş TV seyrettik. Oğlan ise kalkmadı bilgisayar başından.

Erkenden de uyayakaldık ikimizde. Altı aydır yarım yamalak giden evliliğimden sonra bir anda iki erkek sahibi olmuştum. Dinlenmek bana da iyi gelmişti.

Cumartesi sabahı erkenden çıktı evden Hüsamettin yine köylere mal almaya. Gelini aradım bir şeye ihtiyacın var mı diye. Anam burada bu akşam da onun köyüne gideceğim sağol dedi. Oğlana yemeğini verdim, bilgisayara kilitlenmişti.

Telefon çaldı. Hikmetti arayan.

– Ablamın evi boş insene oraya. Babam dün işe gitmediğinden geç gelecekmiş.

– Oğlan evde dedim.

– Çarşıya inecem diye bizimkilere söyle arada kontrol ederler. Hadi iki gündür senin yüzünden gözüme uyku girmiyor.

Uzun entarimi giydim. Pardösümü sıkı sıkı kapayıp başımı örttüm. Oğlana biraz meyve ve kurabiye bıraktım. Kafasını kaldırmadı bile bilgisayardan.

Geline uğrayıp yalanımızı attım. Apartman kapısında biraz bekleyip ilk kattaki ablasının evine doğru yürüdüm. Ben adım atar atmaz kapı açıldı hızla beni içeri çekip tekrar kapattı arkamdan.

Kapıya dayayarak öpmeye çalıştı.

– Ne oluyor diye itekledim.

– Sensiz zor geçti iki günüm diyerek dudaklarıma yapıştı.

Güçlü kuvvetli adam ve kapı arasında kaldım. Dili ağzımın içinde elleri ile pardösümün düğmelerini çözmeye çalışıyor. Oysa ona pişman olduğumu demeyi planlıyordum gelirken. Çocuk olmayacaksa da olmayacak demeyi. Ama dili dilimle buluşurken önündeki sertlik batıyordu. Ayakkabılarımı çıkarmış başörtümü çoktan fırlatmıştım.

– Pazartesi de işi varmış babamın sabah çocuk okula sen buraya.

Hala kapıya dayalıydım. Elleri kalçalarımda.

– Bunlar aklımdan çıkmadı diye iyice sıktı kalçalarımı. Tokat delisi yapacağım o kalçaları. Hiç duymadığım laflar övgüler ile daha sert saldırıyordum ben de dudaklarına.

Elimden tutarak ablasının yatak odasına doğru götürdü.

– Dağıtmayalım buraları dedim

– Dert etme bir ay gelmeyecekler en az. Onlar gelmeden önce iki temizlikçi sokarım

Elleri ile saçlarımı kenara çekerek boynumu öptü.

– Önce şunu bir rahatlatalım sonra bol bol konuşuruz diyerek pantolonunu zorlayan erkekliğine götürdü elimi. Fermuarı açıktı çamaşırı üzerinden tuttum. Sertleşmiş taş gibi.

Boynumu öperek arkama dolandı. Tek parça uzun elbisemin arka düğmelerini açarak boynumu sırtımı öptü. Elleri önden göğüslerimin üzerinde birleşti. Yatağın kenarındaydık ve beni erkekliğini kalçalarıma doğru bastırarak itekleyince yatağa yüzükoyun uzandım.

Uzun eteğimi iki yanından çekip belime kadar katladı.

– Geçen gün aklımda kalmıştı, çok güzel bir götün var. Eliyle çamaşırımı yukarı çekerek iyice ortaya çıkardı kalçalarımı. Bir elinin parmakları çamaşırın üzerinden yarığım ve arka deliğimin üzerinde geziyordu. Benim fark ettiğimi o da söyledi.

– Ne kadar ıslaksın sen böyle, çok mu seviyorsun yarak yemeyi. Birazdan yiyeceksin.

Kalçalarımı biraz daha kaldırdım gelecek olan kalın ve uzun şeye kendimi hazırlamak için.

Gelen ilk şey sol kalçama doğru hafif bir şaplak oldu sonra bir tane daha. Dudakları değdi kalçama, hafif hafif dişleyerek ve öperek tüm kalçamı dolaştı. İki elinin parmakları da batıyor sonra nazikçe az önce sıktığı yerleri öpüyordu. Çamaşırımı sıyırıp çıkardı.

– Tam sikmelik olmuş aferin sana

Sevişirken böyle lafları söyleyen bana övgüler düzen ağzı bozuk ilk erkeğimdi. Kadınlığımın açılıp kapandığını erkekliğini beklediğini biliyordum. Kadınlığımla buluşan ise dili oldu. Önce öne doğru atılarak irkildim. Güçlü kolları ile sarıldığı belimden çekerek tekrar ağzına yapıştırdı kadınlığımı.

– Ne tatlı bir amcık bu.

İstediğim buydu ve istediğimden daha iyi yapıyordu işini. İki eli ile iki kalçamı sıkıp ayırıyor ve araya soktuğu dili ile aşağıdan yukarı geziyordu. Kimse duyacak diye aldırmadan çıkardığım inlemelere ondan gelen yalama sesleri karışıyordu. Tam anlamıyla şeftali yer gibiydi. Arada kalçalarımı ısırıyor kadınlığımın kenarlarını emerek uzatıyordu. Dili içime girdikçe iki parmağı da bızırıma baskı yapıyordu. Ama tüm bu yaptıklarını çok büyük bir sakinlik içinde yapıyordu.

Kalçalarımı havaya dikip kafamı yastığa gömerek boşalırken kafasını iteklemeye çalıştım ama ellerimi geri iterek devam etti kadınlığımı yemeye. Evet yiyordu resmen.

– Aferin sana işte böyle güzelim diyerek ayırdı yüzünü. Ben nefes nefese soluklanmaya çalışırken arkadan yaklaştı ve arka düğmelerini açtığı elbiseyi çekti çıkardı. Sütyenimin kopçalarını açarak iki yana ayırdı. Bunları yaparken vücuduma değen çıplak teninden onun da soyunmuş olduğunu anladım. Döneyim derken yine sırtımdan bastırdı.

– Kal böyle

Bacaklarımı hafifçe çekerek yatağın yanından sallandırdı. İki yandan belimi tutarak biraz havaya kaldırdı. Ne yapacağını anlayıp ben de biraz diktim kalçalarımı. Sıcak sert erkeklik kadınlığıma değdi.

– Çok ıslaksın bir tanem. Rahatça sikeceğim seni.

O kadar yavaşça girdi ki içime değil her santimini sanki her bir noktasını hissettim. Tüm ıslaklığıma rağmen ilk girişte hep dar olan kadınlığım tamamen sarmıştı.

– Nasıl bu kadar dar bu amcık

Yine aynı yavaşlıkta geri geldi. Tamamen çıkıp tekrar girdi. Belki bir on kere devam etti buna.

– Doyamıyorum amının sikimi sarmasını seyretmeye.

Az evvel boşalmış bedenim kendini hala toparlayamamıştı. İçime giren ve en dibine değen erkeklik zevkli bir masaj gibi geliyordu.

Dibine kadar girip bekliyor o sırada kalçalarımı yoğurup sıkıyordu.

– Seni bağırta bağırta sikeyim mi? Cevap vermedim ben konuşmaya alışkın değildim ki.

Erkekliğini çekip bu sefer hızla batırınca bağırdım.

– Cevap ver bana

– İstediğini yap

İki eli ile belimi havalandırdı dizlerimi itekledi. Erkekliği hala içimdeyken kollarımdan da güç alarak köpek gibi duruyordum önünde. Deminki çok yavaş temposu gitmiş şimdi sert sert vuruyordu içime. Belime sıkıca sardığı elleri ile beni kendine iyice çekiyor. Uzun erkekliğinin içimde değdiği yer hem acı veriyor hem de gözümde şimşekler çaktırıyordu.

Bir elini uzun saçlarıma dolayıp temposunu sürdürdü. Benim dizlerim ve ellerim vücudumu taşıyamaz hale gelmiş göğsümden ter damlıyordu. Belimdeki ve saçımdaki ellerini çekip, serbest kalmış sallanan göğüslerimi avuçlayıp üzerime abandı. Altında eziliyorum ama uçları sıkılan göğüslerim terden avuçlarının içinde geziniyordu.

– Yeter artık bittim ben diye bağırdım. Bağırmam da gerekiyordu. Ne kadar süredir içimde olduğunu kestiremiyordum. Kadınlığım kalın sert erkekliği ile bayram ederken, hayatımda ilk defa aynı anda göğüslerim okşanıyor sıcak nefesi sırtımı ensemi yakıyordu. Ben daha önce böyle bir şey yaşamamışım sevişmek bu olmalıydı. Göbeğim kendi kontrolüm dışında titriyor, bedenim farklı yönlere kasılıyordu. Gözlerimi kapatarak teslim ettim bu zevk dalgasına vücudumu.

– Döllerimi istiyordun amına al işte, diye bağırması ile beni iyice yapıştırdı kendine. Perişan olmuş kadınlığım ta torbalarından erkekliğinin ucuna kadar giden dölleri ve sıcak döllerin içine fışkırışını yine de takip edebildi. İki gün önceki gibi aynı döl dalgası bir daha geldi. İçimden çekilirken bir iki damla da kalçalarıma düştü. Arkadan sarılarak iyice sokuldu. Nefes nefese yanaklarımı öpmeye devam etti.

– Çok güzeldi. Aylardır bu kalçaları düşlüyordum.

Demek bana çok önceleri göz koymuştu.

Bir on onbeş dakika o şekilde kaldık.

– Sen bir çocuğu kontrol et ben bekliyorum seni. Doğruldum. Kalktığım yerde bembeyaz bir döl havuzu vardı sanki. Ne yiyor ne içiyor bu adam dedim içimden. Ayakta zor durarak biraz su tuttum kadınlığımın çevresine elbisemi pardösümü üzerime geçirip eve çıktım koşar adım. Bıraktığım yerde idi oğlan. Yalandan biraz kızdım. Yarım şişe meyve suyunu kafama diktim. Oğlanın da önüne biraz makarna ve meyve suyu koyup ben tekrar çarşıya gidiyorum Hüsamettin ararsa söylersin diyerek dışarı attım kendimi.

Aşağı inerken yine gelinin kapıyı çaldım. Var mı bir isteğin diye sordum. Onlar kapıyı kapar kapamaz alt kata indim. Hikmetin cebime koyduğu anahtar ile içeri süzüldüm.

Üzerimdekiler ile odaya girdiğimde yatakta idi hala. Erkekliği kazık gibi ortada ve çırılçıplak bana bakıyordu. Utanma sıkılmamız kalmıştı. Bir çırpıda soyundum ben de. Erkekliği babasından biraz daha kalın ama kesin daha uzundu, başı geriye doğru şişik.

– Yarından sonra bizimkileri anasının yanına gönderiyorum sen de oğlanı gönderince okula hemen gel

– Pazartesi bir daha mı yapacağız

– Senin gibi karım olsa günde üç kere yaparım

– Üç kere mi?

– Ne üçü ne beşi gel buraya

Yanına sokuldum. Yan yana uzandık. Doğrudan dudaklarıma yapıştı bu sefer. Elleri göğüslerimde erkekliği bacaklarıma batıyordu.

– Pazartesi günü saatlerce çıkamayacaksın bu yataktan iyi dinlen yarın

– Nasıl olacak ki o

– Eczacıyım kızım ben. Göreceksin pazartesi

Bu arada bir eli kalçamın arasından kadınlığımı okşuyordu.

– Kızım ne ıslaklık bu böyle. Zaten aylardır kadınsızım. İyice azdırıyorsun beni.

Bir bacağımı üzerine doğru çekti, eli ile şimdi de önden kadınlığımı okşuyor bir yandan göğüslerimi öpüyordu. İlki gibi olmamıştı doğrudan sevişmeye başlamıştık bu sefer. Eli ile tuttuğu erkekliğini kadınlığıma sürtmeye başlamıştı bile. Başını batırıyor çıkarıyor benimle oynuyordu. Eliyle kalçamı kendine çekip erkekliğini içime soktu aynı anda dudaklarıma yapıştı. Beklemeden geldiği için bu hamlesi nefesim kesildi ağzımı iyice açarak nefes almaya çalıştım o ise alt dudağımı dişleyerek çekiştiriyordu.

– Çok güzelsin ateş gibisin ben tahta sikiyormuşum aylardır

Kollarımı boynuma dolayıp başını göğüslerime bastırdım. Göğüslerimin ezilmesini seviyordum. Üstüme doğru kıvrılıp bacaklarımı iki yana ayırdım. Bacaklarım sızladı makas gibi açılmaktan. Her içime girişinde teni tenime yapışıyor kadınlığımın dibini bulan erkekliği zıplatıyordu yattığım yerden.

– Geliyor musun yine azgın karı

Evet yine gelmek üzereydim. Ayırdığı bacaklarımı bırakıp üzerime abandı. Boynumu emerken hızını artırmış çılgınca içimde gidip gelmeye başlamıştı.

Kadınlığım acı duyacak kadar hassaslaşmıştı. Belden aşağım başka yöne, üstü başka yöne kıvrılırken ateşler içinde yanıyordum. Onu üstümden iteklemeye çalışırken hayvanca bir hırsla daha derinlere bastırıyordu. Bağırışlarımı kesmek için elini ağzıma kapayıp durdu. Erkekliği hala içimde iken çırpınmalarımın boşalmamın durmasını bekledi.

– Daha yeni başlamıştık dedi gülerek.

Sakin sakin dudaklarımı öptü. İçimden çıkıp beni seyretti biraz. Erkekliği parlıyordu. Yakından daha büyük ve korkutucu idi. Başı iyice şişmiş, ucu topuz gibi görünüyordu. Baktığımı görünce,

– Bizim ki hala alamıyor tamamını dedi.

– Benim de canımı yaktı

Gururla gülümsedi. Bacaklarımı tutarak hafif katladı ve iyice açılan kadınlığıma dik olarak batırdı. Yine zıpladım içime saplanan kalınlıktan. Alt dudağımı kaptı yine.

– Bir dahakine bu dudakları da sikeceğim.

Düşündüğümü mü kast etmişti. O kalın siki mi emecektim. Şişkin başını mı dilleyecektim. Yatağın üzerinde göl oluşturan döllerini bırakır mıydı ağzıma.

– Çok azgınsın gerçekten yine mi boşalacan

Kıvranıyordum altında.

– Beni de getirecen

Kendime şaşıyordum. Kadınlığımın içi kasılıyor. Sanki bir bollaşıyor bir daralıyordu. Belimi yukarı doğru dikip ellerimle yatak çarşaflarını çekiştirerek çırpınmaya başladım. Karanlıktan çıkıp kendime gelmeye çalışırken o da kafasını geri atmış döllerini içime bırakmaya başlamıştı. Boşalmasını bekledim. Gözlerini açınca göğüslerime kafasını koydu öptü okşadı.

– Çok güzelsin, iki gün nasıl bekleyeceğim deyip kalktı. Banyoya gidip çıplak geri geldi giyinirken onu seyrettim. Son bir uzun öpüşme ile çıktı. Yattığım yerden elimi kadınlığıma attı. Dölleri kadınlığımdan akıyordu. Soğumuşlardı. Elime alıp kokladım. Erkekliğini yemek sıcak döllerini dilimde istiyordum. Eve çıktım. Oğlan aynı yerden kıpırdamamıştı bile. Uzun uzun yıkandım. Yarın pazar. Bütün gün evde olup dinlenmem gerekti.

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Categories: Uncategorized

Taksici İsmet 1-5 Bölüm

No Comments

Taksici İsmet 1-5 Bölüm

Selam,
İsmim İsmet,elli yaşlarında ve 30 yıldır taksi şoförüyüm.
Adana’lıyım ama 28 yıldır Antalya’da yaşıyorum.
Evliyim,uzun zaman oldu,eşimle aynı yaştayız.
Eşim ,22 yaşında babasını kaybedince,o üzüntüden ,adetten kesildi ve bu yüzden çocuğumuz hiç olmadı.
Kayınpederin vefatından bir kaç ay sonra, Antalya’ya göç ettik. Ortamdan uzaklaşalım dedik.
Biraz birikimlerimiz vardı,birazda borçlanarak 3+1 daire aldık.
Ve o günden beri aynı yerde yaşıyoruz.

Taksi durağım son 13-14 yıldır Antalya otogarında.
Arkadaşlarla iyi bir ortamda huzurla çalışıyoruz.
Günde 15-16 saat çalıştığım oluyor.Eşim de yaşlı bir teyzeye bakıyor.
Eve sadece uyumak için gidiyorum,ev değil otel sanki.
Pazar günleri çalışmam,eşimde o gün çalışmaz,o gün bizim günümüz.
Kahvaltıyı geç yapar,yatakta gazete okur,kahvemizi balkonda içeriz.

Taksi Şoförlüğü gerçekten zor bir meslek. Her nevi insanla tanışıyorsun.
Durak otogar olunca, bin çeşit kişiyle tanışıyorsun.

Temmuz ayının ilk günleriydi, sabah 9 gibi genç bir kadın ve 3 yaşındaki oğlu taksiye bindi. Yanlarında ufak bir spor çantası vardı. Mardin’den geliyorlardı. Lara’daki bir adrese gitmek istedi. Türkçesi çok kırıktı. Suriye’li olduğu belliydi. Bendede az çok arapça vardı.
Sohbete başladım,kendi dilini konuşunca,kadın rahatladı ve yüzünde bir gülümseme, bir aydınlanma oldu. Yasmina,kocasını kaybetmiş, burada uzaktan akrabaları varmış,eve bakıcı olarak çağırmışlar.Yanına oğlu Macid’i alarak gelmiş.
Hayırlı olsun diyerek kartımı uzattım,ne zaman isterse arıyabileceğini belirttim.

Lara’ya geldik ve adresteki evi aramaya başladık. Esnafa sora sora evi bulduk. Tripleks bir ikiz villa.Ev boşaltılmış, oturanlar kira,su ve elektirik ödemeden kaçmış.yan villada ev sahibi oturuyor ve kaçanlara beddua okuyordu.

Yasmina,çaresizce eve bakıyordu. Şaşırmıştı. Ne yapacağını bilmiyordu.

Taksinin ön kapısını açtım ve oturmasını istedim. Oğlunu arka koltuğa oturttum.
Hıçkırarak ağlamaya başladı. Gözyaşları durmuyordu.

Otogar yolunda bir Cafe’de durdum ve çay simit yemeyi teklif ettim.
Simitlerimizi yerken,ne yapacağını konuştuk. Mardin’e geri dönmek istemiyordu. Oradaki ortamdan kaçtığını ve birdaha orada yaşamak istemediğini,Antalya’nın büyük bir şehir olduğunu ve burada iş bulmak ve kalmak istediğini söyledi.

Gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu. Çaresizce ve korkarak etrafa bakıyordu.
Küçük oğlu,annesinin ağlamasına üzülmüş ve çay simiti zorla yiyordu.

Bu kadını ve çocuğunu sokakta bırakamazdım. Eşimi aradım ve durumu anlattım.
Eşim, hemen bizim eve gelmelerini ve iş bulup para kazanıncaya kadar bizde kalabileceklerini hatta, odanın birini isterse kirayabileceklerini söyledi.
Yasemina’ya tercüme ettiğimde şaşırmıştı ve bu kez sevinçten ağlıyarak teşekkür ederek kabul
etti.
Çay simitler bitirip bizim eve doğru yola koyulduk.

Evimize geldik,çantayı ve cocuğu kucağıma alarak kapıyı açıp ,içeri buyur ettim.

Uzun yıllardır ilk defa sabah eve geliyordum, evimizin düzenli, temiz oması bana huzur veriyordu.

Çantayı ,yatak odamızın bitişiğinde bulunan misafir odasına getirerek,burada kalabileceklerini söyledim.
Karşıdaki banyo ve sağındaki lavaboyu gösterdim. Sonra amerikan mutfaklı salona geçip evin yedek anahtarını verdim.
Anahtarı alırken elime sarıldı ve ağlıyarak elimi öpmeye başladı. Onu doğrultup,sarıldım ve sırtını okşadım.
Göğüslerini ilk defa hissettim,o an erkekliğim uyandı,ne oldu anlayamadım ama benimki göğüsleri hissedince uyanmıştı.
Yanaklarını öpüp, göz yaşlarını sildim. Üzülmemesini ve artık buarada kalabileceğini söyledim.

Ellerinden tutup banyoya götürdüm ve elini yüzünü yıkamasını veya ben çıkınca duş almasını istedim.

Evden çıkıp taksime bindim. Direksiyonun başına geçtim ve elimle benimkini dokundum, hafif sertlik vardı. Haftada bir yaptığımız demek yetmiyormuş diyerek kendi kendime güldüm.

Markete gidip yemeklik bir şeyler aldım,sebze,et,tavuk ve meyve. 1-2 saat oyalandım ve eve geri gelip kapıyı çaldım.

Yasmina kapıyı güler yüzle açtı ve elimdeki poşetleri elimden aldıp mutfak tezgahına bıraktı.

Saçları nemliydi, duş almış ama kiyafetleri aynıydı. Yedek kiyafet getirmediğini anladım .Siyah geniş paçalı pantolon, beyaz desenli bir gömlek. Gömleğe dikkatle bakarak, göğüslerini hayel ettim.

Oğlu banyodan sonra uyumuş. Getirdiğim erzaklarla, güzel bir yemek yapacağını,istersem 2 saat sonra öğle yemeğine gelebileceğimi söyledi.

Kendimi yeni evli hissetim,ve bunu ona söyledim, ikimizde kahkaha atarak güldük.

3 saat sonra yemeğe geleceğimi söyleyip ayrıldım.

Ama aklımdan o sert göğüsler çıkmıyordu. Onları ellerimin arasında sıkmak, uçlarını ısırmak ve somurmak geçiyordu. Ama nasıl olacak ki? Adana’lı adam emanete ihanet etmez ki…
Taksici İsmet – 2
________________________________________
2 saatlik taksi sürmekten sonra eve gittim, kapıyı çaldım…
O açtı.
Yüzünde bir gülümseme,yanakları hafif pembeleşmiş,bembeyaz iri dişler,kocaman siyah gözler ile bana,Taksici İsmet’e gülümsüyordu.

Ayaklarımı paspasa silerken, vücudunu inceliyordum, daha doğrusu göğüslerini,o dip diri ,sarkmamış,taş gibi olan ,ısırmalık,öpmelik,sıkmalık,koklamalık göğüsleri hayel ediyordum.

Baktı ki ayaklarımı paspas üzerinde fazla siliyorum, elimden tutarak beni içeri çekti ve kahkaha attı.

“Ayakabılarını aşındıracaksın” dedi. Eli sicacıktı. Ne demişler, eli sicak olanın kalbi de sicak olur.
Eh,diğer yerleride sicak olur tabii.

Elimi yüzümü yıkamak için banyoya gittim,peşimden geldi ve koşarak önüme geçti benden önce banyoya girmeye çalıştı ama tam kapıda ikimizin vücudu sıkıştı kaldı. Ne oldu demeden, banyo ipinde asılı olan beyaz bir iç çamaşır gördüm, kenarları dantelli..
“bunun içinmi koştun” dedim. Yanakları pembeden kırmızıya döndü, “evet, utanmak istemiyorum ama artık gördün” dedi. “canım bu sadece bir külot,iç çamaşır,bunda utanılacak ne var . İkimizde yetişkiniz,değil mi? Hem bu evde yaşıyacaksın,bunları aşman gerek” deyip, banyodan dışarı çıkardım ve kapıyı kapattım.

Musluğu açtım ve o hafif nemli külodu elime alıp koklamaya başladım. Haci şakir sabunu kokuyordu,onu Yasmina’nın vucudunda hayel ettim, artık dayanamıyordum, küçük ismet şaha kalkmıştı,pantolonu indirip banyonun kenarına oturdum…

Elime Yasmina’nın külodunu aldım ve aletimin üstüne koyarak 31 e başladım..gözlerimin önünde o muhteşem göğüsler,yuvarlak dışa doğru çıkık kalçalar..Ellerim üstünde gezinirken,kıpır kıpır olan vücudu,dimdik göğüsleri ve Haci şakir sabunu kokan kukusunu hayel ettim..Dilim ,dudaklarım her yeri öpüp ,dişlerimi yumuşak etlere geçirip hafif ısırıyordum,”Sok artık “ diye mırıldandı, sokmamak için direniyordun,çünkü hemen patlıyacaktım,kafasını sürtmeye başladım…ve geldim…ama ne gelme..inanılmaz bir zevk,uzun zamandır bu kadar zevk almamıştım, bacaklarıma, baldırıma kramp girecek kadar zevk almamıştım..

Hafif nemli olan külot,spermle kaplanmış ve daha çok ıslanmıştı. Birden kendime şaştım, çünkü küçük İsmet halen dim dik ayaktaydı..Gözünü bana dikmişti..Genelde geldikten sonra gözünü aşağıya dikerdi,ama yok, bu sefer devamını ister gibiydi.

Elimi ve külodu tekrar yıkayıp,suyunu iyice sıktım ve tekrardan ipe astım. Yüzümü iyice yıkadım. Acıkmıştım. Gömleğimi ve pantolonu düzeltikten sonra Mutfağa geçtim, masanın başında ayakta beni bekliyordu. Masada bir tek servis vardı, sadece bana hazırlamıştı.
“Sen yemiyecek misin” diye sordum, “ seninle yiyebilirmiyim” diye sordu. “tabii ne demek, sorman bile hata” dedim.

Aldığım sebzeler ile etli türlü yapmıştı, yanında bulgur pilavı ve salata vardı.

İkimiz affiyetle ikişer tabak yedik. Demek ki iyice açıkmışız. “Cay mı kahve mi” diye sordu.
İkimize kahve yapmamızı benimkinin az şekerli olmasını istedim ve masayı toplamasına yardım ettim. Çok şaşırdı, bir erkek nasıl olurda masayı toplardı, bu onun için bir ilkti.

Kahveyi yaparken ben tekrar banyoya gitim ve küçük İsmet’i yokladım..gözü halen yükseklerdeydi.
Allahtan bol Pantolon giymiştim. Belli olmuyordu.

Kahve içmek için mutğa döndüm, kahveler hazırdı bile..Masaya oturduk,kahveleri karşılıklı içmeye başladık. Tek kelime etmeden bakıştık ve birbirimize gülümsedik. İkimizde utanmıştık.
Kahve içip kalktım. Artık taksime geri dönmeliydim. Kafamı dağıtmam lazımdı.

Otogara doğru yöneldim, tam durağa girerken bitişik oteldeki bell boy beni durdurdu, Alanya’ya gitmesi gereken müşterisi olduğunu ve benim götürmemi istedi. Belboy arka kapıyı açtı ve müşteri otelin merdivenlerinden inerek taksiye geliyordu. Sanki ağır çekimli bir film gibiydi..
daracık etekli,dahada daracık bir gömlekle,altında sütyeni olmayan bir sarışın affet taksiye doğru geliyordu. “Kilima var?” diye sordu,bende kafamı olumlu salladım,ama gözlerim o sıkışan göğüslerin üstündeydi.pembe uçları besbelliydi.Arka kapıyı kapatıp,öne geçti oturdu.
“ben kilimayi çok severim” dedi. Belboyu çağırdım ödemeyi kimin yapacağını sordum.
Sarışın afet hemen söze girdi,” ben sana 200 dolar verecek, sen beni Alanya birak” çantasını açıp içini kurcalamaya başladı, parayı çıkardı ve bana uzattı. Parayı alıp “Spastiva” dedim.
“Sen var ruşki bilmek?”
“yok,yok,sadece teşekkür ederim mi bilirim, birde çok güzelsinizi bilirim” dedim.

Saçlarına kimanın soğuk havası vuruyordu, hafif kalkık burnu,sap sarı kaşları ve o kadarda sarı saçlari, inci gibi beyaz dişleri ile bana gülümsedi.
“siz Türkler çok seks var, sadece seks var” dedi.
“ evet “ dedim.. “sadece seks var”…
Antalya trafiğinde yavaşa yavaş gidiyorduk. Yaz oldğundan trafik çok kalabalık tı. Bitmek bilmeyen yol tamiratları bizleri bıktırıyordu. Saat 4’e geliyordu ve daha en az 2 saat gidiş,2 saat dönüş vardı.
Akşam 9 dan önce evde olamıyacaktım, birden mideme bir sancı girdi. Yanımdaki sarışını unutup, gözlerimin önünde Yasmina belirdi. Eve gitmek için can atıyordum.

“Arabada muzik yok?” diye seslendi sarışın güzel. Radyoyu açtım ve kanal seçimini ona bıraktım.
Çok gürültülü bir tekno müziği açtı, ve koltukta dans etmeye başladı. Kafasını sağa sola çevirirken saçları yüzüme çarpıyodu, kamçıyla vurar gibi yüzümü yakıyordu…

Elimle beyaz sütun gibi bacaklara dokunarak yavaş olmasını istedim..müziği biraz kıstım.
Kaşlarını çatarak bana şımarık bir çocuğun baktığı gibi baktı.
“sen müzik sevmek yok?”..
“yok sadece seks” dedim…aman tanrım, bu sözler ağzımdan kendiliğinden çıkmıştı.
Bu kadar yıldır esnafım, hiç bir müşteriye yan gözle bakmış biri değilim, bunu nasıl söyledim, kendimden şaştım..bu bugün ikinci kere oluyordu.

“tamam seks 100 dolar” dedi
“müzik 50 dolar” dedim…şaştı kaldı..
“müzik elli dolar??”
“evet,müzik elli dolar, 2 saat müzik, 15 dakika seks” dedim..
“tamam” dedi..ve müziği sonuna kadar açtı…
Aman Allahım, bana ne oluyordu..bugün kısmetim açılmıştı..belk**e Yasmina’ya yaptığım iyiliğin ikramiyesiydi bu sarışın afet.

Antalya’dan çıkmıştık, Belek yolu üzeriydik, Aklımda kalan bir pansiyon vardı, ana yola 3-400 metre içerde. Yerini hatırlıyarak sağa döndüm ve pansiyonu gördüm.

Arabayı durdurdum ve başımla pansiyonu gösterdim. Ok deyip kapıyı açtı,beraber pansiyona yöneldik. Pansiyon sahibi beni hatırladı ,selamlaştık. 1 saat için bir oda istedim,gülerek bize yol gösterdi ve dipteki odanın kapısını açıp anahtarı bana verdi.

Odaya girdik, yatağa oturdu ve yatağın sertliğini kontrol etti ve klimayı hemen en son hıza getirdi.

“sen düş girmek” dedi..
Banyoya girdim, cebimdeki paraları banyoya sakladım duşumu aldım..Küçük İsmet hazır kıt-a duruyordu..Kalbim 1500 hızla atıyordu..Eşimi aldatmıyalı yıllar olmuştu.

Havluyu belime sararak yatağa geldim. Elince cep telefonu ile mesaj yazıyordu.
Telefonu bıraktı,ve belimdeki havluyu çıkardı,benimkini hazır görünce gülümsedi.
Çantasından çıkardığı prezervatifi yavaşça geçirdi.

Başına öpücük kondurarak emmeye başladı..bir eliyle daşşaklarımı okşuyor,diğer elimle kalçalarımı sıkıyordu. Hepsini ağzına almıştı, yanaklarıni bile hissediyordum.

Öğlen çektiğim 31 işe yaramıştı, en az 5 dakikadır tempolu bir şekilde beni emiyordu.

Ellerimle saçlarını ve göğüslerini okşuyordum. Ayağa kalktı eteğini ve gömleğini çıkardı.
Bu muhteşem affet karşımda çırıl çıplaktı. Kukusu tüysüzdü, göğüsleri , vücuduna göre kocaman duruyorlardı.

Elimi tutup,beni yatağa sırt üstü yatırdı,ve beni tekrar yalamaya başladı…bu sefer temposu daha yavaştı. Sonra aletimin üstüne çömeldi, 2 parmağını ağzıma soktu,ne istediğini anlamıştım,parmaklarını tükürükle ıslattım, elini amına doğru götürdü ve tükürüğümle ıslattı.
Küçük İsmetin başını önce sürttü ve sonra yavaşça oturdu. Tamamını alması 1 dakika sürmüştü, o kadar yavaş yavaş içine alıyordu ki. Aman tanrım, sanki sobanın içine girmiştim, sicacıktı..resmen yanıyordu. Yüzüne baktım, kaşlarını çatmış, gözlerini sımsıkı kapatmış, dudaklarını ısırıyordu.
Tam dibine kadar girmiştim, vajina kasları ile sanki bana 31 çekiyordu,hemde hiç hareket etmeden.
Sadece vajinal kaslarını kullanarak. Bu yaşta, bu yetenek, helal olsun valla.

Ellerim boş durmuyordu, göğüslerini kalçalarını, götünün deliğini,her tarafını elliyordum.

Yavaş yavaş, hareket etmeye başladı, önce ileri geri , daire çizerek, klitorisini bana sürterek sonra tempoyu hızlandırarak, aşağı yukarı inip çıkmaya başlamıştı. Bende ellerimle göğüs ve kalçalarını tutarak destek oluyordum.

Bu pozisyonda 10 dakika gibi devam etti. Sırtı ter içinde kalmıştı. Yorulduğunu anladım, gövdesini bana doğru çekip,onu altıma aldım…..
___________

Taksici ismet – 3
________________________________________
Bu pozisyonda 10 dakika gibi devam etti. Sırtı ter içinde kalmıştı. Yorulduğunu anladım, gövdesini bana doğru çekip,onu altıma aldım…..

Belinin altına yastığı koydum ve bacaklarını dizilernini altından tutarak karnına dayadım.
Görüntü inanılmazdı. Yıllar evel bu görüntüyü bir porno dergisinde görmüştüm.
Beyaz bacakların arasında pembe bir yarık, dış dudağı belli belirsiz, iç dudaklar yok gibi.Kenarları hafif kızarmış,nemli,çok fazla nemli bir kuku..inanılmaz sulanmış.

Küçük İsmetin başını,klitorise bastırarak sürtmeye başladım. Elleri ile göğüslerini okşamaya, uçlarını sıkmaya başladı. Gözleri aşağıya bakıyordu, hareketlerimi izliyor, tahrik oluyordu.

Kafasını deliğe dayayıp, birden kökledim, sonra yavaşça çıkarıp,tekrardan sert bir şekilde tekrar kökledim.2-3 dakika boyunca bunu tekrarladım..
Artık dayanamıyordum, gelmek üzereydim., başı şişmiş, zonkluyordu..
Turnaklarını baldırıma batırdı,hızlanmıştım, artık dönüşü olmayan bir yola girmiştim.
Kimse beni durduramazdı, yatağın gıcırtısı,hızlı nefesimize eşlik ediyordu., tüm gücümle üstüne abanıyordum, altımda eziliyordu,göğsüm,göğüslerini eziyor, nefesimi ensesine veriyordum,nefes alırken,onun portakal çiçekli parfümünü ciğerlerime çekiyordum,ben ise ter kokuyordum, ter ve seks.
Odadaki klima yeterli gelmiyordu, sırtım,bacaklarım kasıklarım ter içindeydi.

Patlarken onu tekrar görmak istedim ve kollarımın üstüne doğruldum.

Son 10 saniye,sonra kendimi tutmayacak ,patlayacaktım.
Tırnakları halen baldırımın üstündeydi. Tırnaklar derimin altına girmişti, inşallah iz bırakmazdı.

Son 9 saniye, göğüsleri ve vücudunun üst kısmı kızarmıştı, zevk aldığı belliydi..

Son 8 saniye, nefesini burundan alıp, ağzından veriyordu, kaşları çatık, gözleri kapalıydı..

Son 7 saniye, kim bilir aklında hangi erkek geçiyordu, beni hayel edecek değil ya..

Son 6 saniye, odada yankılanan, şap-şap-şap sesleri, kasıklarımızın birbirine çarpması,yatağın gıcırtısını bastırmıştı..

Son 5 saniye, gözlerim aşağıya doğru yöneldi..

Son 4 saniye, aletim son hızla vajinaya girip çıkıyordu, aynı bir piston gibi..

Son 3 saniye, prezervatif o kadar ıslanmıştı ki, odanın ışığında parlıyordu..

Son 2 saniye, bu görüntü beni daha çok tahrik etti..

Son Saniye…Büyük patlama, big-bang, mutlu çok mutlu son…kasıklarımı sıka sıka acımaya başladı

…Sonra üstüne yıkıldım, terli vücudum terli vücudla buluşmuş ve tek bir tüm olmuştuk.
Kollarını baldırımdan çekti ve tırnaklarını sırtımda dolaştırarak başımı tuttu ve titrek,yorgun,mutlu, haz almış,doymuş bir sesle “ bu seks çok iyi..”.
Başımı bıraktı ve beni omuzlarımdan iterek düşa gitmemi istedi.

Terli vücudumuz,yapışmıştı,zor ayrıldık ve gülüştük.

Duş için kalktığımda,gözüm prezervatife ilişti, içi spermle dolmuşu. Vajinasından akan beyaz sıvı yastığı kötü ıslatmıştı.

Yatakta yatan beyaz dilberin açık duran bacaklarını okşadım, ellerim kukusuna gitti.başparmağımla klitorisini okşayıp,hafifçe bastırdım. Birden orayı öpesim gelmişti. Niyetimi anlamış olacak ki,
“Bir kere öp yeter”dedi.

Ellerim ile dış dudakları ayırdım ve şişmiş olan klitorisinin kafasını ortaya çıkardım.

Dudaklarımı üstüne değdirdiğimde, bacakları bir kapan gibi kapandı, kafamı sıkıştırdı,kulaklarım ağırmıştı, ama niyetimden cayacak gibi değildim. Dilimi ıslak yere değdirdim,ve somurmaya, emmeye başladım. Ağzımın altında,az önce içinde olduğum tatlı bal kutusu vardı. Dudakları ve klitorisi şişmiş ve dahada şişecekti. “Dur” diye bağırdı,saçlarımı çekiyordu ama bacakları halen kafamı sıkıştırmıştı, kafamı çıkarmam mümkün değildi. Dudaklarım ve dilim hareket halindeydi.

Dilim daireler çiziyor,dudaklarım ise somuruyordu. Bir elim göğsünü sıkıp okşuyor, diğer elim kalçasını sıkıyordu.
Birden,sanki elektirik çarpmış gibi vücudu kasıldı,bacakları arasında kafamı daha sıkıştırdı, Geliyordu…dalgalar halinde geliyordu..tiriyordu,tüm vücut titriyordu.

Karnı,inip çıkıyor,vücudu yay gibi gerilmişti.

Sonra birden gevşedi ve bacaklarını araladı. Kulaklarımdan tuttu ve başımı kaldırdı.

Yüzünde tatlı bir gülümseme vardı. Mutlu olmuştu, tatmin olmuştu. Gözleri bana minnet dolu bakıyordu.

Hayatımda ilk defa seks sonrası bir kuku yalıyordum,tabii en büyük etken prezervatif takmamdı.
Yoksa ,bırak yalamayı, parmaklarımı bile sokamazdım. İnsan neden kendi sperminden iğrenir, hiç anlamadım.

Son bir öpücük kondurarak banyoya gidip duşumu aldım. Prezervatifi çıkardım ve İsmetimi güzelce sabunladım,temizledim. Sakladığım parayı tekrar cebime koydum ve odaya girdim.

Bizim rus kız giyinmiş, aynaya bakarak,rujunu tazeledi ve saçlarını taradı.

Cebimden 50 dolar çıkardım ve eline verdim. Gülümsedi ve parayı çantasına attı.

Odadan çıkıp, pansiyon oda parasını ödeyip, takside beklemeye başladım. Birkaç dakika sonra geldi tekrar öne oturdu ve radyoyu son ses açtı. Kulakları delen bir tekno müziği taksiyi doldurdu.

Trafik dahada sıkışık olmuştu ve 30-40 km hızla ilerlemeye başladık.

Müziğin ritmine uyarak koltuğunda dans ediyordu, eteği yukarıya doğru sıyrılmıştı.

Elimi bacaklarına atınca,elime vurdu “Stop” diye bağırdı.Canım onu okşamak istiyordu. Daha en az 1 saat yolumuz vardı.

Cebimden 50 dolar çıkardım ve ona uzattım..

Birden gözleri ışıldadı,parayı ışık hızıyla elimden kaptı ve eteğini çekerek, poposunu koltuğun kenarına getirdi ve bacaklarını ayırdı.

Sağ bacağını, sağ kapıya dayadı, sol bacağını, direksiyonun hemen yanına dayadı..

Taksici İsmet -4
________________________________________
Cebimden 50 dolar çıkardım ve ona uzattım..

Birden gözleri ışıldadı,parayı ışık hızıyla elimden kaptı ve eteğini çekerek, poposunu koltuğun kenarına getirdi ve bacaklarını ayırdı.

Sağ bacağını, sağ kapıya dayadı, sol bacağını, direksiyonun hemen yanına dayadı..

Arabayı sağ şeritte getirdim ve hızımı ayarladım, ortalama 70-80 km/s gidiyordum.
Bu saate bu hız çok düşüktü ve her araç beni solluyordu,hatta bir kaç kendini bilmez arkadan selektör yapıyordu. Salak şey, ne yaptığımı bir bilse, esas duruşa geçerdi.

İki parmağımla dudaklarını ayırdım, orta parmağım keşfe çıkmıştı.
Islaklık daha olduğu gibi duruyordu,parmağım zorlanmadan içine kaydı, Ohhhh diye bir ses duydum…İçerisi sicacık ve yumuşacıktı, Vajina girşinde kızlık zarının kenarlarını parmaklarımla sıkıştırdım ve iki parmak sonuna kadar soktum, parmaklarımı aşağı yukarı hareket ettiriyordum.
Emme basma tulumba gibi, şop-şop-şop diye ses geliyordu. Sonra tüm parmaklarımı çıkardım ve klitorisine bastırarak ufak daireler çizmeye başladım, ara ara hızlanıp,bazen yavaşlıyordum.

Sonra 3 parmağımı deliğine dayadım,bana baktı ve gözleri gözlerime “yapma yalvarırım,yaparsan 4-5 parmak isterim” der gibiydi. İsmet bu, zoru sever. Yavaş yavaş 3 parmağı sıkıca birleştirerek içine soktum,bir iki alıştırmadan sonra parmaklarımı açtım, artık 3 parmak açık bir şekilde vajinasına girip çıkıyordu..Nefes alması hızlanmıştı.

Bu yoğun trafikte,ışıklara yakalanamadan ilerliyorduk, bizi sollayan bir kaç kamyoncu arkadaş kornalarına basarak tebrik ettiler.

Üç parmağım girip çıkarken, avucumun içi ile klitorisini vurup bastırıyordum.
İnanılmaz bir zevk alıyordu. Arabanın içinde, tekno müziği eşliğinde,vajinasına giren 3 parmak onu zevkin doruklarına çıkarmıştı.

Zevk suları akana kadar, durmadan, sert darbelerle parmaklarımla onu getirdim.

Koltukta doğruldu ama parmaklarım halen içindeydi, eliyle 2 işareti yaptı, parmağımın birini çıkardım ve içini okşamaya başladım,nazikçe,bir bebeğin başını okşar gibi, vajinanın üstündeki et parçasını parmaklarımın arasında sıkıyordum, uzmanlar oraya G noktası diyorlarmış…
Baş parmağım ile klitorisini okşuyordum. “yeter” dedi ve elimi vajinasından çekti ve parmaklarımı ağzına götürüp parmaklarımı bir bir emdi,yaladı ve temizledi.
“Akşam çok seks var, yeter “dedi.

Elini pantalonumun önüne attı, küçük ismet’i yokladı. Hafif sertleşmişti. Koltuğunda yan döndü ve Pantolon fermuarımı açtı, kemerimi çözdü ve külodumun içindekini çıkardı ve okşamaya başladı.

İsmet’im ayaklanınca, başını eğdi ve somurmaya başladı. Önceleri yavaşça somurdu ve gittikçe hızlandı, ve başını çekmeyi düşünmüyordu, beni ağzında patlatacaktı,bende patlamak için can atıyordum.
Hiçbir kızın veya kadının ağzına gelmemiştim, eşim bile son anda çekilirdi.Bir defa bir kaç damla yutmuştu ama iğrenmişti, lavaboya koşup kusmuştu.

Bu benim için bir ilk olacaktı, aynı bekareti kaybetmek gibiydi,heyecanlanmıştım.
Dil darbeleri son noktayı koydu ve ağzının içine fişkırtıyordum,somurarak yutuyordu.
Kasıklarım ağırmaya başladı, bir günde, daha doğrusu bir kaç saat içinde üçünce kez belim gelmişti.
Aletimi bir güzel somurarak temizledi ve külodumun içine geri koydu ve doğruldu. Aynaya baktı, saçlarını düzeltti ve çantasından rujunu çıkardı ve tekrar dudaklarına sürdü.

Bir iki dakika sonra nefesim normalleşti ve hızımı arttırdım,110-120 km/s çıktım.

Alanya’ya vardık ve çarşıdaki Hancı pastahanesine bıraktım. Arabadan inerken, yanağıma bir öpücük kondurdu bende ona kartımı uzattım. Kartı çantasına attı ve arabadan uzaklaştı. Yürümesine baktım eğer bana bir kez dönüp bakarsa, onu tekrar göreceğimden emindim.
Yürüdü,yürüdü…gitti. Dönüp bakmadı..üzüldüm. Bakmasını ummuştum.
Ben ne salağım,yarabbim, o nasıl benim taksime müşteri olarak bindiyse, bende ona müşteri olarak bindim, sonuçta bu bir ticaret. Ben paramı aldım, o da parasını aldı.
Allah var, iyi bir alışverişti.

Saat 19:45 olmuştu, artık eve dönme zamanı gelmişti. Birden aklıma Yasmina geldi ve tekrar heyecanlandım.
Bizim hanım eve gelmiştir ve onunla tanışmıştır. Umarım anlaşırlar, gerçi eşim iyi arapça bilir, ama yıllardır evde tek başımıza yaşıyoruz. Beklenmedik zamanda gelen bir tanrı misafiri,inşallah düzenimizi bozmaz. Büyük umutlarla eve dönüş yoluna koyuldum, 1,30 saatlik yolum vardı.

Telefonum çaldı, arayan eşimdi. Eve gelirken tatlı tuzlu kuru pasta almamı istedi.Alt komşular misafirliğe geleceklermiş. Tamam dedim ama beynimden vuruldum. Alt komşumuz Fahri bey ve cazgır eşi Mukaddes ler geliyordu. Fahri bey tam bir psikopat, mahallenin tüm kadınlarına yan gözle bakan,parası olan ve hava atmayı seven emekli bir albaydı.

Bayram değil, seyran değil, eniştem beni niye öptü misali, neden geliyorlardı?

Tabii ya… Yasmina için.
Kart zampara kadıncağızı gözüne kestirmiştir.
Ama yedirtmem ben onu.

Yasmina benimdir.
__________________

taksici ismet – 5
________________________________________
Telefonum çaldı, arayan eşimdi. Eve gelirken tatlı tuzlu kuru pasta almamı istedi.
Alt komşular misafirliğe geleceklermiş. Tamam dedim ama beynimden vuruldum. Alt komşumuz Fahri bey ve cazgır eşi Mukaddes ler geliyordu. Fahri bey tam bir psikopat, mahellenin tüm kadınlarına yan gözle bakan,parası olan ve hava atmayı seven emekli bir albaydı.

Yolumu Kundu bölgesine çevirdim. Güzel pasta yapan antepli bir abimiz vardı.
Celal ustaya uğradım, 2 kilo kadar karışık kuru pasta ve1,5 kilo fıstıklı baklava aldım.

30 dakika sonra eve vardım, taksiyi park ettim ve apartmana girip evimin kapısını çaldım.
Yıllardır evimin kapısını çalmamıştım. Genelde eve geldiğimde ya hanım uyur yada bakıcılık yaptığı evde yatılı kalırdı. İçim bir tuhaf oldu. Ama şu bir gerçek, bu lafım bekarlık sultanlıktır diyenlere, evde kapıyı açan birinin olması çok rahatlatıcı ve keyif verici. Evde seni bekleyen birileri var demektir.

Kapını arkasında terlikle koşan ayak seslerini duydum, bu bizim hanımın ayak sesleri değildi, bu benim Yasmina’nın ayak sesleriydi.
Onu görmek için sabırsızlanıyordum. Kapı açıldı ve işte karşımda, siyah saçlarını at kuyruğu yapmış, yanakları hafif pembemsi, iri siyah zeytin gözlu, iri göğüslu ve dışa çıkık yuvarlak poposu ile Muhteşem güzellikte bir arap kadını…Yasmina.

Aman tanrım ,o ne gülümseme..girişte bulunan terlikleri önüme yerleştirdi, poşetleri elimdan almak için eğildiği an gömleğinin yakasının arasından süt gibi beyaz ,pamuk gibi,alttan sütyenle destekli ,o muhteşem göğüsleri görme fırsatım oldu. Poşetleri hemen bırakmadım, manzaranın keyfini çıkarmaya niyetliydim.

Poşetleri aldı ve içeri geçmem için kenara çekildi. Saygılı bir kadındı. Ama o kadarda güçlü bir karektere sahip olduğu,davranışından, oturuşundan belliydi.

İyi akşamlar deyip, salona yöneldim,gelen misafirleri selamladım ve elimi yüzümü yıkmamam için Müsaade istedim.

Banyoda asılı duran iç çamaşır yoktu.galiba giymişti. Yasmina’nın külot ve sütyenli görüntüsü aynada yansıyordu, bana bakarak dans ediyordu.arap müziği eşliğinde striptiz yapıyordu.
Yavaşça sütyeninin askılarını omuzlarından indirdi,askılar omuzlarında iz yapmıştı.Kollarını arkada birleştirip kopçayı açtı, açılan kopçadan sütyen kenarları aşağı düştü ama bir eli sütyenini alttan tutuyordu, iki eli ile göğüslerini kavradı ve yavaşça sütyenini indirdi….
Taş kadar sert, pamuk gibi yumuşak, kahverengi uçları ve dikleşmiş başlarını yüzüme sürtüyordu.
Mis gibi kokuyordu, vücudundaki koku ,parfum ile banyo sabunu ile karışmıştı.

Ellerimle o göğüsleri kavradım ve ağzıma götürdüm. Uçlarını somurmaya, emmeye başladım.
Elleri ile başımı bastırıyor, nefes almakta zorlanıyordum. Dudaklarım dudaklarını aradı..
Ellerimle yüzünü tuttum, saçları dağilmış,yanakları kızarmıştı. Dudaklarını ezercesine yapıştım ve öpmeye başladım. Dilim dilini arıyordu ve buldu.Gözleri kapalıydı. Nefeslerimiz birbirine karışmıştı. Birden bacaklarım arasında elini hissetim, pantolonun üstünden beni okşamaya başladı.
Beni duvara dayadı ve önümde diz çöktü. Yüksek topuklu ayakkabısı ile çok seksi duruyordu.
Sabah ipte asılan külot üstündeydi ve kalçaların arkasına girmiş,alt tarafı ıslanmıştı.
Kemerimi çözdü ve fermurımı açıp külodumla birlikte indirdi. Birden ayağa kalktı ve bana bir tokat attı. Ve banyodan koşarcasına kaçtı. Ne olduğunu anlamamıştım, Küçük, kısmetli İsmet’e baktım, üzerinde kırmızı ruj izleri vardı….

Lavabonun musluğu hava yapmış ve üstüme su fışkırtmıştı, önüm sırılsıklam olmuştu.

Musluğu kapattım ve kemeri çözüp,fermuarı açtım, külodumun üstünde gerçektende kırmızı ruj izleri vardı, gördüğüm hayelmi gerçekmi,şaşkın şaşkın aynada kendime bakıyordum.

Yatak odasına gidip temiz iç çamaşırı aldım ve değiştirdim, eskisini,banyodaki apartman boşluğuna bakan pencereden aşağı attım.

Elimi yüzümü yıkadıktan sonra salona yöneldim. Çay servisi yapılmış, sohbet tam gaz gidiyordu.

Misafirlere tekrar bir hoş geldiniz dedikten sonra, her zamankı koltuğuma oturdum.

Sevgilim elinde bir bardak çay ile geldi ve bana uzattı. Önümdeki sehpada aldığım kuru pasta ve baklava vardı.Ondan ,kuru pastaları almasını ve biraz daha baklava vermesini istedim, kuvvete ihtiyacım vardı.Fahri beyde aynı düşüncede olacak ki, biraz daha baklava istedi.

Mukkades hanım, makineli tüfek gibi konuşuyordu. Aslen İstanbul Moda’lı , gençliğinde güzel olduğu belli olan Mukkdes,kültürlü bir o kadarda cazgır bir kadındı. Yaşının rağmen,vücudu pek bozulmamıştı. 60 küsür olan yaşı,40-45 gösteriyordu, bakımlıydı. Fahri bey bunu fazla hor kullanmamış galiba. Fahri bey demişken, sitemizin başkanıydı. Asker olduğundan biraz fazla emirvakiydi. Güzel bir bayan görünce, yelkenleri suya iner,normal bir beyefendi olurdu.

Yasmina ,ikimizde baklava servisi yaptı ve sandelyeyi çekip,hanımın yanına oturdu.
Çocuk galiba yatıyordu.

Fahri bey, benimle havadan,sudan,politikadan konuşurken,gözleri devamli Yasmin’ya kaçıyordu.
Bende bakışlarını yakalamamaya çalıştım.

1 saatlik sohbetten sonra Müsaade istediler ve hanımla onları yolculadık. Yasmina mutfakta bulaşıkları yıkamaya başlamış,etrafı topluyordu.

Yasmina’ya iyi geceler deyip,eşime yatacağımı söyledim,kulağına onu yatakta beklediğimi söyledim. Hafif kızardı ve başıyla Yasmina’yı gösterdi. Odaya geçip,üstümü çıkardım ve fanila ve şortu giydikten sonra banyoya girip güzel bir duş aldım. Küçük İsmet’i bir kaç kez sabunladım.
Kurulanıp,yatağa girdim. Birkaç dakika sonrada eşim geldi. Banyo yaptığımı görünce,temiz iç çamaşırlarını alıp, banyoya yöneldi. Yaklaşık yarım saat sonra geldi. Geceliğini giymiş,altına seksi bir iç çamaşır giymişti. Sütyensiz göğüsleri halen bu yaşına göre dimdikti. Hiç çocuk doğurmadığından vücudu bozulmamış, göğüsleri sarkmamıştı.
Odanın kapısını kapattı, ilk defa odamızın kapısı kapandı. Pencere açık, perdeler çekikti. Dağdan gelen tatlı serin bir esinti vardı.
Benimle konuşmak istediğini söyledi. Ben ise ,yorgun olduğumu,fazla gücüm olmadığını, sadece sevişmek istediğimi ,isterse sabah konuşabileceğimizi söyledim. Geceliğini ve iç çamaşırını çıkarıp yatağa yanıma uzandı.
Seks hayatımız fazla renkli değildi. Eşim tutucu bir ailede büyütülmüş,seks hakkında hiç bir şey bilmeyen bir kızdı. Ben onun ilk ve son erkeği olacaktım. Oysa ben onu daha 3-4 saat evvel,hem hayellerimde hemde gerçekte aldatmıştım. Eşim, hiç orgazm olmazdı, sadece benim zevk almamdan hoşlanır,yatakta çok pasifti. Birkaç kez porno film izletmek istedim,şiddetle karşı çıkmış bu tip şeylerden hoşlanmadığını,seks, iki kişi arasında yapıldığını ve bunun gizli bir şekilde yapılması gerektiğine inanıyordu. Nişanlandıktan 5 ay sonra, zar zor kuytu bir yerde öpebilmiş, göğüslerini sıkabilmiştim. Nişanlıyken, sinemada,elini pantalonumun üstüne bir kez koymuş değildi. Düşünün. Evlendikten sonra onu ancak çıplak görebildim.

Komidinin ışığın açtım, onu yatakta çıplak görmek istiyordum. Ellerimle göğüslerini okşadım ve yavaşça kadınlığına indim. Bacaklarını kapattı,sadece sokmamı istedi. Benimki sertleşmemişti. Şefkat istiyordu, yatakta diz çökerek ağzına dayadım. Eliye pompalayıp ağzına aldı,emmeye başladı. Ellerim boş durmuyordu, parmaklarım bacakların arasından kendine yer yapmış,ıslanan vajinayı okşuyordum. Klitorisine baskı yapmaya başladım ama bu fazla etkili olmyordu.
Hemen 2 parmağımı kukusuna sokup çıkarmaya başladım. Öğlenki vajinadan oldukça uzaktı.
Dolgun dış dukaklar, ve dışa taşmış iç dudakları vardı. Anal günah olduğu için bizde yasaktı.
Ama okşamama izin veriyordu. Yalatmaya asla. Arka kapı kutsaldı, okşanır ama yalanmazdı.
Kukusunu yalamak için ağzından çıktım, tam sertlik yoktu ama, oraya rahat girerdi.

Beni hemen üstüne çekti, ve bacaklarını belime doladı. Bir eliyle yoklayarak benimkini içine aldı.
Tam sertliğe ulaşmadığımdan, girip çıkarmaya zorlanıyordum.
“Yorgunsan,istersen sabah yapalım “dedi.
Altımdaki kadını incelemeye başladım. Hayatını bana adamış,sadece zevk için birlikte olduğum kadındı. Birden aklıma zarf atmak geldi.
“Fahri beyin sana bakışlarını görmedim sanma “ dedim.
Birden kukusu ıslanmaya başladı,ıslaklık artmıştı.
“Ne diyorsun sen,o daha çok Yasmina’ya bakıyordu..” dedi.
“Yok,canım,daha neler, seni kıskandırmak için ona bakıyordu,ama gözleri asıl senin üstündeydi.”
“ Sen ciddimisin ,hem niye kıskanayım ki?“diye sordu.
“ Niye, sen daha önce farkına varmadın mı yoksa?” dedim.
“Bir kaç kez bakışlarını yakaladım,ama yüz vermedim,zaten bu işlerlere ilgilenmem,sen bana yetersin” dedi.
Dedi,ama, nefes alışı değişmişti. Kukusu iyice ıslanmış,benimki girmeye zorlanıyordu.
Çok kayganlaşmıştı. Heyecanlandığı belliydi.
Beni sırt üstü yatırdı ve ağzına almaya başladım.
69 yapmaya zar zor ikna ettim. Bacaklarını başımın üstünden attı, ve kukusunu yüzüme yaklaştırdı.
Dilim, nemli deliğe girip çıkmaya başladığında, benimkini emip, somuruyordu.
Ellerimle kalçalarını ayırdım, kahverengi deliği gözümün hizasındaydı.
Baş parmağımı vajinasında ıslattım ve götünü ıslak ıslak okşamaya başladım.
Emme hızını arttırmaya başladı. Sertleştirip,hemen içinde hissetmek istiyordu.
Baş parmağım, götüne girmeye başlamıştı, hiç dirençle karşılaşmadan, genelde poposunu çeker, parmağımı çıkartmamı isterdi.Ama bu sefer farklıydı. Bu görüntü beni azdırmıştı. Küçük İsmet hareketlendi ve sertleşmeye başladı. Yatağın kenarında dört ayak durmasını istedim. Bu sefer niyetim farklıyı, karımın götüne tecavüz edecektım. Yan odada kalan birileri olduğundan, bağırma gibi bir lüksü yoktu.

Kalçalarını ayırdım, amından sular damlıyordu. Göt deliği hafif genişlemiş, kolayca açılıyordu.

Sikimi amına dayayıp, kökledim. Elleri,yatak çarşafını sıkmaya başladı, Ohhh,ohhh diye ses çıkarıyordu. Sert bir şekilde girip çıkıyordum. Ama asıl amacım bu göte sahip olmaktı.

Parmaklarımı tükürükledim ve 2 parmağımı yavaşça götüne soktum..Ayyyy, diye ince bir ses çıktı ama sonra yerini ohh ohh lara bıraktı. Sikim amında girip çıkarken, 2 sonra 3 adet parmak göt deliğini alıştırıyordu.
Artık götten yemeye hazırdı. Yavaşça amından çıkardım,kalçaları daha fazla açmasını ve popsunu yukarı kaldırmasını istedim. Aynen bir köle gibi dediğimi yaptı.

Nefesim kesilmişti, heyecan doruktaydı.. Sikimin başını göt deliğine dayadım, geri çekilme hareketini kolumla durdurdum. Yavaşça götüne bastırdım. Kafası kolayca girdi, santim santim götünün içinde ilerliyordum. Nefesimi tutmuştum, ve ne tepki vereceğini merak ediyordum.
Dişlerini çarşafa geçirmiş,ısırıyordu, diğer eliyle baldırımı tutarak, sonuna kadar girmemi engellemek ister gibiydi. Ama artık kapı açılmıştı.
Karımın ikince bekaretini almıştım.

Alıntıdır……

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Categories: Uncategorized

Baldızımı Sikme Bedeli, Karımı Siktirmek Oldu! (Er

No Comments

Baldızımı Sikme Bedeli, Karımı Siktirmek Oldu! (Er

Herkese selamlar, ben Almanyadan Erhan. 30 yaşındayım, evliyim. Eşim 26 yaşında, minyon tipli, dolgun kalçalı, çok tatlı ve sexy bir kadın. Benim 4 tane baldızım var, bunlardan evin küçükleri 21 yaşında, aynı eşimin ölçülerinde, ama çok tatlı bir kız. Ne zaman eşimle sevişsem ve sikişsem, altımda baldızımı siktiğimi hayal eder, harika orgazm yaşardım. Baldızım ne zaman bize gelse, hep erkek arkadaşını anlatır, ben de kıskançlıktan ölür, sinir olurdum. Baldız yine bir gün bize geldi ve bana, “Enişte bu gün erkek arkadaşımla kavga ettik, herşey bitti onla!” demez mi. Ben de, “Hayırdır, ne oldu?” dedim. Baldız da, “Ablama anlatırım, o sana anlatır…” dedi. Üstelemedim, “OK!” dedim, fakat sevinçten içim içimi yiyordu.

Baldız akşam karıma anlatmış, karım da bana anlattı. Meğerse çıktığı çocuk baldızımı sikmek istemiş, baldız olmaz deyince, busefer götten sikmek istemiş, baldızım götten de vermeyince kavga edip ayrılmışlar. Bunu duyduğuma daha çok sevinmiştim, baldızın o amını ve götünü ilk ben sikmeliydim. Haftasonu gelmiş, Cuma günü mesai bitmişti. Haftasonu bizde kalmak için baldızım da bize geldi. Akşam yemek yedik, Tavla, Pişti gibi oyunlar oynadık. Baldızla karım, “Hadi bu gece birşeyler yapalım, biryerlere çıkalım!” dedi. “Ne yapalım? Ne istiyorsunuz?” dedim. “Discoya gidelim!” dediler. “OK!” dedim ve çıktık. Discoya gittik, orda iyice eğlenip içtik. Yolda gelirken baldızım, “Benzinlikten içki alalım!” dedi (Almanyada belli bir saaten sonra sadece Benzinlikler açık olur). Eşim, “Yeter, ben zom oldum, bir duble daha desen içemem artık!” dedi. Ben de, “Sen içmezsin ohalde aşkım!” dedim ve aldık…

Eve geldik, baldızla Wiskilerimizi içmeye başladık. Şişeyi yarılamıştık, karım, “Hadi yatalım!” dedi. Ben de, “OK!” dedim ve yatakodamıza geçtik. Eşimle soyunup yatağa girdik. Discoda gördüğüm sexy kızlar ve baldızın dans ederken sexy kıvırtmaları gözümün önünden gitmiyordu. Sikim kazık gibi olmuştu, canım sikişmek istiyordu, eşimle oynaşmaya başladım. Fakat eşim, “Aşkım yapma, çok yorgunum ve kafam dönüyor, uyumak istiyorum!” dedi. “Tamam birtanem, hadi uyu sen!” dedim ve ben de uyumak için arkamı döndüm. Fakat uyku tutmuyordu. Yatakta bir saat kadar sağa sola döndüm, uyuyamayınca kalktım, sadece külodumu giyip salona geçtim. TV’yi açtım, sikim külodumun içinde kalkık bir şekilde, hem sikimi sıvazlıyorum, hem kanalları Zaplıyordum. O esnada baldızım uyku sersemi odasından çıktı, salondan geçiyordu. Üzerine eşimin kırmızı geceliğini giymiş, altında sütyen külot yoktu, gecelik transparan tül olduğu için her yeri görünüyordu, kalbim duracaktı. Baldız beni fark etmemişti. “Hayırdır canım, birşey mi istiyorsun?” diye sordum…

“Su içeceğim enişte.” dedi ve külodumdan kalkık sikimi sikimi farkedince çok utanmıştı, hızla mutfağa gitti (bizim mutfağa, odalara ve banyoya salondan geçiliyor). Transparan gecelik çok yakışmış, baldızın simsiyah amcık tüyleri harika görünüyordu. Baldız suyunu içip, tekrar salondan odasına geçince, ben de arkasından gittim ve baldız daha yatağına girmeden direk boynuna sarılıp, “Seni çok istiyorum baldız!” dedim. “Enişte yapma!” dedi. “Sus ne olur! Sadece bir kez sevişmek istiyorum seninle!” diyerek baldızın dudaklarına yapıştım. Baldız karşı koydu, dudaklarını çekmek istedi, fakat belinden sıkıca tutup kendime çekerek öpüyordum. Baldız biraz debelendikten sonra kendini saldı ve o da beni öpmeye başladı. Sonra başını geriye atarak, boynunu ve göğüslerini öpüp yalamamı istedi…

Baldızın göğüslerini biraz yalayıp emdikten sonra, baldızı hemen yatağa uzattım. Bacak aralarını öpüyor, kıllı amını yalıyordum. Klitorisini emmeye geçince, başımdan bastırmaya başladı. Bir çırpıda külodumu çıkardım ve baldızla 69 olduk. Baldız sikimi vantuz gibi emiyor, sikimin başını dilliyordu, “Erkek arkadaşına da yaptın mı bunu?” dedim. “Evet, bakire olduğumdan onu hep ağzımla boşaltıyordum!” dedi. “Şimdi seni kadınım yapacağım ve benim olcaksın, seni kimseyle paylaşamam baldız!” dedim. Baldızın kafası iyi, “Yap enişte, zaten siktirmediğim için hep terkettiler, kızlıktan bıktım usandım, beni kadın yap, kadının yap! Söz, senden baska kimse dokunmayacak bana!” dedi. Baldızın amına sikimi dayadım yavaş yavaş girmeye başladım, baldız dudaklarını ısırıyordu. Yanaklarını iki elimin arasına aldım ve “Hazırmısın aşkım?” dedim. “Evet canım, hadi gir içime!” deyince kökledim. Köklememle birlikte ağzını açtı tam çığlık atacaktı ki, dudaklarına yumuldum…

Bir iki kere sokup çıkardığımda sikimden kanlar süzülüyordu. Baldızın daracık amını 10-15 dakika siktim ve çıkarıp göbeğine fışkırmaya başladım. Ben boşalmadan baldız iki kez orgazm olmuştu. Bakire baldızım artık kadındı ve çok mutluydu. Tebessümle gözlerimin içine bakarak dudaklarımı öptü, “Duş alıp geleyim!” dedi. Duşunu aldı geldi, yanıma uzandı, dudaklarına yapıştım ve “Seni çok seviyorum aşkım, artık kadınımsın!” dedim. Baldız da, “Çok kibar ve naziksin enişte, siktikten sonra artık yüzüme bakmazsın, kalkıp gidersin diye korkuyordum, ama öyle değilmişsin, gitmedin ve bana sevgini gösterdin, arkadaşıma vermediğim arkam da helal olsun sana!” dedi ve bana mutlu bir şekilde sarıldı. “Aşkım benim, çok mutlu edersin beni!” diyerek tekrar dudaklarına yapıştım ve öpmeye başladım…

Baldızla ateşli bir şekilde uzunca öpüştükten sonra, baldızı yüz üstü yatırdım ve ufacık göt deliğini yalamaya başladım. Götünün deliği çok küçük ve çok dardı, dilimin ucunu bile zorlanarak sokuyordum. Baldız kafasını çevirip, tebessümle, “Enişte çok hoşuma gidiyor, ama o kadar da kibar ve nazik olmana gerek yok!” deyince, ben de götünü parmaklamaya başladım. Parmağımı götüne sokup çıkarırken, biryandan da amını yalıyordum. Baldızın götü parmağıma biraz alışınca ikincisini soktum ve iki parmağımı Burgu gibi kıvıra kıvıra götünün deliğini genişlettim. Götünü parmaklarken deliğini tükürüğümle dolduruyordum. Götünü bir müddet de yaladıktan sonra, sikimi tükürükleyip yavaşca götüne sokmaya başladım. Sikimin kafası girince, hafif git gellerle dibini buldum. Bu arada baldız, “Ağıhh, ığıhh!” diye kısa kısa inliyordu. Taşaklarıma kadar götüne sokup sokup çıkarıyordum. Sikim baldızın daracık götüne girip çıkarken büzüğü sikimi sanki bir el gibi sımsıkı kavrıyordu. Biraz daha git gel yapınca büzüğü alıştı ve ben de hızlandım. Baldızın götünü 15 dakika kadar siktim ve içine fışkırarak boşaldım…

Baldızımın götünden çıkıp yanına uzandım ve onu sevdiğimi tekrar söyledim. İkimiz de çok mutluyduk, uzun uzun öptüştük. Hiç ayrılmak istemiyordum, ama baldız, “Hadi git artık aşkım!” deyince gittim. Duş alıp, gittim karımın yanına yattım.

Sabah uyandığımızda karım benle konuşmuyordu, sadece gülümseyerek manalı manalı gözlerime bakıyordu. “Neyin var aşkım?” dedim. “Aşkım, aşkın içerde uyuyor, ona git!” dediğinde şok olmuştum. “Ne demek istiyorsun?” dedim. “Birbirinize okadar dalmıştınız ki, okadar mutluydunuz ki, sizi izlediğimi bile farketmediniz!” dedi gülerek. Boku yemiştim, yerin dibine geçmiştim, kıvırtacak bir durumum yoktu. Fakat ilginç olan şuydu, birşeyler normal değildi, karım bana bunları gülümseyrek söylüyordu, sanki kızgın değildi ve kafasından sinsice birşeyler geçiyordu. Kötü şeyler olacağını sezinliyordum fakat ne olduğunu bilmiyordum, ortam tam fırtına öncesi sessizlik gibiydi. En kötüsünü düşünerek tüm cesaretimi topladım ve “Beni boşayacakmısın?” diyebildim. Karım pis pis sırıtarak, “Yoo! Boşamayacağım…” dedi.

En kötüsü beni boşar diye düşünmüştüm ve bundan daha kötü bir senaryo düşünemiyordum, “Eee? Kardeşini mi kovacaksın?” dedim. “Yoo! Kardeşimi de kovmayacağım, ikiniz birlikte mutlusunuz madem, o da burda kalabilir…” dedi. Kafayı yiyecektim, mutlaka birşeyler vardı karımın düşündüğü, “Meraktan çatlatma, çıkar ağzındaki baklayı aşkım!” dedim. “Kardeşimi gerçekten seviyormusun aşkım?” dedi. “Evet, ona aşığım!” dedim. “Tamam, aşkınıza engel olmayacağım! Fakat sen de benim aşkıma engel olmayacaksın!” dedi. Şaşırmıştım, “Ne demek istiyorsun aşkım?” dedim. “Benim de aşık olduğum birisi var, ben de onu eve getirip sikişeceğim, sen de buna engel olmayacaksın! Ya dördümüz bu evde dilediğimiz gibi sikişiriz, yada boşarım seni ve ikinizi de evden atarım!” dedi. Sanki kafamdan kaynar sular dökülmüştü, kara kara düşünmeye başladım. Karım, “Tamam mı?” deyince, çaresizce kabul etmek zorunda kaldım…

O gün karımla birlikte, baldıza bu kararımızı anlattık. Baldızım bunu önce çok tuhaf karşıladı, fakat sonradan kafasına yattı. Daha doğrusu onun da başka çaresi yoktu, ikimiz de kozları karımın eline vermiştik. Akşam olup da yatma vakti geldiğinde ne yapacağımı, yani kimle nerde yatacağımı bilmiyordum. Karım, “Bunun artık gizlenecek ve utanacak bir tarafı kalmadı, madem sikişeceksiniz, gelin benim yanımda benim yatağımda sikişin!” dedi. O gece üçümüz aynı yatakta yattık ve ben baldızımı karımın yanında siktim. Karımı da öpüp okşamak ve hatta sikmek istedim. Fakat karım, “Aşkın yanında yatıyor, onunla ilgilen!” diyerek izin vermedi.

Baldızımı karımın yanında sikmek en gizli fantazimdi ve bunu yapabiliyordum, fakat karım kendine elletirmiyordu, bu da beni kahrediyordu. Daha kötüsü, karım iki gün sonra eve o ‘Aşkım’ dediği adamı getirdi ve yanımda o adama kendini çatır çatır siktirdi. Onları sikişirken izlerken resmen kıskançlıktan ölebilirdim, ama yapacak birşeyim yoktu, tüm bunlara ben sebep olmuştum! Şimdi dördümüz birlikte aynı evde yaşıyoruz ve zamanla bu duruma hepimiz alıştık. Karımın yeni sikicisi de aslında fena bir insan değil, iyi arkadaş olduk, oturup sohbet ediyoruz, bazen kafaları çekiyoruz. Bu arada karım da bana karşı yumuşadı, ayda bir falan sikicisi ve baldızım yokken, karımla sikişiyoruz. Karım şimdi grup seks yapalım istiyor, yani dördümüz aynı yatakta ve eş değiştirmeli falan. Bakalım, baldızımı razı edebilirsem grup seks de yapacağız gibime geliyor. Gerçi baldızımın başkası tarafından sikilmesine hiç gönlüm razı gelmiyor ama, karımı (da) rahat rahat sikebilmek için başka alternatif de yok.

Herkese seks dolu bir hayat diliyorum, hoşçakalın!

[Erhan]

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Categories: Uncategorized

ZENCİ MAHKUM..

No Comments

ZENCİ MAHKUM..
İstasyonda karşıladığım zaman, gözlerinin içi gülüyordu Juan’ın. Kolay değil, tam üç yıldır ilk defa çıkıyordu cezaevinden. Onunla, başıma gelen küçük bir bela sonunda aldığım bir yıllık mahkumiyetimi çekerken, Eskişehir Cezaevi’nde tanışmıştım. Kokainden tam on yıl ceza almıştı ve dört yıl yatacaktı. Daha önceden Türkiye’de hiç yaşamamış olduğu ve gelişinde havalanı gümrüğünde yakalanmış olduğu için, kimseyi tanımıyordu ve bu nedenle de hiç ziyaretçisi yoktu tabii.

Yapı olarak sıcak bir insandı Juan. Onunla hemen kaynaşmıştım. Türkçe’yi bir türlü öğrenememişti ama, oldukça iyi İngilizce biliyordu. Görüntüsüyle, herkesten farklıydı. Uzun boylu ve esmerdi. Ama başını sürekli traş ettiği için, kafası, pırıl pırıl parlıyordu. Koğuşumuzda, ondan başka, arayanı soranı olmayan kimse yoktu. Bir tanıdık adı, ya da adres de veremediği için, normalde hakkı olduğu halde, izin haklarını da kullanamıyordu. Bu açıdan, kafayı yemek üzere olduğunu hemen anlamıştım. Otuz yaşında, iriyarı ve sağlıklıydı Juan. En büyük sıkıntısı kadınsızlıktı. Neredeyse başka hiç bir şey düşünemiyor, sürekli kadınları sayıklıyordu. Bayağı hatırı sayılır bir porno dergiler kolleksiyonu oluşturmuştu. Her gün bir kaç kez otuzbir çektiğini söylüyordu.

Sonra bir pazar günü hamamda, çıplak görmüştüm Juan’ı. Teninin rengi esmer, uzun boylu ve iriyarı vücudu inanılmayacak kadar kıllıydı. Bacaklarını, karnını, göğsünü, kollarını ve hatta sırtını kaplayan kapkara kıllar, ona adeta maymunsu bir görüntü veriyordu. Traşlı kafası ise bu görüntüyü daha da çarpıcı bir hale getiriyordu. Ama asıl akıl almaz yanı, bacaklarının arasından sarkmakta olan sikiydi tabii. Böyle bir şeyi hiç görmemiştim. İnik haliyle bile müthiş uzun, alabildiğine kalın ve kapkaraydı.

Cezamı tamamlayıp ondan ayrılırken, unutmama sözü vermiştim gerçi ama, doğruyu söylemek gerekirse, bir kaç ay boyunca aklıma bile gelmemişti Juan. Sonra bir gün, bir kaç arkadaşla evde oturmuş konuşurken hatırlamıştım Juan’ı. Ondan herkese söz edip, anlatmıştım. Sonra da konu yine unutulmuştu. Ama gece yalnız kaldığımızda, Naz, yani karım tekrar Juan konusunu getirmişti gündeme.

“Bu Juan’dan bana söz etmemiştin daha önce…”

“Öyle özel olarak anlatacak bir şey yoktu ki… Bir garip Bolivyalı işte…”

“Ama ilginç biriymiş baksana…”

“Doğru… Üstelik iki ayrı bakımdan ilginç biri… Birincisi, konumu nedeniyle, son derece yalnız ve adeta bir tür ortaçağ mahkumiyeti çekiyor olması… İkincisi de, kendi fiziki özelliklerinden kaynaklanan bir ilginçlik…”

“Şu hamam hikayesini anlatsana bir daha… İlk anlattığında tam duyamadım…”

“Goril gibi bir şey işte… Heryeri kapkara kıllarla kaplı… Siki de akıl almayacak kadar kocaman…”

“Ve bu adam, şimdi yıllardan beri abazan, öyle mi..?”

“Öyle… İzine çıkamıyor… Bol bol otuzbir çekiyor söylediğine göre…”

“Offff… Kadınlar, neler kaçırdıklarının farkında değilller yani…”

“Nereden bilsinler..? Haberleri yok ki…”

“Ama sen anlatıyorsun ya işte… Artık birileri bilebilir…”

Sonra susmuş ve birlikte yiyecek bir şeyler hazırlamıştık. Geç saatlerde karım elimi tutup beni televizyonun karşısındaki kanapeye götürmüş ve çalıcıya bir porno DVD takıp, yanıma oturmuştu. Kısa bir an sonra da, dev ekrandaki sikişi seyretmeye başlamıştık. Karım da ben de, herzaman porno filmlerinden hoşlanmıştık. Bu akşamkini yeni bulmuştu alaşılan. Afrika’da geçiyordu ve kocaman sikli iri kıyım zenciler, sarışın bir kadını durmadan sikiyorlardı. Sikim kalkmıştı. Naz’a baktım. Kanapenin öbür ucunda, sırtını yarı arkalığa, yarı kol dayama yerine dayamış, çıplak ayaklarını yukarıya alıp, oturma yerine basmıştı. İnanılmayacak kadar tahrik edici ve güzeldi. Üzerindeki giysinin kısacık eteği, böyle oturunca kalçalarına kadar sıyrılmıştı. Amını görebiliyordum. Asla külot giymezdi karım.

Gözlerini ekrandan uzaklaştırıp, bir an için bana baktı. Sikimin kalktığını hemen görmüştü. Bir ayağını uzatıp, yavaş yavaş okşamaya başladı sikimi. Sonra yine ekrana çevirdi bakışlarını. Ben de onun gibi yaptım. Sarışın kadın, ormanlık bir alanda, iki zencinin arasındaydı şimdi. Elleriyle dizlerinin üstünde duruyordu ve zencilerden biri, hırsla sikiyordu onu. Öteki zenci ise kocaman sikini ağzına vermişti. Sonra kamera arkadan yakın plan çekime girmiş ve zencinin, kadının amını değil, götünü sikmekte olduğunu görmüştüm.

“Ohhhhh çok güzel…” demişti Naz, “Nasıl sikiyor, görüyor musun..?”

“Acayip…”

“Neyi merak ediyorum biliyor musun..? Şu senin arkadaşın, Juan’dı değil mi adı, eğer o bu filmi görse ne yapardı acaba..?”

“Ne yapacak..? Otuzbir çekmekten sikini yara ederdi her halde…”

“Offfff…”

onra yine filme takılmıştık. Bir ara karıma baktığımda, onun bir elini bacaklarının arasına sokup, amını okşadığını görmüştüm. Ayağı da sikimin üstünden ayrılmamıştı. Film bitince sikişecektik nasıl olsa. Her zaman olduğu gibi. Acele etmeme gerek yoktu.

“Ahhhh işte bu müthiş…” demişti sonra da.

Yeniden ekrana baktığımda, zencilerin ikisi birden sikiyorlardı sarışın kadını. Biri amından, öbürü götünden. Bir yere sırtüstü yatıp kadını üstüne almış ve sikini götüne sokmuştu. Öbürü de en üste geçip, kocaman sikini amına geçirmişti. İkisi birden pompalıyorlar, siklerini sokup çıkarıyorlardı.

“Kadını mahvettiler…” diye devam etmişti karım, “Ohhhh çok güzel sikiyorlar sevgilim… Çok güzel sikiyorlar… Ben de istiyorum… Ohhhh ben de istiyorum…”

“İki sik birden mi istiyorsun..?”

“Ohhhh evet… Evet sevgilim…”

“Öyle mi..? Peki kim olacak bu talihli ikinci..? Bir adayın var mı..?”

“Var tabii… Şu senin arkadaşın Juan olmaz mı..?”

“Sen delisin… Juan cezaevinde yatıyor bir kere…”

“Olsun… İzine çıkamaz mı yani..?”

“Çıkamadığını söylemiştim ya…”

“Ama Türkiye’de yakınları olmadığı ve bir adres gösteremediği için çıkamadığını söylemiştin…”

“Eeeee…?”

“Gelip burada bizimle kalabilir diyorum…”

“Sen gerçekten de delisin… Ciddi mi söylüyorsun bütün bunları..?”

“Elbette ki ciddi söylüyorum… Ondan daha iyi aday mı olur… Bir yabancı o… Cezası bitince, Türkiye’den sınırdışı edeceklermiş ya… Yani, ilerde baş ağrıtması söz konusu değil demek istiyorum…”

“Uçuk bir şey istediğinin farkındasın değil mi..?”

Bunun üzerine susmuştu karım. Ama kanapenin üstünde kayıp yanıma sokulmuş ve ayağının yerine eliyle okşamaya başlamıştı taş gibi sertleşmiş sikimi. Bu arada ben de, konuştuklarımızın, sikimin daha da çok kalkmasına neden olduğunu farkederek şaşırmıştım. Naz, gözlerini yine ekrana dikmişti. Zenciler, şimdi yuvarlanmışlar ve üstteki alta geçmişti. Sarışın kadın onun, ikinci zenci de kadının üstündeydi yine. İnliyor, çırpınıyordu kadın. Alttaki zencinin siki amında, üsttekininki götündeydi şimdi. Büyük bir hırsla, onu sikmeyi sürdürüyorlardı.

“Seyret sevgilim…” demişti karım o sırada, “Bak ne kadar güzel sikiyorlar kadını… Ohhhhhh çok güzel… Bakarken içim bir hoş oluyor…”

Aceleci parmaklarla, pantolonumun önünü çözüyordu. Sonunda sikimi dışarı çıkarıp, ağzına almayı becermişti. Gözlerimi kapayıp, kendimi tümüyle ona bırakmıştım ben de.

Bundan sonraki bir hafta boyunca, eline geçirdiği her fırsatta, Juan konusunu yeniden gündeme getirmişti Naz. Akşamları eve geldiğimde, mutlaka içinde iki erkeğin bir kadını siktiği sahneler bulunan DVD’ler ayarlamış oluyordu ve onları seyrederken, sürekli beynimi yıkamaya çalışıyordu. Sonra da kucağıma çıkıp, sikimin üstüne oturuyor ve aklımı başımdan alıyordu. Juan konusundaki direncimi de, ufak ufak kaybetmeye başlamıştım. O da bunu hemen farketmişti tabii.

“Tut ki dediğini yaptım…” demiştim sonunda, “Juan’ın izine çıkmasına yardımcı oldum ve buraya geldi diyelim… Onun böyle bir şeye razı olacağının garantisi yok ki…”

“Her şeyin bir usulü vardır sevgilim…” diye yanıtlamıştı beni, götünün içindeki sikimi koparacakmışcasına sıkıştırarak, “Önce yalnız sikecek beni… Sonra da, ikiniz birlikte…”

“Çok emin konuşuyorsun…”

“Sence bana direnebilir mi..?”

İşte bu soruya verilecek yanıt bulamamıştım. Herhangi birinin bile Naz’a direnmesi zordu. Juan’ın ise hiç direnemeyeceği kesindi. Abazanlıktan ölüyordu herif.

Burada size, biraz karımdan söz etmek gerekiyor galiba. Naz benden dört yaş küçük. Yani yirmiyedi yaşında. Boyu bir haylı uzun. Vücudu ince ama en can alacak yerleri, baş döndürecek kadar güzel ve yuvarlak. Hiç doğurmadığı için, biraz küçük sayılabilecek memeleri, dimdik, kütür kütür sert ve yusyuvarlak. Beli incecik. Kalçaları ise birden genişliyor. Arkadan bakıldığında kıçının güzelliği, normal her erkeği götçü yapacak boyutta. Bacakları alabildiğine uzun ve düzgün. Sapsarı saçlarının çevrelediği yüzü de çok güzel. Ama bundan da önemlisi, yüzündeki o inanılmaz sik kaldırıcı ifade tabii.

Arkadaşlarım da dahil olmak üzere, çevremizdeki tüm erkeklerin Naz’a sulandıklarını biliyorum. Sayıları pek fazla olmasa da, bazılarının onu siktiğine eminim. Özellikle, cezaevinde geçirdiğim o bir yıllık süre içinde, birilerinin bu fırsatı değerlendirmemiş olması, imkansız görünüyor bana. Buna pek aldırdığımı da söyleyemeyeceğim. Çünkü Naz benim karım. Beni sevdiğini biliyorum ve ben de onu seviyorum. Önemli olan tek şey de bu zaten.

Ama, onun Juan konusunda bu kadan ısrarlı olmasının beni iki açıdan şarıttığını da söylemem gerekiyor. Bunlardan biri, onun yılmak bilmeden konuyu gündemde tutması. İkincisi ise Juan’ın karımı sikmesi ihtimalinin beni inanılmayacak kadar çok tahrik ettiğini farketmem. Naz ısrarlı oldukça daha çok tahrik olmam da, işin öbür yanı tabii.

Neyse. Sonunda boyun eğmek zorunda kalmıştım. Juan’a bir mektup gönderip, eğer isterse bizi referans göstererek ve evimizin adresini vererek izin isteyebileceğini, eğer alabilirse de, izin süresince bizimle kalabileceğini yazdım. Bundan sonrası da, çok çabuk gelişti. İşte şimdi, bir Cuma sabahı, trenden inmiş, karşımdaydı.

Pırıl pırıl traşlı kafası, kalın kara bıyıkları ve İsveçliler’inkine pek benzemeyen giysileriyle, istasyondaki kalabalıktan hemen ayrılıyordu Juan. Anladığım kadarıyla, şık olmak istemişti. Hava iyice sıcak olduğu için, beyaz bir pantolan ve beyaz deri ayakkıbılar giymişti. Üstünde de, açık mavi ve çiçek desenli, kolları kısa bir gömlek vardı. Gömleğin bir kaç düğmesi açıktı ve göğsünün kılları dışarı taşıyordu. Onu ilk kez böyle sivil giysiler içinde görüyordum. Ama anladığım kadarıyla bunlar, içeri girmeden önce alınmış, esk**en de kullandığı şeylerdi. Cezaevi’nde biraz kilo almıştı ve şimdi pantolon da, gömlek de, biraz dar geliyordu ona. Elinde küçük bir çanta ve hava soğuyacak olursa giyebileceği merserize bir hırka vardı. O da beyazdı. Tokalaşmak için elini uzattım. Ama o bana sarılıp öptü. Türk usulü. Sonra çıkıp arabaya bindik ve eve doğru yola çıktık.

Evim, İstanbul’un biraz dışında, Zekeriyaköy’deydi . Denizin kenarındaki bu villayı, bir kaç ay önce almıştım. İki katlı, oldukça büyük bir binaydı. Ama bana asıl cazip gelen tarafı, üç tarafı yüksek bir çitle çevrili bahçesinin büyüklüğüydü. Bahçenin dördüncü tarafı ise denizdi. Hatta motorlu yatımı teknemi bağlayabildiğim özel bir iskelesi bile vardı. Bahçe kapısını uzaktan kumandayla açıp arabayı içeri soktuğumda Naz bahçede, orta tarhdaki çiçeklerle uğraşıyordu. Bizi görünce, elinde bir çiçek makası ve çapa, doğrulup bekledi.

Juan, sanki biri kafasına vurmuş gibi, sessizleşmişti bir anda. Gözleri karımın üstüne kilitlenmiş gibi, öylece oturuyordu arabada. Haksız sayılmazdı.

Naz’ın üstünde, beyaz bir tulum vardı. İncecik, penye kumaştan yapılma, daracık ve vücudunu ikinci bir deri gibi saran bir tulum. Kolları ve omuzları çıplaktı. Tulumun önü, beline kadar düğmeliydi ve üstteki iki düğmeyi açık bırakmıştı. Ama işin en öldürücü yanı, kumaşın inceliğiydi. Meme başları, göbeğinin çukurluğu ve hatta kasıklarında, amının üstünde bıraktığı bir tutam kıl bile belli oluyordu. Bize doğru yürüdü. Memeleri, attığı her adımda, müthiş sik kaldırıcı bir biçimde sallanıyordu. Ayaklarında yine beyaz, bez ayakkabılar vardı.

Juan, kımıldamadan oturuyordu hala. Birden sikinin kalkmış olduğunu farkettim. Pantolonunun önünde, küçük bir çadır oluşmuştu. Kapıyı açıp indim. Ama o hala oturuyordu. Dua ediyormuş gibi, gözlerini kapamıştı. Ses çıkarmadan bekledim. Sonunda biraz kendini toplayıp o da indi aşağıya. Bu arada karım da yanımıza gelmişti. Onları tanıştırdım. Sol elini pantolon cebine sokmuştu Juan. Böylece, kalkmış sikini biraz gizlemeye çalışıyordu. Sonra, birlikte varendaya doğru yürüdük.

Naz önümüzde yürüyordu. İncecik penye kumaş, kalçalarını sımsıkı sarmış ve aralarına girmişti. Attığı her adımda kımıl kımıl oynayan ve sağa sola çalkalanan o başdöndücü yuvarlaklar, benim bile sikimi kaldırmıştı. Juan ise iyice mahvolmuş gibiydi. Varendaya ulaştığımlız anda, rahat koltuklardan birine oturdu ve hala elinde olan hırkasını kucağına koydu. Böylece de biraz rahatlamış oldu. Şimdi sikini gizlemişti.

Karımın dudaklarında beliren küçük gülümsemeden, onun da durumun farkında olduğunu anlıyordum. Sonra gözüme, sehpanın üstündeki viski şişesi, bardaklar ve buz kovası çarptı. Ben de bir koltuğa oturdum. Naz bardaklara bol bol viski koyup, Juan’a ve bana verdi. Genelde sabah sabah viski içmek kimsenin aklına gelmezdi tabii ama, ben karımın işin içine alkolü de katıp, biran önce hedefine varmayı amaçladığını anlıyordum. Bardaklarımızı, Juan’ın üç günlük özgürlüğünün şerefine kaldırdık.

Naz, Juan’la benim tam karşımıza gelen koltuğa oturmuştu. Bardağını yanındaki küçük sehpanın üstüne koyup öne eğildi ve ayakkabılarının bağlarını çözmeye başladı. Tanrım, memeleri tulumundan dışarı fırlamak üzereydiler. Sonra, Juan’ın oraya bakmamaya çalıştığını farkettim. Bu arada karım ayakkabılarını çıkarmıştı bile. Şimdi çıplaktı ayakları. Dizlerini biraz daha aralamıştı. Yalnızca parmak uçları değiyordu yere. Bardağını bir kere daha havaya kaldırıp, bizi de içmeye zorladı.

Juan, sürekli benimle konuşuyordu. Bunu, Naz’a fazla bakmamak için yaptığını anlamıştım. Bir çeşit savunma mekanizmasıydı yani. Ama, daha yeni başlıyordu her şey. Bir süre sonra hiç bir savunma yönteminin onu kurtaramayacağını biliyordum. Nitekim, karım saldırıya geçmişti bile. Durmadan sorular yönelterek, Juan’ı ona bakmaya zorluyordu artık. Bu arada bardaklarımız da boşalmıştı. Naz ayağa kalkıp, üçünü de tekrar doldurdu. Bu sefer yerine oturduğunda, dizlerini daha da çok aralamıştı. Yine Juan’la konuşuyordu. Bir süre sonra küçük ritmik hareketlerle, dizlerini açıp kapamaya başladı.

İnanılmaz derecede huzursuzdu Juan. Karımın içine düşmüştü. Naz dizlerini iyice araladığında, amının dudakları belli oluyordu tulumunun incecik kumaşı altından. Juan’ın aksine, onun durumdan son derece memnun olduğunu görebiliyordum. Viskinin de etkisiyle, oldukça rahat hareket ediyordu artık. Sonra, amının sulanmış olduğunu farkettim. Tulumun incecik kumaşı şimdi ıslanmış ve artık amı, bir resim gibi görünmeye başlamıştı. Manzara öylesine sik kaldırıcıydı ki, ben de bacak bacak üstüne atıp, kalkmış sikimi gizlemek zorunda kalmıştım. Juan’ın yüzü iyice kızarmıştı artık. Gözlerini bir türlü koparamıyordu oradan. Tek yapabildiği, arada sırada bana kaçamak bakışlar fırlatarak, durumun farkında olup olmadığını anlamaya çalışmaktan ibaretti. Bir saatten fazla oturduk öyle.

Juan, kente, alış verişe inmek istiyordu bu arada. Naz, hep birlikte gitmemizi önerdi ve üstünü değiştirmek için yerinden kalkıp eve gitti. Juan’ın gözleri, o gözden kaybolana kadar, attığı her adımda çalkalanan kalçalarından ayrılmamıştı tabii. Başbaşa kalınca, biraz rahatladı ama. Bir süre cezaevinden ve oradaki ortak tanıdıklarımızdan söz ettik. Sonra karımın seslenmesiyle kendimize geldik. Kapıdan çıkmış, bize el sallıyordu.

Juan’ın yüzü, yine allak bullak olmuştu ve yine haklıydı tabii. Tulumunu çıkarmış ve bir büstiyerle bir şort giymişti Naz. Büstiyeri, uçuk sarı renkli ve eteği kesilmiş bir atlet fanilasından başka bir şey değildi. O kadar kısaydı ki, karımın memelerinin alt kısımlarını ancak örtebiliyordu. Bu yetmiyormuş gibi, kol altlarının kesiği de alabildiğine derindi. Bu da, yandan bakıldığında, memelerinin, neredeyse uçlarına kadar görünmesine neden oluyordu. Naz’ın giydiği şort ise üstünde küçücük siyah benekleri olan sarı penye kumaştan yapılmıştı. Öylesine dar ve kısaydı ki, akıl alır gibi değildi. Ona doğru geldiğimizi görüp, bize arkasına dönerek arabanın yanına doğru yürüdüğünde, kıçının yanaklarının bacaklarıyla birleştiği yerde meydana gelen o müthiş yuvarlakların göründüğünü farkettim. Ayaklarına da yine sarı renkli, alabildiğine yüksek topuklu dekolte ayakkabılar geçirmişti. Birden durdu Juan. Sonra da bana tuvaletin yerini sordu. Tarif ettim. Elinde çantasıyla içeri girdi. Ben de karımın yanına gittim.

“Adamı öldürmek üzeresin…” dedim ona, “Ya da en azından, siki pantolonunu yırtacak…”

“Ohhh farkındayım sevgilim… Ama çok hoşuma gidiyor biliyor musun..? Sen bir de bana nasıl baktığını görebilsen… Gözleriyle sikti beni kaç kere…”

Bu arada Juan da evden çıkmış bize doğru geliyordu. Çantasını içerde bırakmıştı. İyice sokulduğunda, birden tuvalette ne yaptığını anlayıverdim. Sikini, pantolonunun sağ paçasının içinde, bacağının üstüne sarkıtmış, daha doğrusu öylesine kalkmış bir sik sarkıtılamayacağı için uzatmıştı. Sonra da, bir şeyle onu, bacağına bağlamıştı. Ama ne yaparsa yapsın, o azman siki, yine tüm hatlarıyla belli oluyordu. Onu bacağına bağladığı yer bile belliydi. Ses çıkarmadım.

Arabaya bindiğimizde, karım arkaya oturdu, Juan da öne, benim yanıma. Otomatik kapıyı yine uzaktan kumandayla açıp vitese taktım ve yürüdük. Neredeyse aynı anda, Naz yine Juan’la konuşmaya başladı. Aynadan, onun arka koltuğun tam ortasında, yani önünde bacaklarını maskeleyecek koltuk bulunmayan tek yerde oturmuştu. Doğal olarak ona dönmek zorunda kalmıştı Juan. Yüzünden, yine aklının başından gittiğini anlayabiliyordum. Çaktırmadan dikiz aynasını biraz aşağıya, karımın bacaklarına doğru ayarladım. Tanrım, manzara müthişti.

Dizlerinin arası, iki karışa yakın açıktı Naz’ın. Şortunun, yalnızca bir parmak enindeki ağı, amının dudakları arasına girmişti. Öyle ki, yalnızca deliği görünmüyordu amının. Benim sikim de artık iyice kalkmış ve kazık gibi olmuştu. Niyetim, alış-veriş yapmayı planladığım hipermarkete giderken, bir taraftan da Juan’a, İstanbul’u göstermekti. Bu nedenle, kentin Batı varoşlarından Bağcılar’daki Carrefour’a gitmeyi planlamıştım. Bu da, yolumuzun epeyce uzun olduğu anlamına geliyordu tabii. Naz, tüm bu süre boyunca, Juan’a işkence etti diyebilirim.

Mağazada da, durum pek farklı olmadı Juan için. Nereye gitsek, karım önden yürüyor ve zavallının aklını başından alıyordu. Kalçalarının hareketleri öylesine baştan çıkarıcıydı ki, Juan’dan başkaları da takılmaya başlamışlardı bu inanılmaz sik kaldırıcı manzaraya. O da bunun farkına varmıştı tabii. İnanılmaz bir biçimde sinirlendiğini farkederek şaşırdım.

“Karın çok güzel bir kadın…” dedi birden bana.

“Biliyorum…”

“Etraftakilerin gözleri hep üstünde… Rahatsız olmuyor musun..?”

“Neden rahatsız olayım ki..?”

“Yani ne bileyim…”

Bundan sonra yine sustu Juan. Bir saate yakan kaldık orada. Juan kendine bir şeyler aldı. Bu arada ben de, tekneyle gezineceğimizi düşünerek bir mayo hediye ettim ona.

Sonra eve dönmek için yeniden arabaya bindik. Naz, tıpkı buraya gelirken yaptığı gibi, yine arka koltuğun tam ortasına oturdu. Ayna zaten ayarlıydı ve şimdi onun bacaklarını iyice aralamış olduğunu görebiliyordum. Şortunun incecik penye kumaşı, hem hareket edip, oturup kalkmaktan gevşemiş, hem de am sularıyla sırıl sıklam ıslanmıştı. Şimdi, amının dudakları iki taraftan görünüyordu artık. Kısacası Juan’ı tekrar ve bu sefer daha da şiddetli boyutta esir almıştı. Üstelik bütün bunlar yetmiyormuş gibi, sağ elinin işaret parmağını, bacağının iç tarafında yukarı aşağıya dolaştırmaya da başlamıştı karım. Sanki hafifçe bacağını kaşıyormuş gibiydi ama, bu öylesine sik kaldırıcı bir etki yapıyordu ki, benim de sikim artık zonklamaya başlamıştı.

Eve döndüğümüzde, Juan’a odasını gösterdim. Evin üst katında, bizim yatak odamızın bitişiğindeki odayı, onun için hazırlamıştık. Çantasını ve dükkandan aldıklarını alıp odasına girdi. Karımla ben de kendi odamıza girdik. Naz’ın gözleri parlıyordu. “Acayip bir herif bu sevgilim…” dedi, “Yol boyu beni gözleriyle sikti adeta…”

“Ama sen de öyle bir oturuyordun ki, başka bir şey yapmasına olanak yoktu zaten…”

“Ohhhh… Güzel görünüyor muydum..?”

“Neredeyse amın görünüyordu…”

Yüzünde şeytanca bir gülümsemeyle, gidip yatağın üstüne oturdu karım. ine bacaklarını birbirinden ayırmıştı.

“Böyle miydi..?” diye sordu gözlerimin içine bakarak.

Yalnızca başımı sallayabildim. Gerçekten de müthişti manzara. Şimdi ayakkaplarını da çıkarmıştı Naz. Sağ elini götürüp, orta parmağıyla amını okşamaya başladı.

“Offf nasıl da sulanmış amım… Sik istiyor, biliyor musun..?”

Sikim kazık gibi olmuş, dudaklarım kurumuştu. Büyülenmiş gibi, karımın şortunu indirmesini seyrettim. Sonra da büstiyerini çıkarıp attı. Şimdi çırılçıplaktı karşımda. Gözlerimin içine bakarak, vücudunun üst kısmını yatağın üstüne bıraktı. Bu yetmiyormuş gibi, bir de bacaklarını havaya kaldırmış ve iyice ayırarak, dizlerini yukarıya çekmişti. Tabak gibi açıktı karşımda. Amı, susamış bir ağız gibi açılmıştı. Yapılabilecek tek şeyi yaptım o zaman. Hızla soyunup sokuldum ona doğru. Sikimin başı, amının şişmiş dudaklarına değdiğinde, tüm vücudu titredi Naz’ın.

“Ohhhh sik beni…” diye inledi, “Hadi sok sikini içime… Ohhhh hadi… Sikilmek istiyorum…”

Ses tonu öylesine yüksekti ki, şaşırmıştım. Birden ne yapmaya çalıştığını anlayarak, daha da heyecanlandım. Juan’ın odasıyla bizimkinin arasında, kilitli bir kapı vardı ve sesimizi rahatlıkla duyabilirdi Juan. Karım işte sırf bu nedenle yükseltmişti sesini. İşitilmek istiyordu. Garibim Türk’ü, kendini göstere göstere tahrik ettiği yetmiyormuş gibi, şimdi bir de sesle tahrik etmeye çalışıyordu onu. Dibine kadar geçirdim amına. Bu, Naz’ın, sarsıla sarsıla belini getirmesine neden oldu. Durup, sakinleşmesini bekledim. Sonra da onu sikmeye başladım. Zevkten çıldırmış gibiydi.

“Sik beni…” diye bağırdı, “Ohhhh sik beni n’olursun…”

Başım dönüyordu. Her an belim gelebilirdi ama, tüm gücümle kendimi tutmaya çalışıyordum.

“Sence ne yapıyordur şimdi..?” diye fısıldadı karım.

“Mutlaka otuzbir çekiyordur…” dedim fısıldayarak.

“Ohhhh müthiş sevgilim… Hadi sik beni… Ohhhh hadi sik beni… Ahhhhhhh… Ohhhhhh… Immmnnhhh… Ahhhhhh…”

Yine çığlık çığlığaydı. Hiç susmuyordu neredeyse. Sürekli inliyor, bağırıyordu. Juan’ın uçtuğuna emindim. Otuzbir çekmekte olduğuna da. O kadar çok tahrik olmuştum ki, daha fazla tutamadım kendimi. Tohumlarımın içine dolduğunu hissetmek, Naz’ın da iyice çıldırmasına neden oldu. Bağıra bağıra belini getiriyordu o da. Sonra öylece yığılıp kaldık.

Yatağın üstünde birbirimize sarılıp, bir süre öylece yattık. Sonra Juan’ın oda kapısının açılıp kapandığını duyduk. Aşağı iniyordu. Karım biraz doğrulup dirseğini yatağa dayadı ve gözlerimin içine bakmaya başladı.

“Zamanı geldi artık galiba, değil mi sevgilim..?” dedi sonra da.

“Neyin zamanı geldi..?”

“Kendimi bu Bolivyalı’ya siktirmemin tabii…”

Birden yine alabildiğine heyecanlandım. Bunun düşüncesi bile, inanılmaz tahrik ediyordu beni. Juan’ın, cezaevinin saunasında gördüğüm siki geldi gözlerimin önüne. Naz, onu neyin beklediğini bilmiyordu hala.

“Nasıl yapacaksın bunu..?” diye sordum.

“Şimdi aşağıya, onun yanına gideceğim ve senin uyuduğunu söyleyeceğim… Bu fırsatı kaçırmayacağına eminim…”

“Ben nasıl seyredeceğim peki..?”

“Mutfağa girip, servis penceresinden seyredersin…”

Sikim yeniden kalkıp kazık gibi olmuştu. Ama karımın buna aldırdığı bile yoktu. Yataktan kalkıp banyoya girdi. Kapıyı kapamamıştı ve yattığım yerden amını yıkadığını görebiliyordum. Az önce içini tohumlarımla doldurduğum amını, Juan için temizliyordu. Kalkıp, ayağıma bir şort geçirdim. Bu arada Naz da banyodan çıkmış ve gardrobunu açmıştı. Sonunda öyle bir şey seçip üstüne geçirdi ki, Juan’ın onu görür görmez kafayı iyice yiyeceğini anladım. Şarap rengi, pamuklu krep kumaştan yapılma bir giysiydi bu. Çıplak vücudunun tüm hatlarını meydanda bırakıyordu kumaş. Kolları, omuzları ve kütür kütür memelerinin önemli bir kısmı zaten meydandaydı. Eteği de, kalçalarını ancak örtüyordu. Ayakları çıplaktı. Yüzünde şeytani bir ifadeyle baktı bana.

Odadan beraberce çıktık. Sessizce mutfağa dalıp, servis penceresinden salona baktım. Juan, televizyonun karşısındaki büyük deri kanapede oturuyordu. Beyaz bir şort giymişti. Bunu o gün Carrefour’dan almıştı. Bunun dışında çıplaktı. Dev gibi vücudunun esmer rengi ve kollarıyla bacaklarını olduğu gibi tüm göğsünü ve omuzlarını da kaplayan simsiyah kıllar nedeniyle, tıpkı onu ilk çıplak gördüğümdeki gibi, adeta bir hayvana benziyordu. Sonra karım da girdi görüş alanımın içine. İlk gözüme çarpan, yüzündeki müthiş ifade oldu. Juan’ın görüntüsünden dehşetli etkilenmiş olduğunu anladım o anda. Doğruca bara yürüyüp, iki büyük bardak viski hazırladı, sonra da gelip Juan’ın oturduğu kanapenin öbür ucuna oturdu ve bardaklardan birini ona verdi.

Bolivyalı’nın yüzünün yine allak bullak olduğunu görüyordum. Naz’ın görüntüsü, yine aklını başından almıştı. Üstelik biraz önce onun sikişirken çıkardığı sesleri de dinlemişti. Şortunun önünde, giderek büyüyen bir kabarıklık belirmeye başlamıştı bile.

“Semih nerede..?” diye sordu karıma.

“Yukarda uyuyor…”

“Yoruldu galiba…”

Hafifçe gülümsüyordu Juan. Ama bu öyle tatlı, ya da şirin bir gülümseme değildi. Neden yorulduğumu düşündüğünü anlamamak mümkün değildi, yüzündeki ifadeden.

“Bilmem…” dedi Naz, “Yoruldu herhalde…”

“Doğruyu söylemek gerekirse, gerçekten şanslı bir erkek Semih…”

“Öyle mi..?”

“Öyle tabii… Çok güzel bir kadınsın…”

“Teşekkür ederim…” dedi karım, bardağını ona doğru kaldırırken.

İçkilerinden birer yudum aldılar. Naz, kanapede hafifçe yan dönmüş, yüzü Juan’a dönük oturuyordu. Eteği oturken öyle bir sıyrılmıştı ki, bacakları, kalçalarına kadar meydandaydı. Sonra daha da müthiş bir şey yaptı ve ayaklarını kanapenin üstüne, Juan’la arasına alıp, yüzünü tümüyle ona döndü. Şimdi tam amını görüyor olmalıydı Bolivyalı. Bunu, onun iyice kızarıp kasılan yüzünden anlıyordum. Ama asıl gösterge, Juan’ın şortunun önünde meydana gelen muhteşem kabarıklıktı. Kısa bir süre önce, sikişirken çıkardığı seslerini duyup muhtemelen otuzbir çektiği, akıl almaz kışkırtıcılıktaki kadın şimdi yanıbaşında, elini uzattığında dokunabileceği kadar yakınında oturuyordu ve bu yetmiyormuş gibi, akıl almaz güzellikteki bacaklarıyla amını, gözüne sokmuştu. Siki kalkmayacaktı da ne olacaktı yani. Elindeki viski bardağını kafasına dikiverdi birden.

Naz, amını ona daha da çok göstererek ayaklarını yere indirdi ve elindeki boş bardağı alıp yeniden bara doğru yürüdü. Ayak parmaklarının ucuna basıyordu. Kalçaları, inanılmaz bir şekilde çalkalanıyordu. Dolu bardakla geri gelirken de, Juan gözlerini, attığı her adımda hafif hafif sallanan memelerinden ayıramaz olmuştu. Sonra yine, aynı biçimde oturdu yerine. Juan da, eline aldığı dolu bardaktan kocaman bir yudum daha aldı.

“Hiç aldattığın oluyor mu..?” diye sordu karıma sonra da.

“Anlamadım… Kimi aldattığım oluyor mu..?”

“Kocanı… Yani Semih’i demek istiyorum…”

“Pardon ama, neden merak ettin bunu..?”

“Hiç… Yani, merak ettim işte öyle…”

“Öyle mi..? Yoksa başka bir amacın mı var..?”

Juan biraz sıkışmış görünüyordu. Ne diyeceğini şaşırmış bir hali vardı. Aslında bu soruyu birden bire sormasının tek bir nedeni olduğunu, karım da biliyordu o da. Ama, sanki biraz cesareti kırılmış gibiydi. Ama bunun nedeni, kesinlikle biliyordum ki, Naz’ın benim karım olmasıydı. Suçluluk duygusuyla mücadele ediyor olmalıydı Juan. Yoksa karım hakkındaki gerçek düşüncesinin ne olduğu gayet açıktı. Bunun en büyük kanıtı da, şortunun önündeki koca çadırdı tabii.

“Bence böyle bir şey sorarken asıl amacın başkaydı…” diye onu sıkıştırmayı sürdürdü Naz.

“Nasıl yani..?”

“Ne kadardır cezaevindesin sen..?”

“Aralıksız üç yıldır…”

“Ve bu süre içinde hep tek başınaydın değil mi..? Yani eğer porno dergilerini saymazsak tabii…”

Sesi çıkmadı Juan’ın. Ama iyice heyacanlanmış olduğunu görebiliyordum. Elindeki viski bardağını yeniden ağzına götürüp, kocaman bir yudum daha aldı. Naz ise konuşmayı sürdürüyordu.

“Bunlar, kocamı aldatıp aldatmadığımı sormanın başka, daha gerçek bir nedeni olduğunu düşündürüyor bana… Ne dersin…?”

Hala susuyordu Juan. Karım onun gözlerinin içine baka baka, dizlerini hafifçe araladı. Tanrım, şimdi doğrudan onun güzelim amının içine bakıyor olmalıydı Bolivyalı.

“Kaldı ki, böyle düşünmeme neden olacak başka şeyler de oldu bugün…” diye sürdürdü Naz.

“Ne gibi yani..?”

“Beni gördüğün ilk andan beri, gözlerini üstümden ayırmadın… Tüm gün boyunca, her yerimi, gözlerinle didik didik ettin mesela…”

“Ama…”

“Ama ne..? Yapmadın mı..?”

“Belki ama…”

“Belki mi..? Her an bana bakıyordun… Hem de ne biçim bakıyordun… Saldırgan gözlerle… Kendimi, ırzıma geçilmiş gibi hissettim sürekli… Şimdi de aynen öyle bakıyorsun bana… Aklından tek bir şey geçtiği belli… Bunu yapıp yapamayacağını anlamak için de, tutup anlamlı sorular soruyorsun bana…”

Bardağın dibinde kalan viskiyi olduğu gibi kafasına dikti Juan. Sonra gözlerini, yeniden karımın üstünde dolaştırmaya başladı. Arkasına yaslanmıştı. Bacakları birbirinden aralık oturuyordu ve siki, neredeyse şortunu yırtmak üzereydi. Burun deliklerinin kabardığını görebiliyordum. Tepeden tırnağa sik kesilmiş gibiydi.

“Sesini çıkarmıyorsun… Bu itiraf demek… Ama aslında itiraf etmene bile gerek yok biliyor musun..? Söylediklerimin ne kadar doğru olduğunun kanıtı, gözlerimin önünde duruyor zaten… Hem de sıradan değil, bayağı büyük bir kanıt bu… Offf hem de çok büyük…”

Karımın bu sözlerle birlikte, sağ ayağını yavaşça Juan’a uzattığını gördüm. Büyülenmiş gibi onu, daha doğrusu onun yaklaşmakta olan çıplak ayağını seyrediyordu Bolivyalı. Gerçekten de, müthiş sik kaldırıcı bir manzaraydı bu. Göğsündeki kapkara kılların gizlediği kaslarının gerildiğini görebiliyordum. Sonunda Naz’ın ayağı biraz havalandı ve biçimli ayak parmakları, Juan’ın sikine değmeye başladı. Çok hafif bir temastı bu. Ama yine de, Bolivyalı’nın tüm vücudunun titremesine neden olmuştu.

“Niye açık açık söylemiyorsun..?” diye sordu karım, “Hadi söyle…”

Ayağı şimdi, hafif hareketlerle Juan’ın siki üstünde dolaşmaya başlamıştı bile. Bacaklarını da, iyice aralamıştı şimdi. Artık olduğu gibi meydandaydı amı.

“Hadi söyle beni sikmek istediğini…” diye sürdürdü Naz, “Beni sikmek istiyorsun değil mi..? Ohhhh söyle hadi…”

Juan’ın vücudunun sarsıldığını gördüm. Şortunun önü, bir anda sırılsıklam kesildi. Tanrım belini getirmişti. Bu kadar tahrik olmaya dayanamamış ve belini getirmişti. Bu beklenmedik gelişme, karımın da aklını başından almıştı bu arada.

“Ohhhh belin geldi…” diye inledi, “Yalnızca ayağımla dokunduğumda bile, belini getirdin… Ama anlamıyorum bir türlü… Eline beni sikmek için böyle bir fırsat geçmişken ne bekliyorsun..? Ohhhh ne bekliyorsun..?”

Birden doğrulduğunu gördüm Juan’ın. Karıma sokuldu. Sol eli, bir şimşek hızıyla bacaklarının arasına girdi de parmakları bir anda hedefine ulaşıverdi. Naz’ın amını avuçlamıştı. Daha da sokuldu ve bir anda öpüşmeye başladılar. İp kopmuştu.

Kollarını Juan’ın boynuna dolamıştı karım. Birbirlerinin ağızlarını yemek istermiş gibi, hırsla öpüşüyor, emişiyorlardı. Dillerinin birbiriyle boğuşurken çıkardığı şakırtılı sesleri, ben bile duyabiliyordum. Bir eliyle de, Naz’ın güzelim memelerini mıncıklamaya başlamıştı Juan. Tümüyle kendini bırakmıştı karım. Sonra ellerinden birini onun boynundan çekip, sikine götürdü. Beyaz şortun altındaki sik, hala kocamandı.

“Offf ne kadar büyük sikin…” diye inledi, ağzını Juan’ınkinden kurtararak.

Sesi zevkten boğuklaşmıştı. Sonra öbür elini de getirip, aceleci parmaklarıyla Türk’ün şortunun önünü açmaya koyuldu. Bunu başardığında da, sağ elini içeri sokup, o kocaman siki dışarı çekti. Gözleri büyümüştü. Doğrusu ben de, ondan farklı bir durumda değildim. Gerçi Juan’ın sikini daha önce de görmüştüm ama o zaman inikti. Şimdi karımın elindeki ise inanılmaz büyüklükte, kelimenin tam anlamıyla bir erkeklik abidesiydi. En az yirmibeş santim olmalıydı. İnanılmayacak kadar da kalındı. Vücudunun başka yerlerinden daha koyu renkte, neredeyse kapkara ve alabildiğine kıllıydı. Morarmış başı, dev bir mantara benziyordu. Naz’ın onu en dibinden kavrayan beyaz eli, bir çocuğunki gibi, küçücük kalmıştı.

Sonra müthiş bir şey oldu ve Juan’ın sikinden, uzun, beyaz bir bel sütunu fışkırıverdi havaya ve küçük bir kavis çizip karımı, tam yüzünün ortasından vurdu. Zavallı Bolivyalı o kadar abazandı ki, kendini tutamamıştı. Ama elindeki sikin birden fışkırmaya başlaması ve yüzüne gelen beller, Naz’ın da, kontrolünü tümüyle yitirmesine neden olmuştu bu. İnlemeye başlamıştı. Tüm vücudu sarsılıyordu. Tanrım, o da belini getiriyordu.

Ama kendini daha çabuk toplayan yine de karım oldu. Bir süre elindeki siki hayran hayran seyretti, sonra da, ağzını açıp Juan’ın kucağına eğildi. Dudakları, bir anda, sertliğinden en küçük bir şey bile kaybetmemiş olan o kocaman sikin başına yapışıverdi. Sonra onu ağzından çıkarıp, başını yalamaya, her yerine bulaşmış olan erkeklik sıvılarını temizlemeye koyuldu.

Juan’ın yüzünün zevkle çarpılmış olduğunu görebiliyordum. Sağ elini getirip, parmaklarını karımın saçları arasına geçirmişti. Kalçaları küçük hareketlerle kanepeden kalkıyor, sikini aklını başından alan o güzelim ağza sokmaya çalışıyordu. Birden, naraya benzeyeh bir ses çıktı ağzından. Yine fışkırtıyordu. Tohumları bu sefer Naz’ın ağzına doluyordu. Gözlerimi, karımın gırtlağından alamıyordum. Hızla oynuyordu. Tüm gücüyle, ağzına dolan belleri yutmaya çalışıyor ve bir taraftan da, sarsıla sarsıla belini getirmekteydi o da. Sonunda, biraz sakinleştiler.

Ama fazla uzun sürmedi bu durum. Önce karım doğrulup, başını Juan’ın kucağından çekti. Bütün yüzü, ve ağzının çevresi, bel içinde, pırıl pırıl parlıyordu. Manzara öylesine tahrik ediciydi ki, sikim çatlayacak hale gelmişti. Sonra Juan hareketlendi. Naz’ı omuzlarından itip, arkasına yaslanmasını sağladı önce. Peşinden de, kendi eğilip, başını onun kasıklarına gömüverdi. Önce seyrederken içine düştüğü, sonra avuçlayıp mıncıkladığı o güzelim am, şimdi ağzının altındaydı. Yalamaya başladı. Şapırtılı sesler çıkarıyor, karımın amını sanki yiyordu.

Rahatlamak için şortumu indirip, sikimi dışarı çıkardım. Biraz okşayacak olsam belimin geleceğinin farkındaydım. Seyrettiklerim, beni inanılmaz oranda tahrik etmişti. Naz’ın beli bükülmüştü. Zevkle inlediğini duyuyordum. Juan, gerçekten amını yiyordu sanki. Ayaklarını onun sırtına dayamış, kendini tümüyle amının içinde dolaşan dile bırakmıştı karım. Birden sarsıla sarsıla belini getirmeye başladı. Sonra da bir daha ve bir daha.

Durup doğruldu Juan. Sonra ayağa kalkıp, tek harekette şortunu indirdi. Şimdi tüm haşmetiyle meydana çıkmışı siki. Tanrım, sanki bir doğa harikasıydı karımın karşısındaki. Az öncekinden çok daha büyük görünüyordu. Taşakları da kocamandı Bolivyalı’nın. Kapkara ve kıllı birer torsba gibi sallanıyorlardı bacaklarının arasında. Naz, büyülenmiş gibi seyrediyordu onu.

“Sik beni…” diye fısıldadı sonra da, “Ohhhh hadi sik beni… Sok sikini bana hadi… Ohhhh sok n’olur…”

Bacaklarını alabildiğine açmış, dizlerini büküp omuzlarına doğru çekmiş, ayak parmakları aşağı bükük, öylece bekliyordu Bolivyalı’nın sikini. Juan’ın yüzüne baktığımda, sikim daha da kalktı sanki. Şehvetle çarpılmıştı. Gözleri parlıyordu. Ağzı aralıktı ve burun kanatları sürekli oynuyordu. Kanapenin üstüne dizlerini basıp, karımın bacaklarının arasına girdiğini gördüm. Bir eliyle sikini dibinden tutup aşağı eğdi ve biraz daha sokuldu. Şimdi o inanılmaz büyüklükteki sikin kocaman bir mantara benzeyen başı, Naz’ın amının iyice açılmış dudaklarına değmeye başlamıştı.

“Sok…” diye inledi karım, “Ohhhh sok… Sik beni… Sik beni hadi…”

Juan’ın kalçaları hafifçe ileri gittiler ve sikinin başı, karımın amına yavaşça kaydı. Aynı anda Naz’ın tüm vücudu tekrar sarsılmaya başladı. Yine belini getiriyordu. İnanılır gibi değildi.

“Sik beni…” diye bağırdı birden, “Ohhhhhh sik beni…”

Juan’ın tüm kontrolü kaybetmek üzere olduğunu farkediyordum. Aniden ve tek bir harekette kökleyiverdi ve o inanılmaz büyüklükteki, kocaman sik, olduğu gibi, taşaklarına kadar girdi karımın amına. Aynı anda da, homurdanmaya başlamıştı. Kıçının kıllı yanakları açılıp kapanıyordu. Yine tutamamıştı kendini. Bir kez daha getiriyordu belini. Ama bu sefer tohumlarını, Naz’ın amının en dibine fışkırtıyordu ve bu da onun bir kere daha çıldırmasına ve belinin yeniden gelmesine neden olmuştu yalnızca. Bir süre öylece kaldılar.

Gözlerimin önündeki bu hareketsiz manzara bile, inanılmayacak kadar çok tahrik olmama neden oluyordu. O kocaman, kapkara, kıllı Bolivyalı sikinin tamamı, karımın içinde kaybolmuştu. Yüzündeki ifadeden, bunun ona inanılmaz büyüklükte zevk verdiğini anlayabiliyordum. Juan’ın yüzü de, kendini ne kadar büyük bir zevk girdabına kaptırmış olduğunu belli ediyordu. Üç yıldan beri yalnızca elini siktikten sonra, şimdi sımsıkı ve ateş gibi yanan bir ama girmişti siki. Birden karımı sikmeye başladı.

Kalçaları, hızlı hareketlerle ileri geri gidiyor, o kocaman siki Naz’ın amına girip çıkıyordu şimdi. Tanrım, en küçük bir inme belirtisi bile yoktu herifin sikinde. Sokuyor, çıkarıyor, sokuyor, çıkarıyordu. Naz, yine inlemeye başlamıştı.

“Sik beni…” diye bağırdı tekrar, “Sik beni hadi… Ohhhhh çok güzel sikin… Ohhhhh çok güzel… Sik hadi… Ohhhhhh sik… Sik… Ohhhh tanrım, ne kadar güzel sikiyorsun beni… Ohhhhhh… Ahhhhhh… Immmmnnnnhhhh… Sik… Ohhhhhh sik beni… Ohhhh hadi…”

Çığlık çığlığaydı. Tüm vücudu kıvranıp bükülüyor, Juan sikini her sokuşunda kasıkları kanapeden havalanıp yükseliyor, içine daha çok sik alabilmek için sanki çırpınıyordu. Müthiş bir sikiş seyrediyordum. Sikenin, üç yıldan beri am yüzü görmemiş cezaevi arkadaşım, sikilenin de karım olması ise bana inanılmaz büyük bir zevk veriyordu. Ama asıl büyük zevki onların almakta olduğu açıktı. İkisi de kendinden geçmiş gibiydi. Juan, şimdi her geri çekilişinde o kocaman sikinin neredeyse tamamını, en ucuna kadar karımın amından çekip çıkarmaya, her ileri gelişinde ise tamamını, dibine kadar sokmaya başlamıştı. Sonra birden durdu ve peşinden de, büyük bir şaplatmayla olduğu gibi geçirip, yine belini getirmeye başladı. Bolivyalı’nın fışkıran bellerini amının en dibinde bir kez daha hissetmek ise karımı delirtti tabi. O da çırpına çırpına, bir kez daha belini getiriyordu.

Yine bir süre durup soluklandılar. Sonra Naz, bir eliyle Juan’ı göğsünden itip, onu kendinden uzaklaştırdı. Bolivyalı’nın o kocaman siki, şimdi amından tümüyle çıkmıştı ve inanılmaz bir biçimde hala dimdik, hala inanılmayacak kadar büyük ve sertti. Karım onu biraz daha iterek kanepeye oturttu. Sonra da kendi kalkıp, ata biner gibi kucağına çıktı Juan’ın. Yüzü ona, arkası bana dönüktü. Bolivyalı’nın siki, kalçalarının arasından geçerek yukarıya uzanmış, neredeyse beline kadar gelmişti. Akıl almaz bir manzaraydı bu. Naz, ayaklarını onun bacaklarının iki yanında kanepeye basıp kalçalarını havaya kaldırdı ve amının alabildiğine açık oturan dudaklarını, bir eliyle dibinden kavradığı o kocaman sikin başına dayadı. Bir an öylece durdular. Sonra karımın kalçalarını aşağı bıraktı ve Bolivyalı’nın kapkara siki, içine gömülmeye başladı.

Kelimenin tam anlamıyla büyülenmiş gibiydim. O devasa sik, yağ gibi kayıp karımın amına giriyor, karnının derinliklerinde kayboluyordu. Sonunda, yalnızca kocaman torba gibi taşakları kaldı dışarda. Sonra Naz’ın kalçalarının yeniden hareketlendiğini gördüm. İki eliyle Juan’ın omuzlarını sıkı sıkı kavramış, içindeki kocaman sikin üstüne oturup kalkmaya başlamıştı. Ama hareketleri bununla da kalmıyordu. O yusyuvarlak, inanılmaz baştançıkarıcı kalçaları, aynı anda öne arkaya, sağa sola da çalkalanıyordu. Tanrım, sanki dansediyordu Bolivyalı sikinin üstünde. Gözlerimi bu müthiş manzaradan alamıyordum. Bir süre sonra, Juan’ın iri, esmer ve kıllı elleri de girdi devreye. İki eliyle, karımın kalçalarını avuçlamış ve birbirinden ayırmıştı. Gözlerim, şimdi de, onun tüm davet ediciliğiyle ortaya çıkan göt deliğine kilitlenmişti. Hem kendi am sularıyla, hem de Juan’ın belleriyle vıcık vıcık ıslanmıştı götü. İnanılmaz tahrik edici görünüyordu. Sonra Bolivyalı’nın kıllı parmaklarından biri devreye girdi. Götüne dokunan parmağı hissetmek ise Naz’ı iyice çıldırttı tabii. O küçük deliğin ne kadar duyarlı olduğunu çok iyi biliyordum. Götünden sikilmeye bayılıyordu karım. Juan’ın parmağı, şimdi tüm vücudunun titremesine neden olmuştu. “Ohhhhh…” diye inlediğini duydum, “Sok parmağını n’olur… Ohhhh sok parmağını götüme hadi… Ohhhhh…”

Bolivyalı’nın bu isteği ikiletmeye, elbette ki niyeti yoktu. Bir anda sokuverdi parmağını Naz’ın götüne. Bu da, onun sarsıla sarsıla belini getirmesine neden oldu yalnızca. Şimdi Juan’un kucağına oturup kalmıştı. Ama kısa sürdü bu hareketsizlik. Bir süre sonra kalçaları yeniden hareketlendiler. Artık tekrar içindeki o kocaman sikin üstüne oturup kalkmaya, o akıl almaz büyüklükteki erkeklik abidesini amına alıp çıkarmaya başlamıştı. Üstelik şimdi, götüne girip çıkmakta olan kocaman bir parmak da vardı işin içinde.

“Ahhhh çok güzel…” dedi birden, “Çok güzel… Ohhhhh doyamıyorum sikine biliyor musun..? Ohhhh doyamıyorum… Parmağın da çok güzel… Ohhhhh iki deliğimi birden sikiyorsun… Ohhhhh… Ahhhhh… Söyle bana, hoşuna gidiyor mu senin de..? Ohhhhh… Götümü de sikmek istiyorsun değil mi..? O kocaman sikini götüme de sokmak istiyorsun değil mi..? Ohhhhh istiyorsun… Ohhhhh çok güzel… Immmnnnnhhh…”

Sonra birden durup, Bolivyalı’nın sikinin üstünden kalkıverdi. Peşinden de, arkasını ona, yüzünü bana dönüp, yeniden oturdu o kocaman sikin üstüne. Şimdi ayaklarını Juan’ın bacaklarının dış taraflarında, kanapenin tam kenarına basmıştı. Gözlerimin önündeki manzara, gerçekten de müthişti doğrusu. O kocaman sikin tamamı, karımın, dudakları yırtılma derecesinde gerilmiş amına gömülmüştü. Ama seyrettiklerim, Naz tekrar Juan’ın kucağına oturup kalkmaya başladığında daha da müthişleşti. Bu inanılmaz büyüklükteki sikin o küçücük ama girip çıkmasını seyretmek, aklımı başımdan almıştı sanki. Gözlerimi oradan koparabildiğimde ise karımın zevkten ne kadar uçmuş olduğunu açıkça belli eden yüzünü seyrediyordum. Gözleri kısıktı. Alt dudağını dişlerinin arasına sıkıştırmıştı.

Juan bu sefer bayağı dayanmıştı doğrusu. Peşpeşe, bir kaç kez belini getirmek, belli ki, o kocaman taşaklarını biraz boşaltmıştı. İki taraftan birer pençe gibi uzattığı kıllı elleriyle karımın memelerine yapışmış, rüyalarında bile görmediği bir sikişin zevkini çıkarıyordu. Ama asıl zevk alan, yine de Naz’dı tabii. Kendinden geçmiş gibiydi karım.

Sonra birden durduğunu gördüm. Kalçaları yine yükseldi ve Juan’ın siki amından çıkıverdi. Bir eliyle onun dizine tutunup, öbür elini bacaklarının arasından uzatarak o kocaman siki dibinden tuttuğunu gördüğümde, ne yapmak istediğini anlayarak, büsbütün heyecanlandım. Tanrım, götüne istiyordu şimdi de. O akıl almaz büyüklükteki Bolivyalı sikini, şimdi de götüne istiyordu. Doğruyu söylemek gerekirse, düşüncesi bile korkutucuydu bunun. Bu kadar büyük, bu kadar kalın ve uzun bir sikin, o küçücük deliğe girmesi imkansız gibi geliyordu bana. Ama Naz kararlıydı. Onun, neredeyse bir yumruk büyüklüğündeki başını götüne dayadı özenle.

“Ahhhh çok büyük…” diye inledi sonra da, “Çok büyük… Ahhhhh deli ediyor beni… İstiyorum… Götümün içine istiyorum onu… Ohhhhh çok istiyorum hem de…”

Bunu Juan’ın da istediği çok açıktı. Oturduğu yerden sikini yukarı bastırmaya çalışıyor, o kocaman allameyi karımın götüne sokabilmek için uğraşıyordu.

“Dur n’olursun…” diye yalvardı Naz, “Sen bir şey yapma… Ohhhhh çok büyük sikin… Sokmaya kalkarsan, beni yırtarsın sonra… Bırak ben alayım onu içime… Ohhhh bırak ben alayım… Bak nasıl açılıyor götüm… Ohhhh sikini içine alabilmek için açılıyor… Ohhhhhh… Tanrım çok güzel… Ahhhhhh… Immmnnnnhhhh…”

Kalçaları, yine bir dansözünki gibi hareket etmeye, öne arkaya, sağa sola oynamaya başlamıştı. Büyülenmiş gibi, Juan’ın sikinin başının yavaş yavaş kaybolmakta olduğunu görüyordum. Tanrım, inanılır gibi değildi. Sonra müthiş bir şey oldu ve bir nara atlattı Bolivyalı. Vücudu sarsılıyordu. Yine tutamamıştı kendini. Bu sefer tohumlarını, karımın, sikini alabilmek için alabildiğine açılmış küçük götünün içine fışkırtıyordu üstelik. Bunu hissetmek, Naz’ı da çıldırtmıştı tabi. Onun da tüm vücudu sarsılmaya başlamıştı. Ağzından küçük çığlıklar kaçıyordu. Bacakları onu taşımaz hale gelmiş olmalıydı. Bir anda kendini Juan’ın kucağına bıraktığını gördüm. Bolivyalı’nın o akıl almaz büyüklükteki siki, yağ gibi kayarak götüne giriverdi bir anda. İçine fışkıran bellerle vıcık vıcık bir hale gelmiş olmalıydı karımın götü. Kalçalarının Juan’ın bacaklarına değmeye başladığını hissettiğinde de, bir daha geldi beli. Vücudunun üst kısmını Juan’ın göğsüne yaslayıp, kendini iyice bıraktı.

Bir süre öylece kaldılar. Naz’ın tüm gücü bitmiş gibi görünüyordu. Ama Juan’ın hareketsiz kalmaya niyeti yoktu. İki elini uzatıp, karımı diz altlarından kavradı ve bacaklarını yukarı kaldırdı. Manzara müthişti. O kocaman sik, dibine kadar girmişti götüne. Onun biraz üstünde de, alabildiğine açık amı vardı. Perişan bir halde görünüyordu o küçücük am. Kızarmıştı. İçinden, peltelenmeye başlayan beller sızıyordu. Sonra Juan sikmeye başladı. Kalçalarının çabuk hareketleriyle, sikini, karımın götüne sokuyor, çıkarıyor, sokuyordu.

“Ohhhh sik götümü…” diye inledi Naz, “Sik beni… Ohhhhhh götümü sik… Ahhhhhh çok güzel… Ohhhhhh… Imnnnhhh… Ahhhhh… Sik götümü… Ohhhh sik…”

Gerçekten de sikiyordu şimdi Juan. O küçücük göt deliği, sikini sımsıkı sarıp, aklını başından almış, onu zevk bulutlarının üstüne çıkarmış olmalıydı. Yine her geri çekişinde, en ucuna kadar çıkarmaya, her geçirişinde de, dibine kadar sokmaya başlamıştı. Ama Naz, tüm vücudu sarsılarak bir kez daha belini getirmeye başladığında, durmak zorunda kaldı. Karımın küçücük götü, sikini bir mengene gibi sıkıştırmış olmalıydı. Öyle ki, sokup çıkaramıyordu bile. Ama bir süre sonra yine sikmeye başladı onu. Tanrım, o kocaman sik girip çıktıkça, karımın amı da bir ağız gibi açılıp kapanıyor, ortaya, seyrine doyum olmayacak bir manzara koyuyordu. O kadar çok tahrik olmuştum ki, artık her an belimin gelebileceğinin farkındaydım. Ama tüm gücümle kendimi tutmaya çalışıyordum. Sanki belim gelirse, her şey bitecekmiş gibi geliyordu bana.

Karım, artık yalnızca inliyordu. Zevkten uçmuş bir halde olduğunu görebiliyordum. Birden bir daha getirdi belini. Hemen peşinden de bir daha ve bir daha. Ama Juan artık durmuyordu. Ne kadar sıkıştırılmış olursa olsun, o kocaman sikini Naz’ın götüne sokup çıkarmayı sürdürüyordu. Hareketleri giderek hızlanıyordu da üstelik. Bir taraftan da, ağzından hırıltılı sesler çıkarıyordu. Karımın inlemeleriyle birlikte, yalnızca bu sesleri dinlemek bile müthiş tahrik ediciydi doğrusu.

Sonunda, tüm öteki hırıltıları bastıran bir nara çıktı Juan’ın ağzından. Yine tüm vücudu sarsılmaya başlamıştı. Belini getirdiğini, tohumlarını, karımın götünün derinliklerine fışkırttığını görebiliyordum. Ama bu sefer, öyle köküne kadar geçirip durmamıştı. Hala sokup çıkarıyordu ve o kocaman siki tıpkı bir pompa etkisi yaparak, kıvamlı bellerin, höpürtülü sesler çıkararak Naz’ın götünden taşmasına ve taşaklarının üstüne akmasına neden oluyordu.

Karım ise çıldırmış gibiydi gerçekten de. Çırpınıyor, çığlıklar atıyor, sarsılıyordu. Artık kendimi tutmama olanak kalmamıştı. Elimi sikime dokundurmamıştım bile. Ama belim gelmeye, tohumlarım, mutfak masasının üstüne fışkırmaya başladı. Gözlerim kararıyordu. Ben mutfakta, onlar içerde kanapenin üstünde, üçümüz de yığılıp kaldık.

İçimizden ilk ayaklanan karım oldu. Yorgun yorgun kalktı Juan’ın kucağından. Götünden çıkan sik hala inmemiş, hala kocamandı. Üstelik şimdi, üstüne bulaşan bellerle pırıl pırıl parlıyordu da. Büyük bir şaşkınlıkla seyrediyordum, gözlerimin önündeki manzarayı. Juan’a kalsa, karımı sikmeye devam edecek gibi görünüyordu. Ama Naz buna fırsat vermedi.

“Ben yukarı, kocamın yanına gidiyorum şimdi…” dedi ona, “Nasıl olsa üç gün bizimlesin…”

Sonra eğilip, onun hala dimdik duran sikini okşadı hafifçe. Peşinden de arkasını dönüp, salondan çıktı. Ben de hızla merdivenlere yöneldim. Yatak odasına birlikte girdik. Onun son derece heyecanlı olduğunu görebiliyordum. Kapıyı kapar kapamaz boynuma sarılıp, tüm vücudunu benimkine yasladı. Müthiş bir sikiş kokusu yayıyordu. Am ve bel kokusu. Yüzü ve ağzının çevresi, hala bel içindeydi.

“Ohhhh gördün değil mi sevgilim..?” diye sordu fısıldayarak, “Gördün değil mi nasıl sikti beni..? Gördün değil mi ne kadar büyük siki… Ohhhh manyak bir şeydi sevgilim…”

Sonra hiç beklemediğim bir şey yaptı ve bel içindeki dudaklaını, dudaklarıma yapıştırdı. Dili bir anda ağzımın içine kaydı. Burnuma dolan kesif bel kokusu ve dilimin üstünde hissetiğim hafif tuzlu tad, başımın dönmeye başlamasına neden oldu. Sikim bir anda kazık gibi kesildi yine. Bunu hissetmek, karımı da çılgına çevirdi birden. Kendini kollarımdan kurtararak, sırtüstü yatağa attı. Bacaklarını alabildiğine açmış, dizlerini büküp omuzlarına doğru çekmişti. Yeni sikilmiş amıyla götünün görüntüsü müthişti. Her zamankinin aksine, iki deliği de alabildiğine açık, alabildiğine bollaşmış görünüyordu. İçleri bel doluydu. Kendimde değilmişcesine ona doğru yürüdüm ve yere diz çökerek, gözlerimin önündeki manzarayı, daha yakından seyretmeye başladım. Sikim zonkluyordu.

Birden, daha da beklenmedik bir şey yaptı karım ve iki elini bacaklarının arasından uzatarak beni saçlarımdan yakaladı. Başımı kasıklarına doğru çekmeye başladığını hissettim. Tanrım yüzümü vıcık vıcık bel içindeki kasıklarına çekiyordu. Nedendir bilmem ama, direnmek gelmiyordu içimden. Sonra ağzımı alabildiğine açtım ve hırsla yapıştım amının dudaklarına. Az önce öpüşürken ağzıma gelen bel tadı şimdi çok daha kesif bir biçimdeydi. Burnuma gelen birbirine karışmış bel ve am kokuları ise kelimelerle anlatılamayacak kadar tahrik ediyordu beni. Dilimi, Juan’ın alabildiğine bollaştırdığı amının içine sokuverdim.

“Ohhhhhh yala beni sevgilim n’olursun…” diye inledi Naz, “Hadi yala beni… Yeni sikilmiş amımı yala… Ohhhhhh… O koskocaman Bolivyalı sikinin girdiği amımı yala sevgilim… Ohhhhh içime doldurduğu bellerini yala n’olursun… Ohhhhh deli oluyorum… Immmnnnhhh… Ohhhhhh… Yala hadi sevgilim…”

Tüm vücudu, büyük bir kendinden geçmişlik içinde dalga dalga kıvranıp bükülüyordu. Benim için de ip, kelimenin tam anlamıyla kopmuştu. Karımın yeni sikilmiş amını, inanılmaz bir hırsla yalıyor, emiyor, dilimi içine sokuyor, içinden sızan, taşan belleri yutuyordum. Kafamın içinde müthiş bir uğultu vardı. Tüm ömrüm boyunca ilk kez böyle bir şey yapıyordum ve bu beni inanılmayacak kadar tahrik ediyordu. Sonra aynı şeyleri götüne de yapmaya başladım. Aslında tüm hareketlerimi hiç düşünmeden, yalnızca içimden geldiği gibi yaptığımın da bilincindeydim. Bunu farketmek ise sanki mümkünmüş gibi daha da çok tahrik olmama neden oluyordu.

Bu arada karım da çıldırma sınırına gelmiş gibiydi. Tüm adelelerinin kasılıp gevşediğini görebiliyordum. Kalçaları yataktan havalanıp, amını ya da götünü ağzıma büyük bir hırsla bastırıyordu. Yine sürekli geliyordu beli. Amı, durmadan akan bir çeşmeye dönmüştü. Am suları karnının derinliklerinden kopup ağzıma kadar gelirken, Juan’ı bellerini de birlikte getiriyordu tabii. Bu beni çıldırtıyor, daha iştahlı yalamama, daha hırslı emmeme neden oluyor, o zaman da, bir daha ve bir daha belini getiriyordu Naz.

Sonunda, titreye titreye duruldu. Dizlerimin üstünde doğrulup ona sokuldum. Bacakları hala alabildiğine açık, dizleri neredeyse omuzuna yapışıktı. Patlama noktasına gelmiş olan sikimi amına dayadığım anda, hepsi içinde kayboluverdi.

“Tanrım… ” dedim, “Ne kadar bollaştırmış seni…”

Bu sözler, karımın üstünde tam bir tetik işlevi yaptı. Bir kez daha ve alabildiğine şiddetle belini getirdi. Sonra yine duruldu. İnanılmayacak kadar gevşemişti, o her zaman sımsıkı olan küçücük amı. Sikimi çıkarıp götüne soktum bir anda. Tabii o küçük göt deliği de, her zaman alıştığım sıkılığından çok uzaktı. Ama yine amından daha sıkıydı. İki elimle bacaklarını diz altlarından tutup, daha da bastırdım. Sonra da sikmeye başladım. Juan’ı belleriyle bollaşıp vıcık vıcık hale gelmiş götü, hafifçe bollaşmış bir am gibiydi.

“Sik beni sevgilim…” diye inledi Naz, “Ohhh götümü sik sevgilim… Ohhhh yeni sikilmiş götümü sik… Tohumlarını doldur içime… Bellerin içimde Bolivyalı belleriyle karışsın sevgilim… Ohhhhh… Ohhhhh… Çok güzel sevgilim… Ohhhh çok güzel…”

Artık hırsla sikiyordum onu. Karımı, az önce kocaman bir Bolivyalı sikinin girip çıktığı götünden sikiyordum. Hala içini dolduran beller, sikime bulaşıyor ve bunu hissetmek, beni zevkten uçma noktasına getiriyordu. Biraz önce aşağıdaki kanapenin üstünde, Juan’ın o kocaman sikiyle götünden sikilirkenki hali gözlerimin önünden gitmiyordu. Birden içimde bir top patlamış gibi oldu. Tohumlarım fışkırmaya, Naz’ı götünün içinde Juan’ınkilerle karışmaya başladı. İşte bu müthişti. Tanrım hem de çok müthişti. Kendimden geçmeden önce, aklımda olan son şey de buydu.

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Categories: Uncategorized

Kürt Musluk Tamircileri (Alıntı)

No Comments

Kürt Musluk Tamircileri (Alıntı)
Merhaba, adım Yasemin.

25 yaşında 2 senelik evli genç ve cekici bir kadınım. 1.70 boyundayım, beyaz tenim, düz uzun sarı saçlarım, ince belim ,büyük ve şekilli göğüslerim, yuvarlak kalçalarım, uzun bacaklarım ve bakımlı ayaklarımla yolda gören erkeklerin dönüp tekrar tekrar baktığı genç ve güzel kadınlardan birisiyim.

Evlenmeden önce de bir kaç erkek arkadaşım olmustu ama hic birisine kızlığımı vermedim.

Kocamın iyi bir işi var. Güzel ve konforlu bir evde yaşıyoruz ama çok çalıştığı için akşamları eve yorgun geliyor ve kocalık görevlerini yerine getiremeden geceleri sızıp kalıyor.

Bir kac haftadır eşimle ilişkiye girmemiştik. Genç ve güzel bir kadın olarak vücudum yanmaya başlamıştı. Elimle kendimi tatmin etmeye calışıyordum ama artık yetmiyordu. Bir erkeğin tenini, vücumda hissetmek

; güçlü bir erkeğin altında ezilerek ezilmekistiyordum.

Kendimi başka bir erkeğe verme fikri günden güne aklıma yatmaya başlamıstı.

Yine vücudumun seks isteğiyle yanmaya başladığı bir gün banyoya girdim yıkandım, temizlendim hazırlandım ve kendime aynada baktım, karşımda gördüğüm bembeyaz vücudunda bir tek bile tüy olmayan uzun sarı saçlı, ince belli, uzun bacakları ve geniş kalçalarıyla düzülmeye hazır genç, azgın bir kadındı.

Bu arada duşun musluğunun damlattığını farkettim. Ne kadar kapatmaya calıştıysam da damlamasına engel olamıyordum. Buzdolabının uzerinde musluk tamircisinin telefonunu buldum.

Tamir icin muslukçuyu eve cağıracaktım. Aradığım numarada karşıma doğu şivesiyle kaba bir adam çıktı. Bir saat içerisinde evimde olacağını söylüyordu. Teşekkür ederek kapattım. Aklıma kötü bir şey gelmemişti.

Saçlarımı kurutup uzun uzun taradıktan sonra bütün vücuduma güzel kokulu kremlerle masaj yaptım. Tamircinin gelmesine daha zaman olduğunu düşündüğüm icin üzerimde sadece ince askılı bir bluz olduğu halde ayak tırnaklarımı boyamaya başladım. İşimi tam bitirmiştim ki kapının calmasıyla irkildim. Kapıya doğru koştum.

Kapıda musluk tamircisi olduğunu söyleyen iri yarı, kıllı 30 yaşlarında bir adamla karşılaştım. Şaşkınlığımı üzerimden atamamıştım ki adam elinde tamir kutusuyla içeriye girdi. Kapıyı kapatıp beni tepeden tırnağa öyle bir süzdü ki, ancak o zaman kırmızı ojeli çıplak ayaklarım, uzun sarı saçlarım ile adamın karşısında yarı çıplak dikildiğimin farkına vardım. Ellerimle kıçımı ancak kapatan bluzumu çekiştirerek bacak aramı gizlemeye çalışıyordum. Adamı banyoya davet ettim. Hiç bir sey söylemeden beni takip etti. Yürürken bluzumun altından sallanan dolgun beyaz kalçalarımın alttan hafifçe taştığını biliyordum. Adamın azgın ve erkeksi bakışlarını hissedebiliyordum.

“ustacığım bu musluk damlatıyor bi bakarsın artık… ben de şimdi gelirim dedim” Adam cevap vermeden bluzumun icinde sallanan iri göğüslerimi seyrediyordu. Bir anda tamircinin bakışlarından tahrik olduğumun farkına vardım, meme uclarım dimdik olmustu. Hızlı hızlı sekerek yatakodasına koşturdum. Yatak odasına geldiğimde bütün vücudum cayır cayır yanıyordu. Haftalardır seks yapmamıştım ve banyodaki o ayı gibi adamı istiyordum. Sevişme isteği bütün vücudumu kontrol altına almıştı. üzerime ince askılı pembe bluzumu, altıma da pembe tangam ile acık mavi mini şortumu giydim. Hafif bir makyaj yaparak aynada bir kere daha kendime baktım… Resmen kendimi siktirmek cin icgüdüsel olarak hazırlanıyordum. Boynuma vebacak arama eşimin evlilik yıldonümümüzde aldığı pahalı parfümden sürdüm. Kıvıra kıvıra banyoya doğru yola koyuldum. Heyecandan bacaklarım titriyor, elimde olmadan yürürken geniş kalçalarımı sallıyordum.

Banyoya geldiğimde ustayı musuluğu sıkarken buldum. Güçlü kollarıyla anahtarı çevirirken kasları geriliyordu. Havayı yeni terlemiş seksi erkek kokusu doldurmuştu. Bacaklarımın arasının ıslandığını hissettim. Ustanın iyice dibine sokularak yardıma ihtiyacının olup olmadığını sordum . Doğrularak karşıma dikildi. Simdi adamla duvar arasında sıkışmıstım. Boyum iri yarı adamın neredeyse omuzlarına geliyordu. T-shirt ünün altından fışkıran kılları ve güçlü kolları seyrederken, adamın keskin ve erkeksi kokusunu içime cekiyordum. Bacak aram sırılsıklam olmuş, heyecandan titriyordum.

“Musluğun contasını değistirdim abla” dedi. “Ellerine sağlık” , “Çay içer misin? Gel salona geçelim hem sen de dinlenmiş olursun biraz” dedim. Salona doğru kıvırarak giderken beni takip etti. Artık kendimi ona sitirmeden buradan yollamaya hiç niyetim yoktu.

Bir kaç dakika içerisinde elimde çay bardağıyla salona girdiğimde onu koltukta bacaklarını ayırmış otururken buldum. Kot pantolonunun ortasında kocaman taşakları şişkin, beni bekliyordu. Çayını ikram ettikten sonra ben de karşısına oturdum. Bir yandan çayını icerken bir yandan gözlerini ayırmadan beni süzüyordu. Bakışları pürüzsüz beyaz bacaklarımın,bacak aramın, ıslak tombul dudaklarımın, kırmızı ojeli kücük ayaklarımın üzerinde geziyordu. Konuşmadan karşılıklı oturuyorduk. Adamı incelerken bir yandan da kıllı vucudunu ve sikini hayal ediyordum ki kendimden geçmişim…Bir anda kendimi adamın karsısında bacaklarımı ayırmış otururken buldum. Herif gözlerini dikmiş bacak aramı seyrediyordu. Yeni traş edip kremlediğim amım zaten yapış yapıştı. Bütün vücudum yanıyordu… Yanaklarımın kıpkırmızı olduğunu hissediyordum.

Daha fazla dayanamayarak yerimden kalktım ve kıvıra kıvıra adamın oturduğu koltuğa yaklaştım , dizlerimin üstüne çöktüm. Herifin azmış gözlerinin icine bakarken kotunun üstünden erkekliğini okşamaya başladım. Sıcacık sert bir sik elimin altinda zonkluyordu. Fermuarını açıp kotunu sıyırdığımda kocaman yarrak sallanarak serbest kaldı. Kıllı ve kocaman taşakların üzerinde esmer bir sik tüm ihtişamıyla gözlerimin önüne serilmişti. Büyülenmiş bir şekilde bu koca başlı ve damarlı iri yarağı seyrediyordum. Kocamın ve eski erkek arkadaşlarımın sikleri bu canavarın karşısında çocuk siki gibi kalıyordu. Hiç düşünmeden şehvetten ağzımı adamın taşaklarına gömdüm. Ağır bir taşak kokusu genzimi yakıyordu… Biraz sonra bu tat tükürüğümle karışıp dayanılmaz bir lezzete dönüşecekti.

Ben adamın sikinin başını, gövdesini, taşaklarını aç bir hayvan gibi yaladıkça herif inliyor, ayı gibi homurdanıyordu. Yarağı iyice sertleşmiş bileğim kadar olmuştu. Ben de koltukta yayılmış bacaklarını iyice ayırmış bu kıllı yaratığın yarrağını emdikce daha cok azıyordum. Kafası kocaman, gövdesi köküne doğru kalınlaşan yarağı hem yalıyor hem de zevkle inceliyordum. Sikin tadına doyamıyordum… Ellerimle herifin pazularını kavramış sikinin başını emerken taşaklarının zonkladığını ve belinin geleceğini hissettim. İçgüdüsel bir davranışla daha şiddetli emmeye başladım. Adam sarsıla sarsıla boşalmaya başlamıştı. Bir hayvan gibi böğürüyordu. Nedense bu çok hoşuma gitmişti. Boğazımdan aşağıya boza kıvamında döllerini fışkırtırken ben bir an olsun ağzımı sikinin başından ayırmadım. Kocama hic yapmadığım şeyi bu herife zevkle yapmıştım. Bütün döllerini yuttuktan ve adamın sikini temizledikten sonra geri çekildim. Parmaklarımla dudaklarımı temizlerken, yeşil gözlerimle gülümseyerek adama bakıyordum. Kocamdan öğrendiğim kadarıyla yeni boşalmış erkeğin dinlenmeye ihtiyaci olacaktı. Bir kac saat sonra ben de sikilmenin zevkini yaşayacaktım.

Ama herif dinlenmek yerine, üzerimdeki t-shirt ü tek eliyle sıyırıp attı. Pembe uçları zevkten dimdik olmuş büyük göğüslerim sağa sola sallandı. Tamirci beni kucakladığı gibi kanepeye attı. şortumu da çekip aldı. Ayrılmış bacaklarım pembe tangam ve kocaman göğüslerimle, azmış herife bakıyordum. Daha yeni boşalmış olmasına rağmen koca yarağı hala dimdik tangamı da çıkarıp attı. Kafasını traşlanmış tertemiz ve şehvetten yapış yapış, ıslak, pembe kutuma daldırdı. Amımı yalıyor, dişliyor adeta yiyiyordu… Bacaklarımın titremesine engel olamayarak boşalmaya başlamıştım ki, bacaklarımı omuzuna atarak koca yarağını dibime kadar kökledi. Komşuları umursamadan zevkten çığlık atmaya başlamıştım. Kocaman elleriyle memelerimi hoyratça sıkıyor… bazen emiyor … ama hiç durmadan üzerimde gidip geliyordu. Bacak arama vuruşlarından “şak şak” sesler geliyordu. Kaç kere boşaldığımı bilmiyorum ama kontrolü beni çatır çatır siken bu kroya bırakmıştım. Böğürerek hızlanmasından boşalacağını anlamıştım. Bacaklarımı iyice açarak ve amımı sıkıp gevşeterek erkeğime yardımcı olmaya çalışıyordum. Kırmızı ojeli kücük ayaklarım adamın kıllı omuzlarında hoyratca sallanıyordu. Sonunda herif böğürerek icime boşaldı. Kocaman vücuduyla üzerime yaslanmıştı. Benim ellerim de erkeğimin omuzlarında kıllı göğsünü öpüp koklayarak onu sakinleştirmeye çalışıyordum. Ter kokusu başımı döndürüyordu.

İçimden cıktı. Yarağı daha da ihtişamlı parıl parıl parlıyordu. Hemen önünde diz çökerek sikini temizlemeye basladım. Taşaklarını yalıyor, dilimi sikinin gövdesinde gezdiriyor, sikinin başını ve gövdesini ağzıma alabildiğim kadarıyla emiyordum. Herifin siki inmek bilmiyordu. Hala dimdikti. Kolumdan beni tutup yatak odasına sürüklerken memelerim ve kalçalarım sağa sola sallanıyor ve ben ağzımı açıp bir kelime bile edemiyordum.

Tamirci beni yatağa yüzüstü fırlattı. Yüzümü yatakodasının kapısına doğru çevirip domalttı. Ben de kıçımı iyice yukarıya kaldırarak adama beni daha iyi sikmesi için yardımcı olmaya çalışıyordum. Kafam yatağa yaslanmış sikilirken zevkten gözlerim kararmaya baslamıştı ki içeriye baska bir adamın girdiğini farkettim. Muslukçu geldiğinde heyecandan kapıyı kapatmayı unutmuş olmalıydım. Yeni gelen kürtçe beni sikene bir seyler sordu. Herhalde muslukçunun yardımcısı olmalıydı ve “bu ne hal” diye soruyor gibiydi. Benimse düz sarı saçlarım dağılmış, içimdeki yarağın zevkiyle kilitlenmiş, kocaman açılmış yeşil gözlerimle şaşkın adama bakıyordum. Zira yeni gelenin arkadaşı beni domaltmış koca yarağıyla bir güzel sikiyordu. Beni siken diğerine kürtçe birşeyler söyledi. Herif te sırıtarak soyunmaya başladı. Yeni gelenin yarağı da kıllı ve damarlıydı… Yarı kalkmış sikini eliyle tutarak yanıma geldi… Saçımdan tutup kafamı kaldırdı, ter ve sidik kokan sikini o da ağzıma verdi. Ne var ki çok azmış durumdaydım ve büyük bir şehvetle herifin sikini emmeye ve koklamaya basladım. Herife kocaman gözlerle bakarak saksafon çekerken, adam bana arsızca sırıtıyordu. Aralarında bir şeyler konuşuyorlardı, anlamıyordum ama sık sık “orospu” kelimesinin geçtiğini ve gülüştüklerini duyuyordum. Arkamdaki sırtüstü yatarak beni kucağına oturttu. Ellerimi adamın kıllı göğsüne dayamıştım. İri yarı adam beni bir kız çocuğu gibi koca sikinin üstünde hoplatıyordu. Adamın kıllı göğsü çelik gibi sertti. Çok tahrik olmuş kendimden geçmiştim.

Ağzımdan “ayy off çok güzel ” ,”aşkım lütfen durma sik beni”, “üf ne büyük sikin var içimi dolduruyorsun ay yavaş! Yok yok durma nolur sikmeye devam et aslanım benim” gibi sözler dökülüyordu. Üstünde zıpladığım herif hayvan gibi hırlıyor, göğüslerimi ve meme uçlarımı hoyratça yoğuruyor her yerimi sıkmaktan mosmor ediyordu.Yeni gelen yanımızda ayağa kalkmış elindeki sikini yüzüme, oralarıma buralarıma sürüyordu. Onun yarağını da ağzımla yakaladıkça hırsla emiyor, sikin tadını çıkarmak adamın taşaklarını somurmak istiyordum. Adamın sikini emerken gözlerinin içine bakıyordum. Çok küstahça sırıtıyor ve bana kürtçe oldukça ahlaksızca olduğunu düşündüğüm küfürler ediyordu. Buna rağmen adamın yüzüne cilveyle kıkırdayarak bakıyordum. Beni sike sike dişi bir köpek haline getirmişlerdi. İçimdeki yarak hiç çıkmasın istiyordum. Ayaktaki tamirci böğürerek ağzıma boşalmaya başlamıştı. Vantuz gibi herifin sikini bırakmadan bütün tohumlarını emiyordum. Herif saçlarımdan tutarak kafamı sikine doğru bastırıyor sarsılarak ve küfrederek boşalıyordu. Bana koca sikini iyice temizlettikten sonra sırtüstü yattı… Beni şimdi kucağına o almıştı. Öbürü her yerimi ısırıp yalarken ben herifin sikini hızlı hızlı sıvazlıyordum.

Beni doyana kadar defalarca siktikten sonra yüzüme bile bakmadan giyinip gittiler.

Bacaklarım ayrık yatakta biraz dinledim. Heryerimden döller akıyordu ve morarmadık yerim kalmamıştı. Neden sonra yıkandım ve iyi bir uyku çektim. Cok güzel sikilmiş ve rahatlamıştım.

Akşam kocam terfi aldığı müjdesiyle geldi. Bundan böyle maaşı artıyordu. Bana pahalı bir yüzük hediye etti ve o sevinçle gece benimle sevişmeye çalıştı. Morluklarımı görmemesi icin utandığımı söyleyerek ışıkları kapattım. Yine sikini kaldırmayı beceremeyince, küçük sikiyle oynayarak belini getirdim ve birbirimize sarıldık.

“Biliyor musun aşkım ben de bugün banyonun musluğunu ustalara bedavaya tamir ettirdim.” Dedim. Anlamadan baktığını görünce “Senin de çok becerikli bir karın var ama… Aile bütçesine katkıda bulunuyor işte!” diyerek kıkırdadım. Hala bir şey anlamadan sırıtarak bakıyordu. Biraz sonra da yorgunluktan sızıp kaldı.

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Categories: Uncategorized

İş arkadaşımla yaşadıklarım…

No Comments

İş arkadaşımla yaşadıklarım…
Tekrardan merhabalar. Bugün anlatacağım hikayem de yine Gelibolu dan. Daha öncekileri okumak isterseniz profilimi ziyaret edebilirsiniz.

Bundan yaklaşık 2 sene evvel Twitter dan sohbet ettiğim bir gencin benimle aynı kurumda olduğunu öğrendim. Fakat statüler arasında ciddi fark vardı. Kendisi benden çok aşağıda idi. Bu benim için elbette ki problem değil. Ama onun bunu aşması biraz vakit aldı. Uzun sohbetler sonunda görüşmeye ikna ettim. Ve bunu gece mesaiye kaldığım bir gün yapacaktık. İlk buluşma gecesi kendisini odama aldım ve ışıkları söndürüp kapıyı da kilitledim. Odamda istirahat için bir yatak vardı. Yatağa geçip oturduk. Kendisi statü farkından dolayı çok çekingen di. Dolayısıyla benim bir şeyler yapmam gerekiyordu. Elimi esofmanina atıp okşamaya başladım. Kalın iri ve aşağı doğru eğri bir aleti vardı.

Fazla vakit kaybetmeden aletini dışarı çıkarıp dillere destan saksomu çekmeye başladım. Cekingenligini hala üzerinden atamamisti. Bu yüzden tam sertlesmiyordu. Tam anlamıyla sertleşmesini saglamam epey bir vakit aldı. O da haklıydı sonuçta kendi üst düzey yöneticisini sikecekti. Daha sonra tam soyunmadan önünde domaldim. İçime girip sikmeye başladıktan sonra çekingenlik yerini hasinlige bıraktı ve sertçe vurmaya başladı. Oda soğuktu bu yüzden ikimiz de tam soyunmadik ve ten teması yaşamadık. Sonra sırt üstü altına yattım ve sikmeye devam etti. Bu pozisyonda içime bosaldiktan sonra birer keyif sigarası yaktık. Nasıl olduğunu sordum. Beklediğinden çok daha iyi dedi. Ben de bir sonraki seferin daha iyi olacağını CD olacağımı söyledim. Heyecanla beklediğini söyledi ve kimse görmeden onu ugurladim.

Bir sonraki görüşmeyi ikimiz de iple çekiyorduk. Geçen sürede Twitter dan sohbetimiz devam ediyordu. Beklenen gün geldi. Bu kez odama yatağın yanında bir de ısıtıcı ayarlamistim. Vakit geldiğinde yani gece 12 de odamda soyundum ve altima pembe transparan çift ipli tangami giydim. Üzerine de tüm vücudumu kaplayan vücut çorabını. İş yerinde ancak bu kadar oluyordu. O şekilde bir fotoğraf attım kendisine ve hazır olduğumu söyledim. Üzerine normal kıyafetlerimi giyerek kapıyı açtım beklemeye başladım. Hemen geldi zaten. Odama alıp isiticinin ışığında normal kıyafetlerden kurtuldum hemen.

Bu kez o da çok rahattı. Onu kendime çekip ellerini vücuduma kalçama koydum. Nasıl bulduğunu sordum. O esnada elleri vücudumu keşfe çıkmıştı. Yatağa uzanıp onu üzerime çektim. Bu kez aleti kendiliğinden sertleşmişti ve malum bolgeme baskı uyguluyordu. Hazır olduğunu hissedince onu komple soyup güzel sakso seansima başladım. Fakat abazaligindan bir an önce içime girmek istiyordu. Ben de bacaklarımı havaya kaldırıp altına yattım. Yavaşça o dev yılan içime doğru kaydı. Tabii bu esnada yakalanma korkusu da ayrı bir heyecan veriyordu. İsiticinin iyi olduğunu geçen sefer soğuktan sikisemedigini söyledi bir yandan deliğimi doldururken. Ben bol pozisyonlu severim onun şeklini bozmadan yan yatarak tekrar içime aldım. Bu kez ağzıma boşalmasını istiyordum. Birbirimizden memnunduk ama onun daha memnun kalmasını her istediğimde beni sikmesini istiyordum. Pozisyon değiştirmek üzere elimle iterek içimden çıkmasını sağladım. Fakat o boşalmak üzere imiş ve çıkar çıkmaz yan yattigim için sağ kalcamdan goguslerime kadar beni döle buladı. Neye ugradigimi şaşırdım. Sessizce gülmeye başladık ikimiz de. O sevişmeyi sevmiyordu. Ama benim kadınsı duygularım kabardigi için yanağına masum bir öpücük kondurdum. Dedim ki ağzıma boşalma lüksünü kaçırdın ?. O çocukla bir kez daha sürpriz bir mesaide görüştük. Sürpriz olduğu için ikinci sefer gibi bir hazirligim yoktu. Ama azmistim işte. Yorgun olduğunu söylemesine rağmen zorla çağırdım ve resmen zorla kendimi siktirdim. Dolayısıyla pek bir şeye benzemedi. Anlatmaya değmez.

Firsat buldukça anlatmaya değer anılarımı anlatmaya devam edeceğim. Azgın doyumsuz sınırsız ruhu kadınsı ama maalesef yaşam şartlarından dolayı vücudu artık kadınsı olamayan bir pasifim. Gelibolu da yaşıyorum. Reel görüşme fırsatı olan. Buralarda yaşayan sikicileri beklerim. İri aletli olanları tabii ?

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Categories: Uncategorized

UZUN BİR HİKAYE – 8

No Comments

UZUN BİR HİKAYE – 8

KALDIĞI YERDEN DEVAM
Ben ise öğlene kadar güzel bir uyku çektim. Uyandığımdan saat 12’yi geçiyordu. Mutlulukla odayı dolduran güneşe baktım. Son 10 gün içinde defalarca seks yapmıştım ve kendimi hala biraz yorgun hissediyordum. Duşumu aldıktan sonra, bir şeyler yemek ve alışveriş yapmak için AK Merkez’in yolunu tuttum.
Food court’ta kahvesini içerken son zamanlarda yaşadıklarımı düşünmeye başladım. Hayatımın ne kadar değiştiğine inanamıyordum. Son 10 günde Tolga dışında 5farklı erkekle (Sadık, Turgut, Ahmet Sinan ve Tamer) ve Piraye ile sevişmiştim.
Sadık’la yaşadıklarım içkinin verdiği sarhoşlukla ve istemeden olmuştu.
Turgut’la ilk birlikteliğim ise resmen tecavüzdü. Fakat diğerleri tamamen kendi inisiyatifim ile gerçekleşmişti şöyle bir düşündüm de, yaşadığım her şeyden büyük zevk almıştım. Adeta zincirlerinden boşanmış gibi çılgınca sevişmiş, daha önce ancak porno filmlerde görebileceğim ve hatta hayal bile edemediğim şeyler yapmıştım. Pişman değildim. Sadece Piraye’ye karşı bir miktar utanma duygusu hissediyordum, o kadar.
Kararımı vermiştim. Hayatta daha önce ıskaladığım çok şeyler olduğunu fark etmiştim. Artık özğür bir kadındım, istediğim gibi yaşayacaktım. Canım kimi isterse onunla birlikte olacaktım. Tolga’nın beni aldatmasını sineye çekip oturacak değildim ya. Kendime daha iyi bakacaktım. Ne kadar güzel bir kadın olduğumu yıllardır sanki unutmuştum veya ikinci plana itmiştim.
Bundan sonra güzelliğimi sergilemekten de kaçınmayacaktım. İlk iş olarak kendime seksi iç çamaşırları almaya karar verdim. Bugüne dek hep standart çamaşırlar giymiştim. Şimdi artık şöyle jartiyerli, şeffaf, seksi renklerde şeyler giyecektim. Hemen kastettiğim türden iç çamaşırı satan bir dükkana gittim ve canımın istediği her şeyi aldım. Eve döndüğüm de bunları giyerek ayna karşısında kendimi inceledim ve mutlulukla gülümsedim.
O gece Tolga yattıktan sonra bilgisayarı açarak Mirey’e bir cevap yazdım.
– “Merhaba Mirey, Mailini görünce çok şaşırmadım. Seni Tolga ile ilk gördüğümde çok kısmıştım ama sonradan sakin kafayla düşününce o kızgınlığım geçti. Sen çok hoş bir kadınsın ve Tolga’nın senin teklifleri reddetmemesi Gayet normal. İkinizi de affettim. Sadece senin adına üzülüyorum. İzak’la problemleriniz olması çok kötü. Dışardan bakınca çok iyi bir çift gibi görünüyordunuz. Demek ki, dış görünüş aldatıcı olabiliyor. Her neyse… Tolga ile ilişkine devam edebilirsin. Senden ricam bunu etrafa yaymamanız. Tolga benim ilişkinize devam ettiğinizi bildiğimi bilmemeli. Ha bir isteğim daha olacak. Madem İzak senin Tolga ile birlikte olduğunu biliyor, o halde kendisi de bir değişiklik yapabilir. Bir şekilde beni İzak’la tanıştır. Mesela bir akşam bize yemeğe gelin veya biz size gelelim. Bugüne dek yatakta başarısız bir erkekle tanışmadım. Nasıl bir durum olduğunu gözlerimle görmek, anlamak istiyorum. Herhalde bu isteğim seni rahatsız etmez. Sonuçta sen de benim gibi özgür bir kadınsın ve benden isteklerde bulunabiliyorsun. Lütfen bu isteklerimi kabul et. Bu maili de senin bana yazdığın mail gibi aramızda tutalım. Unutmadan, Erman Bey ve Rıfat Bey’le benim de aram iyidir. Ve tahmin edersin ki, bir şirkete personel bölümü için eleman bulmak ürün müdürü bulmaktan daha kolay. Kendine iyi bak…”
Maili gönderince kendimi çocuklar gibi neşeli hissettim. Ertesi sabah Mirey’in maili okurken yüzünün alacağı şekli görmek isterdim. Bu mailin şirkette başkalarının eline geçmesinden hiç korkmuyordum. Mailde kasıtlı olarak Mirey-Tolga ilişkisinden ve Mirey’in üst yönetimle iyi ilişkilerinden söz etmiştim. Mirey bunu yaymayı ve rezalete neden olmayı göze alamazdı. İzak çok zengin bir eşti ve Mirey kesinlikle ondan ayrılmayı istemezdi. Bundan sonra neler olacağını merak ederek yatağıma gittim ve tatlı bir uykuya daldım.
Sonunda tatil bitti. Pazartesi sabahı işe giderken son derece şık ve bir o kadar da seksi giyinmiştim. İş merkezinin kapısındaki güvenlik görevlilerinin adeta bakışlarıyla beni soymaları çok hoşuma gitti. Ofise girdim, Mirey’in önünden yüzüne bile bakmadan geçtim ve doğru Erman Bey’in odasına girdim.
– “Günaydın Erman Bey”
– “Aa. Günaydın Sonay. Bitti mi tatil?”
– “Maalesef. Ama sizleri de özlemişim.”
– “Biz de seni özledik.”
Erman Bey’in karşısına öyle bir oturuş oturdum ki, adamcağız gözlerini bacaklarından alamaz oldu. Erman Bey’in hep bana gereğinden iyi davrandığı fark etmiştim ama ikimiz de evli barklı insanlar olduğumuzdan bunun ardında herhangi bir şey aramamıştım. Şimdi Erman Bey’in bakışlarından benim için deli olduğunu anlayabiliyordum.
Erman Bey ise Benim bu oturuşuma anlam verememişti. Zaten kısacık olan eteğim oturuş pozisyonu sayesinde iyice açılmış, adeta bir şort boyutuna gerilemişti. Deniz tatilimin sembolü olan yanık tenli upuzun bacaklar Erman Bey’in başını döndürüyordu.
Erman Bey şirketin genel müdür yardımcılarındandı. Direkt ona bağlı çalışıyordum. 45 yaşlarında, yapılı, hafif kır saçlı, iyi giyinen bir adamdı. 20 yıllık bir evliliği ve 3 çocuğu vardı. Eşi Aysel 40-45 yaşlarında bir ev kadınıydı. Uzun evlilik yıllarının ardından eşiyle arasında pek de heyecan verici bir seks hayatı kalmamıştı sanrım. Bir nevi görev kabilinden on sevişiyor olabilirler di. Erman Bey’in benden her zaman hoşlandığını biliyordum. Gerçekten güzel bir kadındım. Arada bir o biçimli kalçalarıma, diri göğüslerime, nefis bacaklarıma bakmadan edemezdi. Arada bir birlikte öğle yemeğine çıkardık, genellikle müşteri ziyaretlerine gittiğimiz günlerde. İyi anlaşır, iyi vakit geçirirdik. Daha fazlası hiç olmamıştı. Erman Bey Benim işini beğenirdi. Evli barklı kadına karşı çapkınlık yapmaya kalkacak hali yoktu. Zaten bu işlerden pek anlamazdı. Düşüncelerinden Benim sesimle sıyrıldı.
– “Erman Bey, neler oldu şirkette ben tatildeyken? Her şey yolunda mıydı?”
– “Evet evet. Sorun olmadı hiç. Bugün bir ara sana bazı gelişmeleri anlatırım artık. Öğleden sonra bir ara. Olur mu?”
– “Çok iyi olur. Bu arada, renginiz çok soluk görünüyor. Tatile ne zaman çıkıyorsunuz?”
– “Sorma. Çok bunaldım son zamanlarda. Rıfat Bey’le henüz konuşamadık. Belli değil ne zaman izne çıkacağım. Neyse ki, Aysel’le çocukları kayınpederin yazlığına gönderdim 2 gün önce. Bari onlar tatil yapsınlar.”
– “Sizin gibi eş zor bulunur vallahi. Siz çalışın, onlar tatil yapsın. Ne güzel.”
– “Ee, ne yapalım. İş hayatı bu!”
– “Haklısınız. Bakın aklıma ne geldi. Neden gelişmeleri bana akşam yemeğinde anlatmıyorsunuz? Aysel Hanım olmadığına göre siz kesin öğünlerinizi ihmal ediyorsunuzdur.”
– “Bilmem ki. Tolga merak etmez mi?”
– “Hayır. Bu akşam onun da bir toplantısı var. Geç gelecek.”
– “Olabilir. Konuşuruz.”
– “Hadi ama. Bildiğim güzel bir balık lokantası var. Sakin bir yer. Rahat rahat konuşuruz.”
– “Tamam, o zaman. Mesaiden sonra direkt gidelim.”
– “Anlaştık!”
Erman Bey le akşam 7 gibi ofisten ayrıldık. Tolga’ya telefon edip, tatil dönüşü fazla mesai yapmam gerektiğini, beni merak etmemesini söyledim. Tolga’cık da inanmıştı buna! Erman Bey’i boğazda güzel bir balıkçıya götürdüm. Hafta içi olduğun dan etraf kalabalık değildi. Güzelce yiyip içtik. Hatta çakırkeyif duk. Sözde iş konuşmaya gelmiştik ama iş dışında her şeyi konuştuk. Tatilden, siyasi gelişmelerden, havadan sudan…
– “Söylesenize Erman Bey, 20 yıldır evli olmak nasıl bir duygu?”
– “Normal. Yani hiç bu şekilde düşünmedim. Alışıyor insan.”
– “Ben de tam bunu kastetmiştim. Tolga’yla ben 2 yıllık evliyiz ve bazen evliliğimizin esk**iğini düşünüyorum.”
– “Nasıl yani?”
– “Nasıl desem, alışkanlık işte. Karşındakinin her şeyini biliyorsun. Ne yediğini, hangi tür filmleri sevdiğini, hangi elbiselerimi beğendiğini, ayıptır söylemesi, yatakta neler isteyeceğini ve neler yapacağını. Heyecan azalıyor zamanla çünkü yenilik kalmıyor. Sürprizler kalmıyor. Her şey keşfedilmiş durumda. Sizce de öyle değil mi?”
– “Haklısın aslında. Hele işin içine çocuklar da girince. Ama ne yapalım, hayat böyle. Ben sıkıldım deyip bırakamazsın.”
– “Elbette. Hem sosyal normlar da bunu gerektiriyor. Ama bu insanların yenilikleri denemesine, arada bir başına buyruk davranmasına engel olmamalı bence.”
– “Belki. Ama ben açıkçası pek de denemedim bu söylediklerimizi.”
– “Hiç bir şey için geç kalmış sayılmaz insan.”
– “…”
– “Özel şeyler konuşmamızdan rahatsız olmuyorsunuz herhalde?”
– “Hayır. Ne münasebet. Kaç yıldır tanıyoruz birbirimizi. Sadece alışık değilim bu tür konuşmalara.”
– “Ben size her konuda güveniyorum Erman Bey.”
– “Teşekkür ederim. Ben de öyle. Rica ederim Sonay, iş dışında benimle sizli-bizli konuşma lütfen. İşte bundan rahatsız oluyorum!”
– “Pekâlâ. O zaman bu pek alışık olmadığımız konulara devam edelim mi? İnsanın arada sırada bu tür sohbete ihtiyacı oluyor.”
– “Edelim tabii. Neden olmasın?”
– “O zaman söyle bakalım Erman, eşini hiç aldattın mı?”
– “Çok zor bir soru.”
– “Evet ama cevabı kolay.”
– “Bir iki kez evet. Fakat hoşuma gitmedi.”
– “Neden?”
– “Çünkü yanlış tercihti.”
– “Peki pişmanlık duydun mu?”
– “Bilmiyorum. Sanmam.”
– “Yani başka bir kadınla birlikte olmak eşinle ilişkinin rutinini bozmadı.”
– “Hayır. Söylesene sen aldattın mı Tolga’yı hiç?”
– “Evet. Pişman da değilim. Çok zevkliydi, bana yaşama sevinci, hayatıma renk verdi.”
– “Çok açık sözlüsün.”
– “Evet. Açık sözlülük her zaman iyidir.”
Erman Beyle konuşmanın gidişatına inanamıyordum. Bunca zamandır iş dışı neredeyse hiçbir şey konuşmadığım Erman Bey’le neler konuşuyordum. Yoksa onu ayartmaya çalıştığımı anlamışıydı ? Böyle bir gerişimde kendim bulunamazdı ama karşı taraftan gelecek bir teklife de hayır demezdim. En iyisi devam etmek diye düşündüm.
– “Bence de.”
– “Hem değişik erkeklerden değişik şeyler, bilmediğim özelliklerimi öğrendim.”
– “Ne gibi?”
– “Mesela oral seks. Esk**en hiç denemezdim bile. İğrenç bulurdum. Şimdi en sevdiğim şeylerden biri.”
– Erman Bey kasıklarındaki ürpermeyi hissedebiliyordum. Duyduklarına inanamıyordu sanırım.
– “Sen sever misin sana oral seks yapılmasını? Veya karşındakine yapmayı?”
– “Şey, bu konuda fazla tecrübem yok. Aysel yatakta tutucudur. Çok esk**en bir iki kez oral seks yapmıştı bana. Daha doğrusu yapacak gibi olmuştu. Ne yalan söyleyeyim, hoşuma gitmişti. Ama sonra bir daha yapmadı. Bunun doğal olmadığını düşünüyor.”
– “Bence yanılıyor. İki cins içinde hem yapmak, hem de insanın bana yapılması müthiş bir şey. Hem iğrenecek bir şey de yok. Oluşan sıvılar vücudumuzun bir parçası.”
– “Doğru, ben de aynen senin gibi düşünüyorum. Fakat elden bir şey gelmiyor. İnsanın belli bir yaştan sonra fikri değişmiyor maalesef.”
– “Beyefendi, Pazartesi günleri erken kapatıyoruz. Özür dileriz, hesabınız.”
Erman Bey’i hayretten hayrete düşüren bu konuşma garsonun sözleriyle kesilmişti. Garson kredi kartını alıp gittiğinde, söze giren ben oldum.
– “Tam da muhabbetin en tatlı yerinde gidin diyorlar. Haksızlık bu.”
– “Maalesef.”
– “Ama geceyi hemen bitirmemiz gerekmiyor bence. Ne dersin, evde devam edelim mi?”
– “Bizim evde mi?”
– “Madem yalnızsın. Komşuların geri kafalı değillerse tabii?”
– “Ok, kalkalım mı?”
– Erman Bey ayağa kalktığında yarağının sertleştiğini, pantolonunu zorladığını fark ettim. Utancından biraz yan durmaya dikkat etti. Yolda giderlerken pek konuşmadık. İkimiz de gecenin devamında neler olacağını merak ediyorduk. Bu gece Erman Bey’le birlikte olmayı kafama koymuştum. Bu yüzden onu tahrik etmek için her şeyi yapıyordum. Erman Bey ise yan gözle Benim bacaklarıma bakmadan edemiyordu.
Arabayı apartmanın bahçesine park ettik. Asansörde neredeyse birbirimizin kalp atışlarını duyabiliyorduk. Önce mutfağa gittim. Güzel bir kahve yaptık ve ardından salona geçerek. Geniş koltuklara yanyana oturduk ve ilgisiz konulardan konuşarak kahvelerimizi içtik. Erman Bey’in gözlerindeki heyecanı ve arzuyu görebiliyordum. İlk hamleyi benin yapmam gerektiğini de biliyordum.
– “Erman, evin çok sıcakmış. Kliman bozuk mu?”
– “Şey, klimamız yok. Çocuklar üşütürler diye taktırmadık.”
– “Evet ama şimdi çocuklar yok ve ben çok terledim. Banyo yapmamın sakıncası var mı?”
– “Tabii. Kendini evinde hisset. Banyo koridorun sonunda.”
Böylece Erman Bey’in evinde hızlı bir duş aldım. Duştan çıkınca elbiselerimi giymedim. Banyodaki bornozlardan birini üzerime geçirdim. Aynada kendine baktım. Bornozun yakasında belli olan göğüslerim, ıslak saçlarımla çok seksiydi. Salona gittiğimde Erman Bey’in tüm pencereleri açarak salonu serinlettiğini gördüm. Serin hava gerçekten çok hoşuma gitmişti. Sehpada soğuk bir şişe Beyaz şarap ve iki kadeh vardı. Beni bornozla gören Erman Bey’in şaşaladığını fark ettim.
– “Şey, banyodan sana sormadan bir bornoz aldım ama…”
– “Önemli değil, keyfine bak. Benim bornozum o.”
– “Teşekkür ederim.”
Doğru Erman Bey’in yanına oturdum. Bacak bacak üstüne atarak çıplak bacaklarımı sergilemeye başladım. Erman Bey’in nefes alıverişleri hızlanmıştım. Eline hayatının fırsatı geçmişti. Ne yapacağına karar veremiyordu. Söze yine ben girdim.
– “Sana bir hediye vermek istiyorum Erman.”
– “Nasıl bir hediye?”
– “Hani yemekte konuştuk ya. Hoşuna gittiği halde yapamadığın bir şey.”
– “…”
– “Arkana yaslan ve kendini rahat bırak.”
– “…”
Erman arkasına yaslandı ve gözünü kırpmadan Beni izlemeye başladı. Ayağa kalktım, üzerimdeki bornozu bir hamlede yere bıraktım.
– “Banyodan sonra en iyisi çıplak kurumak.”
Erman gözlerine inanamadı. Benim güzelliğim karşısında şaşkına dönmüştü. Karşısında Aysel’le mukayese edilmeyecek bir güzellik vardı. Yere, Erman’ın bacaklarının arasına çömeldim. Çabuk hareketlerle pantolonunun kemerini çözdüm, fermuarını açtım, pantolonu Erman’ın bacaklarından aşağı kaydırdım ve çıkardım. Elimi taş gibi sertleşmiş erkeklik organına attım. Külotunun üzerinden yavaşça okşamaya başladım.
Erman’ın adeta nefesi kesilmişti. Epeydir bu kadar heyecanlanmamıştı. Yavaşça Erman’ın külotunu da indirdim. Şimdi karşımda normal boyda, epey kalınca, kıllı bir penis duruyordu. Elimi alttan sokup Erman’ın taşaklarını avuçladım. Erman’ın gırtlağından bir hırıltı koptu. Dilimi taşaklardan penisin başına kadar olan bölgede aşağı yukarı gezdirdim, Erman’ın penisi terliydi ve biraz kokuyordu. Fakat iğrenmedim. Değişik bir tecrübe olacak diye düşündüm. Erman başını arkaya atarak inledi.
– “Sonay, kalbim duracak. Harikasın.”
– “Biliyorum. Ama henüz bir şey görmedin. Bekle bakalım.”
Ve oral sekste edindirdiğim tüm tecrübeyle Erman’ın penisine eğildim. Başımı dudaklarımın arasına aldım ve ağır ağır emdim. Sonra yumuşak dudak darbeleriyle penisi boydan boya öperek aşağıya indim ve yeniden yukarı çıktım. Erman gözlerini kapamış, ellerini Benim ıslak saçlarımda gezdiriyordu. Penisin başını yeniden ağzıma aldım ve salyamı bulaştırarak iyice kayganlaştırdım. Yarattığım canavarı ağzımdan çıkardı ve tatlı tatlı 31 çektirmeye başladım. Penis o kadar kayganlaşmıştı ki, yerinde durmuyordu.
Bunun üzerine aynı işi ağzımla yapmaya karar verdim ve nefesini tutup, Erman’ın yarağını adım adım ağzıma soktum. Erman’ın inlemeleri ayyuka varmıştı. Adım adım penisin tamamını ağzıma aldım. Burnum penisin kökündeki kılların arasındaydı. Bu şekilde penisi ağzımda tuttum ve dilimle gövdesini yalamaya devam ettim. Erman çılgın gibi titriyordu.
Benim aklıma başka bir şey geldi. Penisi ağzımdan çıkardım ve sehpadaki kadehlere uzandım. İkisini de doldurdum, birini Erman’a uzattım. Erman’ın penisi pıtpıt atıyordu, üzeri tamamen Benim salyalarıma kaplanmıştı. Erman kadehini bir dikişte bitirdi. Ben ise yarısını içtim. Gülümseyerek Erman’ın yarağını kökünden kavrayıp buz gibi kadehin gövdesinde gezdirdim. Erman titreyerek kendini çekmeye çalıştı. Ben engel oldum. Penisin başını kadehe daldırdım.
Erman gözlerine inanamıyordu. Şarapla yıkadığım penisi yeniden ağzıma aldım ve çılgınca emmeye başladım. Hem emiyor, hem de 31 çektiriyordum. Gitgide tempomu artırdım. Dilimin üzerinde Erman’ın ilk sperm damlasını hissettim. Penisi ağzımdan çıkardım. Erman yalvaran gözlerle baktı.
– “Ne olur Sonay, durma, devam et. Az kaldı.”
– “Biliyorum.”
– GMY’sini yalvartmam uygun değildi! Penisin başını süt içen bir kedi gibi küçük ve hızlı darbelerle yalamaya başladım. Erman kasılmaya başladı. Kasıklarından yükselen ateşi durdurması artık imkansızdı. Ateş taşaklarından yarağının başıma dek yakıcı bir zevkle ilerledi. Birden bir çağlayan gibi köpürdü, inanılmaz bir tazyikle yüzüme doğru fışkırmaya başladı Gırtlağından önce bir hırıltı, ardından bir haykırış koptu. Dudaklarıma, dilime, burnuma vuran sperm seliyle bir an şaşaladım. Daha önceki erkeklerim hiç bu kadar tazyikli ve bol boşalmamışlardı.
Penisi hemen ağzıma aldım ve dudaklarımla git gel hareketine başladım. Erman titreye titreye, kasıla kasıla spermlerini Benim ağzıma boşaltmaya, o güzel ağzımı doldurmaya devam etti. Hayatında böyle bir zevk yaşamadığına emindim. Tüm Beyni sanki uyuşmuştu. Adeta işer gibi boşalıyordu. Bir an gerçekten de işediğinden korktum. Fakat Benim hiç rahatsız olmuş bir hali yoktum. Aksine iştahla emiyordum. Erman’ın spermlerini ziyan etmemek için penisi ağzımdan çıkarmadan emmeye ve yutmaya devam ettim.
Sonunda penis yumuşayıp, küçülmeye başlayınca ağzımdan çıkardım. Erman’ın gözlerinin içine bakarak parmaklarımla yüzüm deki spermleri toplayıp, ağzıma aldım. Sonra ağzımı açtım ve biriken spermleri Erman’a gösterdim. Gülümseyerek hepsini yuttum. Erman’ın bacaklarına sıçrayan sperm artıklarını da yalayıp temizledim. Ardından kadehimde kalan şarabı içip bitirdim. Erman mayışmış bir halde arkasına yaslanmış, ona hayatının en güzel anlarını yaşatan kadına minnettarlıkla bakıyordu. Sonunda ,
– “Nasıldı Erman, hediyemi beğendin mi?”
– “Hem de nasıl beğendim. Sanırım bundan sonra sık sık yeniden isteyeceğim.”
– “Zevkle. Hediye vermek çok hoşuma gider. Ama şimdi gitmem gerek. Tolga şüphelenmemeli.”
– “Ben de sana bir hediye vermek isterdim.”
– “Bunu ben de çok isterim ama bu gece olmaz. Bak aklıma ne geldi. Madem tatile de çıkmadın henüz. Yarın akşam veya çarşamba günü ikimiz birkaç günlüğüne bir bayi gezisine çıkalım. Birkaç gün tatil yaparız birlikte. Ne dersin?”
– “Olabilir. Epeydir Akdeniz bayilerimizi ziyaret etmemiştim zaten.”
– “Harika. Yarın ayrıntılı konuşuruz.”
O akşam Tolga’ya tatilden sonra işe başlamanın ne kadar zor olduğunu, sanki her şeyi unuttuğumu filan anlatarak dert yandım. Üstelik yarın akşam 2-3 günlüğüne bayiler toplantısına gitmem gerekecek gibi. Bu toplantıya Erman Bey ve Nazan Hanım’la birlikte gideceğiz. Sesime ağlamaklı bir ton vererek o kadar yakındım ki, sonunda Tolga’nın bile morali bozuldu ve
– “Ne olacak canım, 2-3 gün gidiver. Hem hafta sonu birlikte Şile’ye gideriz,” diyerek bana moral vermeye çalıştı.
Ertesi sabah işe gider gitmez soluğu Erman Bey’in odasında aldım. Erman Bey uzun zamandır görünmediği kadar canlı ve neşeli görünüyordu.
– “Bugün nasılsın bakalım Sonay? Akşam iyi dinlenebildin mi?”
– “Harikayım Erman. Bayi toplantısı işini ayarladım. İstersen hemen bu akşama biletleri aldırayım, oteli filan ayarlayayım.”
– “Çok iyi olur. Ben de Aysel’e 3 günlüğüne Akdeniz bayilerine gideceğimi söyledim. Rıfat Bey’le de konuştum. Her şey yolunda yani.”
Böylece her şey ayarladım. Hemen o gece 19.00 için uçak biletlerini aldırdım. Antalya’da beş yıldızlı bir tatil köyüne 3 günlük rezervasyon yaptırdım, Tolga’yı arayıp durumu üzüntülü bir ses tonuyla bildirdim ve eşyalarımı hazırlamak için öğleden sonra şirketten ayrıldım.
Bu arada bir fırsatını bulup, sigara içme odasında Mirey’le yalnız kalmayı da başardım. Kıza karşı o kadar rahat ve kendimden emin davrandım ki, kızcağız şaşaladı.
– “Mireyciğim, bu akşam Erman Bey’le bayiler toplantısına gidiyorum. Anlayacağın 3 gece Tolga yalnız. İstediğinizi yapmakta özgürsünüz. Yalnız toplantı dönüşü İzak’la bir program ayarlamış ol lütfen.”
– “Şey.. Bu kadar free takılmana inanamıyorum Sonay. Tolga’yı kıskanmıyor musun?”
– “Hayır, kıskanmıyorum. Kıskançlık son derece ilkel bir huydur. Ben tüm ilişkilerimde özgürlük ve açıklıktan yanayım. Yoksa sen benim İzak’la birlikte olmamı kıskanır mıydın?”
– “Şey.. Hayır, sanmam. Hem nasıl olsa İzak pek bir şey yapabilecek durumda değil.”
– “İyi o zaman. Aramızda mesele yok. Hadi kendine iyi bak. Görüşürüz.”
İstanbul uçağı saat 20 sularında Antalya’ya indi. Erman ile bir taksiye atlayıp tatil köyünün yolunu tuttuk. Kısa sürede birlikte kalacağımız odaya yerleşip, akşam yemeği için restorana indik.
– “Söylesene Sonay, sendeki bu ani değişimin nedeni ne? Her zaman aramız iyi olmuştu ama böylesine bir ilişki. Hiç aklıma gelmezdi.”
– “Değişim hoşuna gitmedi mi?”
– “Gitmez olur mu? Dün gece bana yıllardır yaşamadığım bir orgazm yaşattın. Üstelik, seni hep beğenmişimdir. Yine de tuhaf geliyor olanlar biraz.”
– “Aslında ben de senden hep hoşlanırdım ama ikimiz de evli olduğunuzdan herhangi bir gerişimde bulunmayı düşünmemiştim. Fakat Tolga ile aramızda geçen birtakım olaylar sonucu farklı düşünmeye başladım. Artık kendimi sınırlamıyorum. Hem bunları bırakalım şimdi. Önümüzde bizi bekleyen 3 güzel gün var. Keyfini çıkaralım.”
– “Anlaştık. Bu gece ne yapıyoruz?”
– “Senin bir önerin yoksa, bu geceyi otelde odamızda geçirelim!”
– “Çok iyi fikir!”
Yemekten sonra Erman ile odalarımıza çıktık. Duş almak için banyoya girdim Birkaç dakika sonra banyo kapısının açıldığını ve Erman’ın içeri girdiğini fark ettim. Hiç beklemeye tahammülü yok, diye düşündüm. Erman duşa kabinin kapısını açtı ve karşısında çırılçıplak duran vücudumu uzun uzun seyretti. Arada bir arkamı dönerek, eğilerek filan Erman’a kendimi iyice sergiliyor ve yıkanmaya devam ediyordum. Erman karşısındaki sütun gibi biçimli ve uzun bacaklarımı, dolgun ve diri göğüslerimi, sımsıkı popoyu büyülenmiş gibi izliyordu. Bir rüyadaydı sanki. Nice sonra unu çağıran sesimle hareketlenmek aklına geldi.
– “Hadi Erman, sırtımı sabunlamayacak mısın?”
Erman aceleyle soyundu, vücudundaki son giysi parçalarını da çıkarıp küvete girdi. Sabunluğu güzelce köpürttü ve sırtıma sürtmeye başladı. Sonra arkadan ellerini geçirdi ve göğüslerini avuçladı. Aysel’in küçük ve şekilsiz göğüslerimden sonra Benimkiler inanılması güç bir mucizeydi onun için. Bir süre hareketsiz kaldı ve avuçlarını dolduran göğüslerimin sıcaklığını, yumuşaklığını, kıvrımlarını hissetti. Derken önce ağır ağır, sonra gitgide heyecanlanıp hızlanarak yoğurmaya başladı. Bir yandan da kazık gibi olan yarağını Benim kalçalarıma sürtüyordu.
İnleyerek Erman’ı cesaretlendirmekten başka bir şey yapmıyordum; tamamen teslim olmuştum. Dakikalar boyunca göğüslerimi Erman’a mıncıklattıktan sonra yüzümü döndüm ve dudaklarımız birleşti. Tutkuyla, arzuyla, açlıkla öpüşmeye başladık. Dilini Erman’ın ağzına sokuyor, erkeğimin dilini ve dudaklarını çılgınca emiyordum. Erman zevkten çılgına dönmüştü. İki eliyle Benim popomu avuçlamış, hırsla ve istekle parmaklarını geçirmişti. Uzun süre öpüştük; birbirinizin ağızlarının ve dudaklarının her noktasını keşfettik, tattık. Tükürüklerimiz birbirine karıştı.
Sonunda nefes nefese ayrıldığımızda Eğildim ve Erman’ın kazık gibi olmuş, zonklayan yarağını ağzıma aldım. Derin derin emdim. Erman’ın gırtlağından bir zevk iniltisi koptu. Bu kez erkeğimi ağzıma boşaltmak istemiyordum. Kısa bir süre yaladıktan sonra penisi bıraktım ve küvetin kenarına domaldım. Erman hemen önündeki kalçalarıma yumuldu. Ve hırsla öptü, ısırdı, kokladı. Parmaklarıyla araladığı kalçalarımın arasına dilini soktu ve Beni çığlık çığlığa bırakan bir hızla arka deliğimi yaladı. Başparmağını vıcık vıcık olmuş amıma yerleştirdi ve ritmik hareketlerle bir süre okşadı. Kendimden geçmiştim:
– “Hadi Erman, hadi sevgilim. Hadi sik beni artık. Dayanamayacağım…”
Erman’ın da dayanacak hali kalmamıştı. Bir çırpıda yarağını köküne kadar yumuşacık amıma soktu. Amımdan yayılan sıcaklık tüm vücudumu zevkle titretti. Yavaş yavaş, tadını çıkara çıkara arkasında yaylanmaya başladı. Gözlerini kapatmış, kendimi tamamen içimdeki sıcacık penisin hareketlerine teslim etmiş, tatlı tatlı esniyordum.
Erman birden ritmini artırdı, bu zevke fazla dayanamadan boşalacağını anlamıştım. Birkaç saniye içinde zevkle titremeye başladı ve sanki aylardır biriktirmiş gibi bol ve şiddetli kasılmalarla spermlerini Benim içine boşalttı. Erman boşaldıktan sonra bir süre hareketsiz olarak Benim üzerime yığıldı. Bana dayanamamış ve biraz erken boşalmıştı.
Benim henüz yeterince tatmin olmadığımı anladı ve hemen beni kollarında yatağa taşıdı. Kendimi tamamen erkeğime teslim etmiştim. Erman beni sırtüstü yatırdı, Öpmeye ayak parmaklarımdan başlayarak yukarıya doğru ilerledi. Sırasıyla, ayaklarımı, bacaklarımın neredeyse her santimetrekaresini öperek, yalayarak aşk üçgenime doğru yöneldi.
Nefes nefese kalmıştım. Beni iyice heyecanlandırmak isteyen Erman, aşk üçgenimi pas geçti ve göbek deliğimi, karnımı öptü, yaladı. Daha önce avuçlarında tüm sıcaklıklarını, yumuşaklıklarını, kıvrımlarını hissettiği göğüslerimi yeniden kavradı. İki eliyle sıkıca yanlardan bastırdı ve dilini iki meme ucu arasında fırça gibi kullanarak uzun uzun yaladı. Bir bebek gibi uçlarını sırayla ağzına aldı ve emdi.
Benim inlemelerim dışarıdan duyulacak kadar artmıştı. Biraz da onu susturmak amacıyla, Erman dudaklarıyla Benim ağzımı örttü. Dudaklarımı iştahla öptü. Dillerimiz zevkle ve arzuyla birleşti. Erman, Benim yüzünün her noktasının tadına baktı; burnumu, kulak memelerini yaladı, emdi, Beni öpüşmekten dudakları çatlayana kadar öptü, öptü, öptü…
Sonunda Erman’ın penisi yeniden sertleşmeye başlamıştı. Yeniden birleşmek istiyor ama tam sertleşemediği için bundan kaçınıyordu. Ben ise zevkten çılgına dönmüş ve Erman’ın yarağını yeniden içimde istiyordum, yavaşça altından kalktım, üste çıktım ve tüm hünerimi kullanarak yarı-sert penisi emmeye başladım. Erman’ın penisi gitgide ağzımda büyümeye, pıtpıt atmaya başlamıştı. Bunun üzerine penisi ağzımdan çıkarıp biraz daha aşağılara yöneldim ve Erman’ın arka deliğini dilimle uyarmaya başladım. Daha önce başına böyle bir şey gelmemiş olan Erman bir an şaşırdıysa da kendini dayanılmaz bir zevk dalgasına kaptırmakta gecikmedi.
Şimdi bir yandan Erman’ın arka deliğini ve taşaklarını emip-yalıyor, bir yandan da sağ elimle şiddetle mastürbasyon yaptırıyordum. Bir süre sonra Erman’ın gerekli kıvama geldiğine karar verdim ve hızla doğrulup, bir hamlede yarattığım canavarın üzerine oturdum. İkimizin gırtlaklarından şiddetli bir zevk iniltisi koptu. Müthiş bir tempoyla sevişmeye devam ettik. Erman üzerinde çılgıncasına zıplıyordum Erman bir yandan vücudumu seyrediyor , zıpladıkça özgürce sallanan göğüslerimi elleriyle avuçluyor, arada bir belini doğrultup onları küçük küçük ısırıyordu. Bu kez ben Beynimin zonkladığını, yaklaşmakta olan muhteşem orgazmı hissediyordum. Tempolarımızı hiç bozmadık ve gözlerimden yaşlar gelerek orgazma ulaştım. Adeta dakikalar boyu süren bu orgazmın ardından minnettarlık duygularımla Erman’a baktım ve ona bir hediye vermek ve büyük bir zevkle boşalmasını sağlamak istedim.
Boşalmak isteğiyle tutuşan Erman’ın yüzüne oturur pozisyona geçtim ve arka deliğimi yalattım. Sonra erkeğimin üzerine sırtüstü uzandım ve yarağını yavaşça arka deliğime yerleştirdim. Erman hayatı boyunca bir kadına arkadan sahip olmamıştı ve heyecandan nefesini tuttu. Yumuşak hareketlerle gidip gelmeye, adeta Erman’ın yarağını sağmaya başladı. Erman’ın zevkten gözleri kararıyordu; penisi kazık gibi olmuş, nabız gibi atarak Benim daracık ve sıcacık arka deliğime gömülmüş, durmaksızın pompalıyordu.
– “Hayatta ne zevkler varmış bilmediğim”, diye mırıldanıyordu. Çok geçmeden taşaklarından yükselen sperm dalgasını hissettim. Kendini tutamadı ve yüksek sesle inleyerek hepsini götümün içine boşalttı. Boşalma bittikten sonra bile hafif hafif gidip gelmeye, Erman’ın son sperm kırıntısını sağmaya devam ettim. Sonunda penisi arka deliğimden azat ettiğimde, koca bir sperm gölü Erman’ın göbeğine şıpır şıpır damlayarak boşaldı. Erman kendinden geçmiş, olanları izliyordu.
Gayet kendimden emin bir şekilde eğildim ve dilimi bu sperm gölüne daldırdım. Erman gözlerine inanamıyor, ne düşüneceğini bilmiyordu. Birkaç gün önce birlikte iş konuştukları, güzelliğimi her zaman takdir ettiği ama bir ilişkiye gireceklerine hiç ihtimal vermediği kişi, bir tastan süt içen bir kedi yavrusu gibi, göbeğinden spermlerini içiyordu. Dilimle spermleri yayıyor, birazını Erman’ın göbek deliğime dolduruyor, sonra yine göbek deliğinden içiyordum. Böylece bir kaç dakika içinde kıvamını yitiren, şeffaf bir sıvı haline gelen ve soğuyan tüm spermleri yalayıp yuttum. Bir damla bile kalmamacasına Erman’ın karnını temizledim.
Yüzüm de kaltak bir ifadeyle erkeğimin üzerine uzandım ve onu tutkuyla öpmeye başladım. Erman itiraz etmedi. Tuhaf, alışılmadık bir zevk denizinde yüzüyordu ve kendini tamamen bırakmıştı. İkimiz Benim ağzımda kalan sperm artıklarını paylaştık ve derin derin öpüştük.
Bir süre sonra Erman’ın horultusu yükselmeye başladı uyumuştu. Yaşadıklarıma hala inanamıyordum. Sanki bir şey kafamdaki oto kontrolü tamamen kaldırmış. Sanki cinsel zevk eşiğine düşmüştüm. Kendimi her erkekle sevişebilecek gibi hissediyor ve açıkçası bunu istiyordum da. Bunca yıllık kocasına sadık, namuslu Sonay gitmiş, yerine nemfo manyak bir fahişe gelmişti. Bu düşünceye gülümsemeden edemedim. Yapabileceklerimi, olasılıkları düşündükçe heyecanlanıyordum.
– “Dur bakalım Mirey Hanım”, diye fısıldadım, – “Seninle işimiz İstanbul’a dönünce başlıyor. Kimin kocasına el attığını göreceksin.”
Tatilin geri kalanı da çok hareketli geçti. Bol bol yüzdük, güneşlendik, kumsalda keyif yaptık. Hiç iş konuşmadık. Geceleri çevredeki barlara, diskolara gittik, dans ettik. Ve her fırsatta, daha doğrusu Erman’ın yeniden her hazır oluşunda seviştik. Odada, banyoda, kumsalda, denizde, uygun olan her yerde seviştik. Akıllımıza gelen her pozisyonu gerçekleştirdik. İstanbul’a döndüğümüzde, bu sıcaklarda şehir dışında çalışmanın, iş hayatının ne kadar sıkıcı ve yorucu olduğunu kendimi bolca acındırarak anlattım Tolga’ya.
Yeniden işe başladığımın ikinci günü şirketin yönetim kurulu toplantısına katıldım. Erman Bey’in çocuğu rahatsızlandığı için toplantıda ona ben ikame ediyordum. Bu toplantıda dikkatimi çeken bir nokta aklıma daha önce gelmeyen bazı olasılıkları getirdi. Genel müdür Rıfat Bey benimle gereğinden çok daha fazla ilgileniyor, gözlerini sık sık vücudumda gezdiriyordu. Ben de minicik eteğim ve gömleğimin düğmeleri arasından bir görünüp, bir kaybolan sutyenimle dikkat çekmeyecek gibi değildim hani.
Rıfat Bey 50’ye merdiven dayamış, belki de gelmiş, Uzun boylu Geniş omuzları olan, şakakları iyice kırlaşmış parasıyla birlikte her kadının dikkatini çekebilecek bir adamdı. Fakat Bugüne dek hiç ilgimi çekmemişti! Ama artık aklımdan başka şeyler geçiyordu. Şirket içindeki pozisyonum ve gerçekleşmesini istediğim bazı olaylar açısından Benim ilgi alanıma girmişti. Yine de,
– “Bu aralar olmaz, başka planlarım var”, diye düşündüm Rıfat Bey’in bakışlarına fazla karşılık vermedim. Toplantıdan sonra yerime geçince hemen telefona sarıldım ve Mirey’i aradım. Birlikte öğle yemeğine çıkmayı teklif ettim. Mirey biraz tereddüt ettiyse de de teklifi kabul etti. Öğle yemeğinde sözü fazla dolandırmadan konuya girdim:
– “Mireyciğim, nasıl, ben yokken Tolga ile iyi vakit geçirdiniz mi?”
– “Tolga ile görüşmedik Sonay. Sen izin verdin diye hemen birlikte olacak değildik ya!”
– “Siz bilirsiniz. Sizin cinsel hayatınıza karışmıyorum. Fakat, bil ki, ikinizi sevişirken izlemek istiyorum.”
– “Ne diyorsun sen Sonay? Aklını mı kaçırdın? Nasıl olur?”
– “Çok güzel olur. Belki sizden alacağım dersler vardır. Hem sen çok hoş bir kızsın.”
– “Sana inanmıyorum. Hayır, olmaz.”
– “Bence bir kez daha düşün. Teklifimi kabul etmezsen, öğleden sonra doğru Rıfat Bey’in odasına gidip, senin eşimi baştan çıkarmaya, yuvamı yıkmaya çalıştığını anlatacağım. Bu aralar aramızın nasıl iyi olduğunu biliyorsun. Bu durum sanırım hoşuna gitmez. Belki de şirkete yeni bir personelci almak ister.”
– “Çok adisin. Bunları söylediğine inanamıyorum.”
– “Bence bir an önce kararını ver. Bu akşam için Tolga’yı ara. Bizim evde buluşun. Ben bu akşam çok geç geleceğimi söyledim zaten. Saat 9 gibi sessizce gelirim. Sizi izlemek harika bir tecrübe olacak.”
Hemen Orada Tolga’yı arayarak akşama geç geleceğimi bildirdim. Ben kapattıktan birkaç dakika sonrada Mirey aradı
– “Alo. Merhaba Tolga, ben Mirey.”
– “… Merhaba Mirey. Şaşırdım biraz, işe dalmışım. Nasılsın?”
– “Teşekkür ederim. Sen?”
– “Ben de iyiyim. Ne var ne yok, İzak nasıl?”
– “Boş ver onu şimdi. Bu akşam ne yapıyorsun?”
– “Bu akşam mı? Bilmem. Neden sordum?”
– “Seni çok özledim.”
– “….”
– “Sen de beni özlemedin mi?”
– “Şeyy, özledim elbette. Fakat… Bu şekilde nereye kadar devam edeceğiz, bilmiyorum.”
– “Gittiği yere kadar. Bence günün tadını çıkaralım. Söylesene sizin ev uygun mu, Sonay sanırım yine geç çıkacak, burada konuşurlarken duydum.”
– “Evet. Yine gece yarısına kadar çalışacakmış.”
– “Harika! Yedi buçukta sendeyim.”
– “…”
– “Hadi sevgilim, görüşürüz. Bye!”
– “Bye!”
Mirey’den ayrıldıktan sonra işyerine giderek akşama kadar şirkette oyalandım saat 7.30’a doğru arabama atlayarak evin yolunu tuttum arabayı evin yan sokağıma park ettim. Apartmana girdim, merdivenleri yürüyerek çıktım. Anahtarı dikkatlice, ses çıkarmamaya özen göstererek deliğe yerleştirdim. Döndürdüm ve kapı sessizce açıldı.
-“Geçenlerde iyi ki yağlamışız”, diye düşündüm. Ayakkabılarımı çıkardım, parmaklarımın ucuna basarak, usulca koridorda ilerledim. Evin ışıkları yanmıyordu, sadece koridorun sonundan, yatak odamızdan gece lambasının soluk ışığı süzülüyordu. Yavaşça çalışma odasına doğru yürüdüm dolabın çekmecesini açarak dijital kamerayı aldım ve sonra yeniden yatak odasına doğru yöneldim
Kararlı ve sessiz adımlarla o tarafa yürüdüm. Yaklaştıkça içeriden gelen sesleri duymaya başladım. Kısık sesle konuşan iki kişi. Kapımın yanına gelince durdum. Daha önce ayarladığım dijital kamerayı Soğukkanlı hareketlerle koridorda, kapının çaprazında, yatağı yandan gören bir sandalyenin üzerine yerleştirdim ve record düğmesine bastım: Çıt! gerçi içerdekilerin onu duyacak durumları yoktu ama yine de bir süre hareketsiz kaldım. Kamera çok sessiz çalışıyordu. Sandalyenin arkasına atılmış bir t-shirti kameranın üzerine çektim. Artık teknoloji harikası bu mini kamerayı t-shirtü üzerinden almadıkça kimsenin görmesi veya duyması mümkün değildi. Geldiğim gibi sessizce kapıya yürüdü Ayakkabılarımı giydim, sessizce kapıdan dışarı süzüldüm. Az sonra Arabamın direksiyonunda Boğaz’a doğru ilerlerken kendi kendine gülümsüyordum.
– “Bakalım bu ev yapımı film İzak’ın ilgisini ne kadar çekecek? Üstelik 120 dakika!” diye düşündüm.
– “Ayrıca ben de merak ediyorum.”
Saat 12 civarında yeniden evime geldim, bu kez Zili çaldım, kapıyı Tolga açtı.
– “Hoş geldin canım, çok geç kaldın, merak ettim seni.”
– “Sorma. Bu kampanya bizi öldürecek. Neyse, sonunda geldim işte. Sen neler yaptın?”
– “Televizyon seyrettim. Biraz uyukladım. Sıradan şeyler…”
– “Canım benim. Sıkılmışsındır. Biraz eğlenelim mi, ne dersin?”
– “Aslında çok iyi olurdum ama ikimiz de yorgunuz. Bugün ben de ofiste epey yoruldum.”
– “Hadi yatalım o zaman.”
İçten içe sinirlenmeden edemedi. Kaç yıllık tanıdığım kocası nasıl da kolaylıkla yalan söylüyordu. Birden ona karşı içimde hiç bir sevgi kırıntısının bile kalmadığını hissettim. Kararımı vermiştim ayrılacaktım Tolga’dan ama zamanı gelince çünkü daha yapacak işlerim vardı. Yatak odasına yürürken, hızlı bir hareketle kamerayı sakladığım yerden aldım ve banyoya girdim. Kaset bitmişti. İçindekilere ertesi gün bakacaktım. Duşumu aldım, ertesi gün olacakları düşünerek yatağa uzandım. Yastıkta hala Mirey’in kokusu vardı.
Ertesi sabah erkenden işyerime telefon edip, o gün işe geç geleceğimi bildirdim. Kahvaltıdan sonra, elimde kahvemle televizyonun karşısına geçip, dün geceki kaseti izlemeye başladım. Kendi yatak odamda müthiş bir seks filmi çevriliyordu.
Mirey tam da benin yattığım tarafa uzanmıştı. Tolga büyük bir iştahla Mirey’in silikonlu izlenimi veren nefis biçimli göğüslerini emiyordu. İki sevgilinin inanılmaz bir zevk aldıkları belliydi. Tolga dakikalar boyunca Mirey’in iki göğsünü de emdi, yaladı, ısırdı. Yanlardan bastırıp, diliyle ikisini birden yaladı. Meme uçlarını sıkıştırdı, emdi. Mirey’in inlemeleri çok net duyuluyordu.
Ardından uzun uzun öpüştüler. Daha doğrusu birbirlerini yediler. İki aşığın dilleri iştahla birbirlerine dolanıyor, dudakları diğerininkini zevkle emiyordu. Gördüklerim karşısında biraz şaşırmıştım.
– “Bu ikisi birbirine âşık”, diye düşündüm.
Bu arada Mirey ayağa kalktı ve odadan çıktı. Kapıya doğru yürürken kameraya iyice yaklaşınca onun ne kadar güzel olduğunu düşünmeden edemedim. Kusursuz bir vücudu vardı; iri, biçimli göğüsler, upuzun sütun gibi bacaklar, ince bir bel, şahane kalçalar, masmavi gözler…
– “Amını da yeni tıraş etmiş kaltak”, dedim kendi kendime
Bu arada yatakta yalnız kalan Tolga sırtüstü uzanmış, kazık gibi olmuş yarağını okşuyordu.
– “Nasıl da iştahla bekliyor onu Mirey’e geçirmeye” diye düşündüm. Az sonra Mirey geri döndü ve doğruca Tolga’nın hazır bekleyen yarağını dudaklarının arasına aldı. Tolga zevkten gözlerini kapamıştı. Mirey ağzında tuttuğu penisi ufak ufak emiyor, bir yandan da Tolga’ya bakıyordu. Sonra dondurma yalar gibi yalayarak tüm penisi tükürüklerine buladı. Taşaklara indi ve onları da vantuzlayarak emdi. Dilini Tolga’nın taşaklarının dibinde, arka deliğinin yakınlarında gezdiriyordu. Tolga hayvan gibi inliyordu. Birden kasılmaya, titremeye başladı. Bunu fark eden Mirey hemen penisi ağzına aldı ve hızla emmeye başladı. Tolga’nın çıkardığı seslerden boşalmakta olduğu anlaşılıyordu ama penisin başı Mirey’in ağzında olduğun dan bir şey görülemiyordu.
Bir süre sonra Tolga’nın inlemeleri kesildi, nefes alması normale döndü. Mirey hala penisi ağzında tutuyor, emmeye devam ediyordu. Sonunda başını dudaklarının arasından serbest bıraktığında penisin başı tertemiz, pırıl pırıldı. Ortalıkta en küçük bir sperm izi yoktu.
– “Hepsini yutmuş orospu”, diye söylendim. Daha fazla seyretmek istemedim. Hızlı hızlı ileri sararak şöyle biraz bakındım. Tolga boşaldıktan sonra Mirey’i yüzükoyun yatırmış, ensesinden ayak parmaklarının ucuna dek her noktasını tadını çıkarırcasına öpüyor, yalıyor, kokluyordu.
– “Bana hiç bunu yapmamıştı”, diye düşündüm , Tolga’nın Mirey’in ayak parmaklarının aralarını yaladığını görünce. Bu uzun yalama seansının sonunda Tolga başını Mirey’in amına gömdü ve dakikalar boyunca oradan ayrılmadı. Ayrıntıları göremiyordum ama Mirey’in inanılmaz zevk aldığı çıkardığı seslerden ve titremelerinden belliydi.
-“Galiba bir kaç kez orgazm oldu,” diye düşündüm
Sonunda Tolga yeniden sırtüstü uzandı ve Mirey’i kucağına aldı. Yeniden iyice sertleşmiş yarağını ıslatması için Mirey’in ağzına verdi. Mirey iştahla yaladı ve tükürükle di. Sonra bir hamlede içine aldı. Kaseti sarmaya devam ettim. Uzun süre bu şekilde seviştiler. Tolga bir yandan da, Mirey’in tadına doyamadığı göğüslerini avuçluyor, sıkıştırıyordu. Daha fazla seyretmedim izlediklerim moralimi bozmuştu. Bu görüntüler Tolga’dan ayrılma isteğimi daha da artırdı. Kamerayı kapayıp, çantama koydum. Kararlı adımlarla kapıya yöneldim.
Aklımdan şeytanca planlar geçiyordu. İş yerine giderek doğru insan kaynaklarına, Mirey’in masasına yöneldim. Departmanda kimse yoktu. Hiç tereddüt etmeden masanın çekmecesinden Mirey’in ajandasını aldım ve “İ” harfinden bulduğum İzak’ın telefon numarasını kendi ajandama yazdım. Yerime döndüm. Hemen telefona sarıldım.
– “Alo, İzak Bey’le mi görüşüyorum?”
– “Evet, buyurun?”
– “Merhaba İzak Bey. Ben Sonay, XX şirketinden. Beni hatırladınız mı, Mirey’le nikahınızdan?”
– “Merhaba Sonay Hanım. Evet, hatırladım. Nasıl yardımcı olabilirim size?”
– “Sanırım benim size yardımcı olmam gerekecek.”
– “Anlayamadım. Nasıl yani?”
– “Mirey sizi benim eşim Tolga’yla aldatıyor.”
– “…”
– “Önce ben de inanamadım. Fakat onları bizim evde bastım. Üstelik, elimde video görüntüleri de var. Size de haber vermek istedim.”
– “Nasıl olur? İnanmıyorum size.”
– “İnanın İzak Bey. Doğru söylüyorum. Sorabilir miyim, dün akşam Mirey neredeydi?”
– “İşteydi. Yeni eleman alımları üzerinde çalışıyordu.”
– “Hayır, İzak Bey. Maalesef bu doğru değil. Dün akşam Mirey ve Tolga bizim evde birlikteydiler.”
– “Ama nasıl olur? Hay Allah, ne diyeceğimi bilemiyorum.”
– “Çok şaşırdığınızı biliyorum. Ben de şaşırdım ve üzüldüm.”
– “Peki, ne yaptınız? Yüzleştiniz mi?”
– “Hayır. Henüz değil.”
– “Ben hala söylediklerinize inanmakta zorlanıyorum.”
– “O halde size bir teklifim var. Bana ev adresinizi verin, bir saat sonra geleyim. Yanımda kanıtları da getireyim. Hem bundan sonra ne yapacağımıza da birlikte karar veririz.”
– “Sonay Hanım, iş yerindeyim şu an.”
– “Ben de öyle. Ama bu konu her şeyden önemli. İzin alıp çıkacağım.”
– “…”
– “Neden tereddüt ediyor sunuz ki? Beğenmeseniz de gerçeği anlamış olacaksınız.”
– “Peki, tamam. Adres: ….”
Telefonu kapadıktan yarım saat sonra, müşteri ziyaretine gideceğimi söyleyerek işyerinden ayrıldım. Arabamı doğru İzak’ın evine sürdüm.

Zile basıp bekledim. Burası çok zengin bir semtti, son derece lüks bir apartman dairesiydi. Kapıyı İzak açtı. 35 yaşlarında, biraz kilolu, gözlüklü, pek de bir özelliği olmayan bir adamdı. Beni içeri aldı ve salona geçtik. Kısa bir süre ortadan kayboldu. Dikkatlice evi inceledim. Oldukça zevkli döşenmiş, çok büyük bir salondaydım. Ev sahiplerinin zenginlikleri her ayrıntıda belliydi.
Kamerayı çantasından çıkardım. Az sonra İzak içeri girdi. Televizyonu açtım. Kamerayı televizyona bağladım, kaseti başa sardım ve oturup izlemeye başladık. İzak bir süre hiç konuşmadan izledi. çaktırmadan İzak’ı inceliyordum. Güzel karısının Tolga’nın penisine dondurma muamelesi yaptığı bölümlerde ter içinde kalmıştı. Yüzün deki ifadeden büyük bir şaşkınlık okumuyordu. Bunun dışında bakışlarından kızgın mı, üzgün mü olduğu, daha doğrusu hangisinin ağır bastığı anlaşılmıyordu.
Sonay kaseti epey ileri sardım. Artık benim de izlemediğim bölümlere gelmiştik. Tolga sırtüstü uzanmış, Mirey de onun göğsüne yatmıştı. İki âşık sohbet ediyordu.
– “Sen benim bugüne dek seviştiğim en iyi erkeksin Tolga. Uçuruyorsun beni.”
– “Sen de harikasın sevgilim. Ben hayatımda senin kadar ateşli bir kadın tanımadım.” Bu sözler üzerine İzak’la bir an birbirinize baktık. Tolga devam etti:
– “Yakın zamana dek Sonay bana oral seks yapmazdı. İğrenirmiş. Sen ise aklımı başımdan alıyorsun. Hele o sıcacık ağzına boşaldım ya, zevkten aklımı kaçırıyorum sanki.”
– “Tolga, bu kaçamak sevişmeler bana yetmiyor. Yatakta çok yalnızım. İzak, biliyorsun iktidarsız…”
– “Biliyorum. Ama ne yapabiliriz? İkimiz de evliyiz.”
– “Belki bu durumu İzak’a anlatmalıyım. Bilmiyorum. Ama sevgilim, sana doyamıyorum.” İzak hırsla televizyonu kapadı.
– “Daha fazla katlanamayacağım buna.”
– “Nasıl da ilerletmişler işi değil mi İzak? Sana İzak dememin bir mahsuru var mı?”
– “Hayır, istediğini söyle. Ben de sana Sonay diyebilirim sanırım.”
– “Tabii.”
– “Peki şimdi ne yapıyoruz?”
– “Emin değilim. Aklımdan bazı şeyler geçiyor ama…”
– “Ben altüst oldum. Hiç bir şey düşünemiyorum.”
– “Bence senin temiz havaya ihtiyacın var. Hadi bir yere gidip, bir şeyler içelim. Hem ne yapacağımızı konuşuruz.”
– “Ok. Hadi.”
İzak’la yarım saat sonra çok güzel İstanbul manzarası olan bir Kafe’de oturmuş, konuşuyorduk.
– “Söylesene İzak, biz bunu hakkedecek ne yapmış olabiliriz?”
– “…”
– “Hem de kendi yatağımda, inanamıyorum.”
– “Sonay, duydun ya, ben iktidarsızım.”
– “Yani? Kusura bakma, daha önce iktidarsız olduğunu söyleyen bir erkekle bu konuyu konuşmamıştım.”
– “Haklısın. Bu konuyu konuşmak zor.”
– “Seninle artık kader birliği ettik. Söylesene nedir problemin?”
– “Nasıl desem,…”
– “Çekinme lütfen.”
– “Penisim sertleşmiyor. Daha doğrusu yeterince sertleşmiyor. Mirey’le ilişkiye giremiyoruz. İlk zamanlarda epey uğraştık. Ama başaramadık. Artık zaten olmayan seks hayatımızı tamamen bitirdik. Bu konuyu adeta umuttuk.”
– “Doktora göründün mü? Hep mi böyleydi?”
– “Esk**en, evlenmeden önce, bir kaç kez sertleşmiştim. Kendi kendime. Ama bir kadınla asla sertleşemedi. Olmayacak korkusu zaten olmamasına yetiyor. Doktor, aslında sorumumun tamamen psikolojik olduğunu düşünüyor. Çünkü fiziki testler bu durumu açıklayamıyor. Her şey normal görünüyor.”
– “Gerçekten ilginç. Bence doktorun haklı. Gayet sağlıklı bir erkek olduğuna eminim ben.”
– “Teşekkür ederim ama maalesef…”
– “Neden kendini koyuveriyorsun? Henüz gençsin. Önünde tadını çıkarabileceğin yılların var.”
– “Sözlerin gerçekten beni önere ediyor ama sanmıyorum.”
– “Denemeye var mısın?”
– “Nasıl, neyi?”
– “Birlikte.”
– “Yanlış mı anlıyorum? Sen şimdi bana…?”
– “Evet, yanlış anlamıyorsun. Seni son derece çekici buluyorum ve sana erkekliğini kazandırmak istiyorum. Hem ne yalan söyleyeyim, bunu yaparak Tolga’dan intikam da almış olacağım.”
– “Ne diyeceğimi bilemiyorum. Aslında ben de Mirey’den intikam almak isterim. Hem ben de senin çok güzel bir kadın olduğunu düşünüyorum. Eşin seni aldatmakla büyük haksızlık etmiş. Ama, yine de…”
– “Ne kaybedersin İzak? Düşünsene, ya bir de her şey yolunda giderse? Önünde açılacak fırsatları düşünsene!”
– “Haklısın sanırım. Hem intikam ikimizi de rahatlatır. Peki ama, nasıl, nerede olacak bu deneme?”
– “Sizin evde. Bugün, hemen şimdi.”
– “Ciddi olamazsın!”
– “Çok ciddiyim. Hadi hemen kalkalım.”
– “Sonay, sana hiçbir şey için söz veremiyorum.”
– “Biliyorum, bunu senden isteyemem zaten. Ben de sana söz veremem hem.”
Yarım saat sonra İzak’ların evine geldik. İzak izin isteyip, duş almak için banyoya girdi. Ben de kendime içecek bir şeyler hazırladım. İçkisini alıp, evi dolaşmaya başladım.
– “Demek burada oturuyor fahişe,” diye düşündüm; – “İntikamım acı olacak.”
İzak’ı beklerken yatak odasına geçtim. Yatak odası son derece geniş ve konforlu döşenmişti. Dev gibi bir yatak odayı ortadan bölüyordu. Üzerimdekilerin bir kısmını çıkardım. Üzerimde sadece iç çamaşırlarımla yatağa uzandım. Az sonra İzak banyodan çıktı.
– “Neredesin Sonay?”
– “Buradayım İzak, yatak odasında.”
İzak üzerinde bornozuyla yatak odasına geldi ve Beni iç çamaşırlarımla yatakta bulunca şaşkınlığını gizleyemedi.
– “Bakıyorum çok hızlısın.
– “…”
– “Nasıl başlayalım, ne yapıcaz şimdi?”
– “Evde hiç masaj için kullanabileceğim bir çeşit yağ var mı? Mirey’in vücut losyonu filan olabilir.”
– “Olması lazım. Getireyim mi?”
– “Sen yatağa gel. Ben alırım. Banyoda mı?”
– “Evet, sanırım.”
– “Ok. Sen uzan bakalım. Döndüğümde o bornozu görmeyeyim.”
Banyoya gittim ve tam aradığım gibi bir losyonla odaya döndüm. İzak bornozu çıkarmış ama katlayarak tam yarağının üzerine koymuştu.
– “Utanıyor musun benden? Bak ben ne yapacağım şimdi.”
Ve gözlerimi bir an bile İzak’ın kilerden ayırmadan sütyenimi ve külotumu çıkardım. Tamamen çıplaktım. İzak’ın iyice görebilmesi için kendi etrafımda döndüm.
– “Nasıl, beğendin mi?”
İzak, Benim güzelliği karşısında şaşkına dönmüştü.
– “Sen gördüğüm en güzel kadınlardan birisin. Harikasın!”
– “Teşekkür ederim. Şimdi yüzükoyun yat bakalım. Bornozu da bana ver.”
İzak hızlı bir hareketle kendini göstermemeye çalışarak döndü. Bornozu yere bıraktı.
– “Çok güzel. Şimdi gözlerini kapa ve kendini rahat bırak. Güzel şeyler düşün, mesela beni düşün.”
Yatağa çıktım ve çıplak vücudumu İzak’ın kine yaslayarak üzerine uzandım. İzak hafifçe inledi. Benim vücudumdan yayılan sıcaklık tüm vücudunu kapladı. Bir kaç dakika bu şekilde yatan ve İzak’ın ensesine küçük öpücükler kondurarak dizlerimin üzerinde doğruldum ve avucuma bolca losyon boşalttım. Losyonu İzak’ın sırtına yaydım ve yumuşak hareketlerle masaja başladım. Omuzlarını, sırtını uzun uzun yağladım. İzak’tan ses gelmiyordu, gözlerini kapamış öylece yatıyordu.
Bir miktar daha losyon aldım ve İzak’ın poposuna yöneldim. İki elimle birden İzak’ın kalçalarını, bacaklarının arkalarını, ayak bileklerini, ayaklarını yağlayarak masaja devam ettim. İzak tatlı tatlı inliyordu. Uzun süren bu masaj seansının ardından İzak’tan sırtüstü uzanmasını istedim. İzak tepki vermeden isteneni yaptı ama eliyle yarağını gizledi. Gülümsedim ve losyonla bu kez İzak’ın göğsüne, beline masaja başladım. Sonunda son derece rahat bir hareketle İzak’ın ellerini kenara aldım. Karşımda İzak’ın penisi duruyordu. Penis tamamen yumuşak ve inikti. Buna karşın hiç te küçük değildi.
– “Penisin çok güzel İzak.”
– “…”
– “Az sonra onu uyandıracağım, hazır ol!”
İzak’ın taşaklarını avuçlarıma aldım ve tatlı tatlı okşamaya başladım. Sonra avuçlarıma biraz daha losyon döktüm ve İzak’ın yarağını sağ elimle kavradım. İzak inledi. Bir yandan İzak’ın yarağını vıcık vıcık olana dek yağlayıp, okşarken, bir yandan da sol elimle göğsüne masaja devam ediyordum. Peniste küçük kıpırdanmalar vardı. Gülümsedim ve eğilerek penisin başına bir öpücük kondurdum. Sonra küçük öpücüklerle penisin tüm gövdesini dolaştım. Öpmeye bırakınca İzak yalvaran bir sesle;
– “Ne olur durma Sonay. Uzun zamandır bu kadar zevk duymamıştım. Hadi devam et!”
Bunun üzerine penisin başını ağzıma aldım ve emmeye başladım. Pek büyümediği için kolaylıkla tamamı ağzıma sığıyordu. Bir süre bu şekilde, yumuşak yumuşak emdim. İzak Benim saçlarımı okşuyordu. Emmeyi bıraktım ve İzak’ın karnına oturdum. Losyonu kendi göğüslerime döktüm.

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Categories: Uncategorized

Azgın Baldızım Nuray

No Comments

Azgın Baldızım Nuray
35 yaşında evli ve 2 çocuk babasıyım. Evlendiğim günden beri baldızım Nuray?a ilgim var. Aslında onunda ilgisi olduğunu biliyorum. Sürekli el şakaları ile şakalaşır, bir şekilde benimle sürtüşürdü. Nuray şanssız bir evlilik yaptı. Psikopat bir kocası vardı. 1 oğlu oldu. Evlilikleri 4 sene sonunda bitti. Baş başa konuşmalarımızda bana evlilik sıkıntılarını anlattı. Öyle samimi konuştuk ki, konu yatak hayatlarına geldi.

Evliliği boyunca hiç zevk almadığını, kocasının pis olduğunu ve tiksindiğini ama evliliği için her şeye katlandığını, hatta anal seks bile yaptıklarını söyledi. Anal seks konusundan sonra içimde büyük fırtınalar koptu. Onu sikmenin hayalini kuruyordum. Bu hayalle aradan 5 ay geçti. Temmuz ayı idi. Eşimle çocukları tatile gönderdim. Ben çalıştığım için gidememiştim. Nuray?da çalışıyor ve benimle dertleşmeyi seviyordu.

Hafta sonu evde bilgisayarda pornoları karıştırırken Nuray beni aradı. işten erken çıktığını müsaitsem yanıma uğrayacağını söyledi. Bende hevesle kabul ettim. Hemen duşa girip temizlendim. Üstümde sadece şortla (altımda külot yok) beklemeye başladım. Zil çaldığında koşarak gidip kapıyı açtım. Sanki hazırlıksız yakalanmış gibi yaparak, onu bu kadar erken beklemediğimi söyledim. Nuray ter içindeydi. Benden izin isteyerek duşa girdi. Aynı kıyafetlerini giyip çıkmıştı.

Üstünde iri göğüslerini açıkta bırakan bir badi, altında diz üstü bol siyah bir etek vardı. Islak saçları omuzlarına dökülmüştü. İçeriye geçip oturduk. Canının sıkkın olduğunu, dertleşmek için geldiğini söyledi. iş yerinde, evde olan sıkıntılarını anlattı. Şanssızlığına isyan ederek ağlamaya başladı. Yanına oturup sarıldım ve teselli etmeye başladım. Kokusu, sıcaklığı, dışarı fışkıran göğüsleri beni azdırıyordu. Kalkan yarağımı şorttan gizlemeye çalışıyor, kızın şu durumunda nasıl böyle düşünürüm diye kendime kızıyordum. Göğsüme kafasını koyduğu için yarağımı fark etmemesine imkan yoktu.

Birden kafasını kaldırıp yüzüme baktı. ?Enişte boşandıktan sonra sen bana her ihtiyacında yanımdayım demiştin ya, şimdi şu şortunu yırtmaya çalışan canavara çok ihtiyacım var? dedi. Şaşkınlığı üzerimden atıp dudaklarına yapıştım. Nuray çoktan yarağımı şorttan kurtarıp, sanki bir daha bırakmayacak gibi tutmuş sıkıyordu. Boynunu, kulak memelerini ve elbiseden kurtardığım koca göğüslerini yalamaya başladım. Elinden tutup ayağa kaldırdım. Dudaklarını somururken, büyük ve etli kalçalarını avuçluyordum. Arkasına geçip bir süre kalçalarına sürtündükten sonra eğilip eteğini yukarı kaldırdım. Muhteşem bir göt manzarasıydı bu.

Altına külot giymemişti. iki büyük yuvarlak beyaz butu sıkıp ısırdım. Koltuğa doğru domaltıp, tüysüz amını açarak yalamaya başladım. Nuray sesli olarak inliyor, bacakları titriyordu. Amı ve göt deliği arasında dilimle fırçalar atıyordum. Yere doğru çömelip beni altına çekti ve 69 pozisyonu aldık. Yarağımı öyle yalıyordu ki, 5-6 kez dibine kadar gırtlağına sokup çıkartıyor, sonra boydan boya dilini gezdiriyor, 1 dakika kadar kafasını sömürüp tekrar gırtlağına alıyordu. Ben amcığını yaladıkça daha da şehvetleniyor, daşaklarımı somurup, göt deliğimde dilini gezdiriyordu.

Bızırığını dillerken amına iki, göt deliğine de diğer iki parmağımı sokup çıkartırken, Nuray çığlık atmaya başlamıştı. Hızla üzerimde ters dönüp yarağıma oturdu. Başını havaya dikip derin bir ohhh çekti. Kalçasını havaya kaldırıp indirerek 2 dakika kadar pompaladı ve çığlık atarak orgazm oldu. Kucağımda kaldırıp sırtüstü koltuğa yatırarak hızla amına dipledim. Yaklaşık 2 dakika sonrada ben baldızımın göbeğine döllerimi boşalttım.

Banyoya gidip temizlendik ve uzandık. Ben bir sigara yaktım. Nuray yüzüstü uzanmış, güzel götünü okşuyordum. Ne yaptık biz enişte. Ya ablam duyarsa. Ama seni çok arzuluyorum.? dedi.
Ona üzülmemesini, bu olayın sadece ikimiz arasında kalacağını ve ilk günden beri onu arzuladığımı söyledim. Bunu duyunca biraz doğrulup dudağıma bir öpücük kondurdu. Elimle götünü okşayarak, ?daha bitmedi, götünün tadına bakmadım? dedim. Gülümseyerek eğilip yarı kalkık yarağımı somurmaya başladı. Yarağım hazır olunca onun üzerine çıktım.

Göt yarığını yalayıp arasında sikimi gezdirdim. Amını ve göt deliğini bir süre diledim. Sonra koltuğa yaslayıp domaltarak hızla amına girdim. Amını pompalarken, am suyundan alarak göt deliğine sıvayıp, bir bir parmaklarımı sokmaya başladım. Artık götü kıvamına geldiğinde, yarağımı yaslayıp yavaşça itekledim. Kafası ve gövdenin yarısı girdiğinde durup ağır ağır gidip gelerek canının acımamasını sağladım. Artık götü vıcık vıcık olduğunda dibine kadar gömdüm. Nuray derinden ohhh çekmiş, zevkten çığlıklar atıyordu. Yaklaşık 5 dakika götüne pompalayarak içine boşaldım.

O gün Nuray?la akşama kadar seviştik. Sanırım aralıklarla 6 posta boşaldım. Nuray yorgunluktan haraptı ama azgınlığı hala bitmemişti. Şimdi aradan geçen 1 ay içinde 4 kez buluşup sikiştik. Nuray artık hem benim hem de ablamın kocasısın diyor.

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Categories: Uncategorized

ensest-1

No Comments

ensest-1
[b ]abim almanyaya gidince 120 kiloluk yengem bana kaldı
slm ben aksarayın bir köyünden murat size biraz kendimden bahsedecek olursam 1.73 boyunda kumral 70 kilo ağırlığında 25 yaşında fazlada yakışıklı olmayan biriyim yengem ise yani abimin karısı 38 yaşında 120 kilo civarında boyu ise 1.65 esmer beyaz tenli fazlada güzel değil ama hayallerimin kadını 3 çocuk annesi bir kadın ama ne kadın şişman kocaman tanker gibi götü karpuz büyüklüğündeki memeleri amının üstüne gelen göbeğiyle kapalı giyinen tam bir köylü kadınıdır hikayeme geçecek olursam kesinlikle hayal ürünü değildir ve bire bir hepsi gerçektir abim 42 yaşında almanyaya çalışmaya gitmeye karar verdi maddi sıkıntıdan dolayı gidincede en az 3 sene gelmeyecekti bende yaşlı anamla ve yangemle ve 3 çocuğuyla yanlız kalacaktık en büyüğü 16 yaşında erkek ve en küçüğü 10 ve 12 yaşlarında iki kız çocuğu var abimin gitme günü gelmişti ve ogün çok üzülmüştük ama bir yandanda seviniyordum çünkü yengem erkeksiz kalacaktı ve bana bir fırsat doğmuştu yengemi sikebilmem için çünkü çok korkuyordum ona açıla bilmek için yengem çok ters biridir abim gideli yaklaşık 6 7 ay olmuştu ve herşey normal devam ediyordu bense kuduruyordum akşam olmuştu yiğenlerim anam ve yengem yatmışlardı bende ahıra gidip bizim eşeğin 5 ay önce doğurduğu sıpasını sikmeye karar verdim ahıra gidip sıpayı alıp temiz bir yere çektim ve benim haşmetli yarağımı çıkardım haşmetli diyorum çünkü küçüklüğümden beri eşek siktiğimden çok kalın ve uzun kalınlığı cam coca cola şişesinin alt kısmı kadar kalın ve o şişeden 2 cm daha uzundu ve başı gövdesinden daha büyük yani bileğim kadar var sıpanın arkasına geçip yerimi aldım fazlada cinsel tecrübem yoktu köy yerinde olduğum için ve yarağımı ıslatıp sıpaya sürtmeye başladım yarağım odun gibi olmuştu sokmaya karar vermiştim ve kafasını zorladım amam girmiyordu iyice tükürükledim ve zrlada olsa kafası girmişti sıpa iki büklüm olmuştu sadece kafası girmişti daha ve ileri gitmiyordu amı kafasını okadar sıkmıştıki anlatamam patlayacak zannettim ama felaket zevk alıyorum o ara yengem dışarıya tuvalete çıkmış olacakki ahirin ışığını yanık görünce ahıra bakmaya gelir ve kapıyı açar açmaz beni sıpanın arkasında ve sıpanın 2 büklüm olduğunu gördü o korkuyla kendimi geriye çektim ve yarağımı elimle kapatmaya uğraşıyordum ve sıpa kaçtı önümden yengemde bana baka kalmış öylece ne yapıyorsun burda böyle deyince ben cvp vermedim oğlum yazık değilmi osıpaya anası dururken küçücük sıpa sikilirmi hemde o kocaman yarakla nasıl kıydın ona deyip o koca yarağı soktun ona ben utancımdan yerin dibine girmiştim ve hemen ordan gidip yattım ertesi gün hayvanlara yem verirken yengem bana seni alacak kız yandı dedi neden deyince oğlum o körpe kıza o kol gibi yarağı nasıl sokacasın dedi yengem konuştukça ben azmıştım ve bimemezlikten gelip konuşturuyordum yengemde eğer alışırsa çok zevk alır diyordu bende abiminkini sordum yenge abiminki nekadar dedim olum senikinin yarısı bile onunkinden büyük ve onunkinden çok aşırı kalın dedi nasıl o zevk vermiyormu yani dedim benim gibi bir kadın onu hiç hissetmez bile dedi girdiği bile belli olmuyor dedi e nasıl zevk alıyorsun ya dedim almıyorum dedi sadece okşuyorum okşamak zevk verirmi peki dedim biraz onun yerini tutmaz ama dedi zaten ben şişmanım diye benle sadece ayda bir oluyor dedi bende niye yenge şişmansın ama güzelsin dedim yengem öyle deyince git len dalgamı geçiyon benle dedi baksana şu halime şişman 3 çocuk doğurmuş kocaman kalçalar kocaman memeler nerem güzel dedi yengem azmış belliki çünkü benle kesinlikle böyle şeyler konuşmazdı bende inşallah karım senin gibi olur dedim yengem şaşırdı sen şişmanmı seviyorsun dedi bende evet dedim konuştukça benim oğlan kalktı ve gizlemesi zor olyordu yengemde gördü zaten seninki tekrar kalktı sakın sıpayı sikme sikeceksen anasını sik dedi bende birden elimde olmadan seni sikim dedim neden eşek sikeyimki hem abimde yok kimse bizden şüphelenmezki dedim o cesareti kendimde nasıl buldum inanamıyorum yengem birden dondu kaldı ve bana bakarak ya biri duyar veya görürse bizi öldürür abin dedi bende bizden kimse şüphelenmez bile dedim ve heyecandan dizlerim titriyordu ama şimdi olmaz gece yapalım dedi samanlığa bitane yastık bide çarşaf getirim burda yaparız dedi çünkü evde yiğenlerim ve anam vardı ozaman seni biraz öpeyim dedim ve samanlığa geçtik kapıyı kapatıp birbirimize sarıldık kollarımın arasına sığmıyordu memeleri birbirimize yaklaşmamızı engelliyordu her yeri yumuşacıktı yanağından öptüm yumucacık ve sıcacıktı yazmasını biraz kaydırp kulağını boynunu emiyordum acaip zevk alıyordum ve sıkıca birbirimize sarılıp birbirimize bakmaya başladık ben acaip zevk almıştım çünkü yıllardır hayalini kurduğum yengem kollarımın arasındaydı ve o kişi benim yengemdi yiğenlerimin annesi abimin hanımıydı heralde yasak ilişki bu kadar zevk veriyordu ve yaklaşıp dudağına bir öpücük kondurdum hayatımda ilk defa bir kadını dudağından öpmüştüm ve çok güzel olmuştu yengem kafasını yaklaştırıp tekrar dudağını dudağıma yapıştırıp öpmeye başladı addeta dudaklarımı emiyor ve dilini ağzımın içine sokuyordu benim ağzım yengemin ağzının içinde kaybolmuştu adeta çılgınlar gibi öpüşürken yiğenimin dışarıdan anne diye seslenmesiyle toparlanmamız bir oldu artık akşam samanlıkta yengemi sikecektim akşam nasıl olacak bilmiyorum ama sevincimden yerimde duramıyordum çünkü akşam yengemi sikecektim ve akşam oldu yemeğimizi felan yedik çayımzı içtik oturduk felan saat 10.30 olmuştu anam uykusunun geldiğini söyleyerk yatmaya gitti bende yatmaya gidince yengem çocukların yatağını serip oda gitti ve saat 1.00 olmuştu herkes mışıl mışıl uyuyordu ben yavaşça kalkıp ses çıkarmada samanlığa gidip beklemeye başladım ve on dakika sonra yengem elinde bir yastık bir çarşaf ve birde mumla geldi kapıyı arkadan sürgüleyip arka tarafa samanlığa geçtik oranın kapısınıda kapatıp gaz lambasını yaktık dışardan içerisi asla gözkmesi imkansızdı saman balyalarının arasına güzel bir yer yapıp çarşafı serdik ve soyunmaya başladık yengem kazağını çıkarrınca kırmizı bir sütyen memelerini sıkıştırmış felaket duruyordu bu arada ben bir kilotla kalmıştım benimki kilota siğmıyordu artık yengem eteğinide çıkardı altnda diz kapaklarına gelecek kadar bir don vardı onuda çıkardı amı gözükmüyordu çünkü göbeği amının üstüne geliyordu vücudu bembeyaz kar gibiydi leke yok şişmanlıktan kat kat duruyordu ve yere yaptığımız yağın üstüne uzanıp öpüşmeye başladık yengem benikini eline almış öyle bir sıkıyorduki anlatamam bende yengemin yumuşacık göbeğinin altından koca yarıklı o kocaman etli amını okşuyordum felaket ıslanmıştı ve biraz kıllıydı ve dudaklarımı yiyordu sanki dilininide ağzımın içine sokmuş dilini emdiriyordu öyle yarım saat öpüştük ve ben dudaklarını bırakıp o koca memelere geldim kahve rengi fındık büyüklüğündeki memesinin ucunu ağzımın içine alarak var gücümle emmeye başladım oda kafamı bastırıyor saçlarımı karıştırıyordu ve hafif hafif inliyordu artık dayanacak gücüm kalmamıştı yengem o kalın bacaklarını karnına yasladı geçir diyordu artık yanıyom diyodu ve benimkini gövdesinden kavrayarak yengemin amının koca yarığına fırça çekiyordum iyice azmıştı amının suyu yarağımın kafasını sırılsıklam etmişti ve biraz ileri ittirdim kafası zorlada olsa amından içeriye girdi ınhhhh diye bir ses çıktı yavaaşş dedi çok büyük diyordu bende biraz bekleyip yavaş yavaş ileri geri yapmaya başladım her ileri geri yapışımda biraz daha giriyordu bu arada yengem ınhhlamaları ohhhlamara ahlamalara döndü amının içi cayır cayır yanıyordu sanki o koca amı benim koca yarağımı öyle bir kavramıştıki insanın parmağına takılan dar bir yüzük gibi sıkmıştı sanki ben üstüne uzanınıp dudaklrını emmeye başladım ve artık kasıklarımız birbirine değiyodu yengem kilolu olduğundan her vurduğumda şap şap sesler çıkarıyordu kollarımı yengemin omuzlarının altından gecirip ellerimle omuzlarından sıkıca tutup var güccümle yarağımı en dibine sokuyordum oda kandini bana ittirip yardımcı oluyordu ama felaket yanmış her bastığımda ooohhhhhhhhhhhh aaaaaaahhhhhhhhhh kocacığğımmm diyor sür yengenin içine diple aslanım diple kayınım bundan sonra senin kölenim beni hep böyle sik abinin karısını sik yiğenlerinin annesini doyur kocacığım bende 120 kiloluk yengemi altımda zevkten yılan gibi kıvrarmanın verdiği zevkle heyecanla gururla daha hızlı pompalıyordum ve artık boşalacaktım boşalacam dedim içime boşal içimi döl doldur yedir döllerrini yiğenlerinin çıktığı amıma geeelliyorum dedim ve gelmeye başladım vücudumun her yeri titriyordu oluk oluk boşaltıyordum yengemin içine yengemde ohhh ohhhh dedikçe yarağımı sıkıp sıkıp bırakıyordu amını her sıktığında yarağımdan bir parça daha döl çıktığını hisssediyordum sanki amıyla yarağımı sağıyordu ve öylece biraz öpüşütükten sonra yana birbirimize dönük şekilde uzandık ben yenge küçüklüğümden beri sana aşığım dedim oda bilmiyordum zaten abin burda olsaydı kesinlikle böyle birsey olmazdı aklımın ucundan gemezdi senle sikişeceğim ama abi gideli 7 ay oldu iyice yanıyordum birde senin o koca yarağını görünce iyice kendimden geçtim yarağını gördüğüm gece amıma patlıcan soktum patlıcan bile senin yarağın kadar büyük değildi ben şimdiye kadar demekki hiç sikişmemişim bunu senle sikiştikten sonra anladım bundan sonra kocam sensin her zaman fırsat buldukça sikişelim aşkım dedi ve o gece sabaha kadar emişip sikiştik şimdi abim 1 senedir yurtdışında ve biz şişman yengemle fırsat buldukça sikişiyoruz benim hikayem bukadar sizede iyi sikşler…
[/b ]

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Categories: Uncategorized

Genç Misafirimiz Bölüm 5

No Comments

Genç Misafirimiz Bölüm 5

Akşam üstü görüştük. Bozuk bir şekilde. “Gelemeyeceğin Zaman bana bir mesaj at” dedim. “Bir saat seni bekledim.” Keşke bir şey söylemeseydim diye düşündüm. Cümlem biter bitmez. Liseli kapris yapan kız gibi hissettim kendimi.

-Kusura bakma ağbi uyanamadım. Gece geç yatım da. Atarım bi daha uyanamayacak gibi olursam.

Yalan söylediğine emindim. Herhalde bir kız atmıştı. Ertesi gün fazla bekletmeden geldi. Sonraki hafta da her sabah geldi. Cuma günü yarım saat gecikmişti. Tam gelmiyecek derken sesini duydum. Arkam kıpırdanmaya başlamıştı ki şortunu çıkartmadan yatağa oturdu. Bir eli popomda konuşmaya başladı.

-Tarık ağbi sana bir şey anlatmam lazım.

Merakla başımı çevirdim yüzükoyun yatarken.

-Dilek ablam geçen hafta ofisten beni aradı. Kendini iyi hissetmediğini eve geleceğini ama yalnız kalmak istemediğini söyledi. Fenalaşırsa diye korkuyormuş. Evde olacağımı söyledim. Bir yarım saat sonra kapıda arabasının sesini duydum. Kapıyı açtım. Halsiz görünüyordu. “Hemen uzanmam gerekiyor.” Dedi. Yatak odasına getirdim. Yavaş yavaş üstündekileri çıkarmaya başladı benim çıkmamı beklemeden. Eteğini çıkarttı. Çoraplarını çıkartırken oturdu. Hastalığının numara olduğunu anlamıştım. Üstündekini çıkarmasına yardım ettim. Bir kilot bir sütyen kalmıştı. Sütyeninin kopçasını açtığında saldırmamak için zor duruyordum. Ağbi ne güzel göğüsleri var öyle ablamın öyle yaa! Damla şeklinde sarkıyorlardı. Bikini yanığının izlerini, Meme uçlarını gördüm. Uçları dim dikti. Yatağa uzandığında o memeleri öyle güzel yayıldı ki. Deli oldum. Bana bakıp “ Selim’ciğim kilotumu da sen çıkartırmısın” dedi. Ağbi o kilotu ablamın üstünden çıkartmak var ya. O güzel amını önümde hazır görmek… Hayallerimin kadınını o halde görmeye daha fazla dayanamadım. Soyundum çıktım ablamın üstüne. Nasıl yapıştı dudaklarıma anlatamam. Nasıl sarıldı. O da bana hastaymış valla. Öyle bir seviştik ki inanamazsın. Saatlerce… Kaç posta yaptım hatırlamıyorum. O zaten durmadan çığlık çığlığa boşalıyordu.

Ben ağzım açık dinliyordum Selim’in anlattıklarını. Karımın beni bu şekilde aldatacağını hiç zannetmezdim. Yaptığımız bir iki tatil çılgınlığında başka erkeklerle olmuştu ama hep benim haberim olmuştu. Çok bozulmuştum. Çok kızıyordum karıma. Kendime de. Ne kadar salaktım. Şüphelenmemiştim bile. Hala yüzükoyun yatıyordum. Selim’in eli hala popomu okşuyordu anlattıklarının heyecanıyla.

-Ondan sonra da kaç defa işten kaçıp kaçıp geldi. Benim odada becerdim sen buradayken. Ama artık ben kaçamaklarla yetinmek istemiyorum. Benim kadınım o. Bu yatakta beraber uyumak istiyorum doğal olarak. Ona da söyleyeceğim. Düzenimizi kuralım. Bu akşam konuşalım üçümüz.

Şok olmuştum. Karım benim Selim’le ilişkimi bilmemeliydi.

-Selim sakın bunu Dilek’e söyleme.

-Ağbi n’olcak ya? Ablamın hoşuna gider seni de becerdiğimi bilse. Daha da azar.

-Selim lütfen. Çok rica ediyorum bu aramızda kalsın.

-Dert erme Ağbi. Çok iyi olacak. İkinizi yan yana koyup sikerim artık. Hah ha ha!

Selim’in bu düşüncesizliğine çok kızmıştım. Doğrulmaya çalışırken. Beni tuttu.

-Ağbi anlatırken azdım yine, deyip şortunu çıkartıp üstüme çıktı. Deliğimi tükürükleyip yarağını götüme Sokuverdi. “Ahh!” Diye inledim. Biraz önce anlattıklarının bana etkisini düşünmeden Boşalıp gitti.

*********
Akşama kadar stresle bekledim. Dilek geldiğinde gerginliğim son haddindeydi. Selim ona “Otur abla” dediğinde Dilek bir şeyler olduğunu anlamıştı. Yavaş yavaş anlatmaya başladı. Selim anlattıkça Dilek’in yüzü geriliyor sinirleniyordu. Ondan gizli yaptıklarıma çok kızmıştı. Bana Bağırmaya başladı. Ben ona daha kızgındım. Nasıl bana ihanet edersin diye ona bağırıyordum. Ama Dilek kendi yaptıklarıma rağmen onun Selim’le olmasını engellememe fena sinirlenmişti. “Bana kendimi suçlu hissettirdin. Sen benden daha kötüsünü yapmamışsın” diyordu.

Selim’le kendi yaptıkları da ortadayken bana kızması da beni de çok sinirlendirdi. Ben de bağırmaya başladım. Hiç böyle kavga etmemiştik evliliğimiz boyunca. Selim konuşmadan bizi seyrediyordu. İkimiz de kızgınlığımızı kusuyorduk. Hınçlıydık. Ben daha sert sözler söylemeye başlayınca Selim yanıma geldi. Kolumdan tutup sert bir şekilde ”Ağbi ağzından çıkana dikkat et beni de kızdırma “ dedi. Arkasından kolumu bükerek beni karımın önünde diz çöktürttü. “Hadi Şimdi ablamdan güzel güzel özür dile Bakayım” Dedi. Canım yanıyordu. “Tamam. Tamam. Özür dilerim”Dedim.“ Öyle yalandan degil” dedi. Elimi biraz daha burktu. “Karıcığım yaptıklarım için çok özür diliyorum. Aşkım n’olur beni affet” dedim. Selim, “Ablam yaptıklarında haklı ama değil mi? “ Diye sordu. “Tabi aşkım senin her şeye hakkın var tabii”. Selim gülüyordu. Dilek’e dönüp. Bak Tarık ağbim özür de diledi. Artık onu affedersin her halde” dedi. Karim da Benim halimi görünce üzülmüş olmalı ki yumuşadı. “ Tamam” daha az kızgın bir tonla. Selim Dilek’e “Hadi sende kocanın yanına çömel. Öp. Barışın” dedi.

Karım da diz çöktü yanıma dudaklarımdan öpmeye başladı beni. Bu sıcaklık deminki kavgadan sonra çok hoşuma gitmişti. Bir birimize sarılmış Uzun uzun öpüşüyorduk. Bir anda beklemediğim bir şey oldu. Dudaklarımızın arasını sert sıcak bir şey zorluyordu. Ne olduğunu anlamamızla Selimin yarağının dudaklarımızı bir birinden ayırması bir oldu. Geri çekti. Şaşkınlığımız geçmeden tekrar ittirdi. Selim dudaklarımızın arasında gidip geliyordu. Çok güzel bir duyguydu. Biz de ona zevk vermek için dudaklarımızla baskı yapmaya başladık. Birazdan Yarağını Dilek’in ağzına sokuverdi. Dilek arzuyla emmeye başladı. Sonra çıkardı. Tekrar gidip gelmeye başladı aramızda. Ardından benim ağzıma sokuverdi. Bu defa ben şuursuzca emmeye başladım. Bu şekilde bir süre ağız ve dudaklarımızı sikti. Sonra karımı ensesinden tutup kaldırdı. “Soyun abla” dedi etkileyici bir sesle. Karim soyunmaya başladı önünde. başımı kaldırıp bakarken yarağına gereken ilgiyi göstermemiş olacağım ki saçlarımdan tutup kasıklarına bastırdı başımı. Emmeye devam ettim dizlerimin üstünde. Karim çırıl çıplak olunca onu da soydu. “Sen de soyun” dedi Selim, “Ama ağzından çıkartmadan” Zar zor soyundum tshirt’ümü Başımdan çıkartamadığım için boynumda bıraktım.

Onlar ayakta sevişirlerken çıplak bacaklarının vücuduma değmesi çok hoşuma gidiyordu. Karım Selim’in ismini fısıldıyor onu istediğini söylüyordu. Bunları duydukça ben ağzımdaki yarağa daha da hırsla yapışıyordum. Dakikalarca öyle seviştiler. Karım “İçime gir Selim, n’olur icime gir diye yalvarıyordu artık. Selim karımı halının üstüne yatırmaya başladı. Ben de onlarla birlikte hareket ediyordum. Selim’in yarağını bir an bile ağzımdan çıkartmamam gerekiyordun karımın amina girinceye kadar. Karım yere uzandığında o kadar güzel görünüyordu ki onunla sevişmek için neler vermezdim diye düşündüm. Ama bu şimdi sadece bir hayaldi. O selime aitti. Onu istiyordu. Onun olacaktı. Ben ise Selimin yarağına takılmış bir eşya gibi hissediyordum kendimi. Görevimi doğru yapmam lazımdı. Bir süre de bu şekilde seviştiler. Sonunda Selim saçlarımdan tutup başımı çekti. Beni bir yana ittirdi. Yarağı ilk defa açıktaydı uzun zamandır. Ama fazla kalmadı dışarda. Karımın bacakları arasına geçip amına sokuverdi

Karım “OHHHHHHH! Selimmmmmmmmm!” diye soludu. Selime doladı güzel kollarını. “Sik ablanı!…Sikkkkkk! Canım benim. Ablan sana kurban olsun. Erkeğimsn benim Selimimmmmmmmmm”

Selim’in kalçaları karımın üstünde hırsla inip kalkıyordu. Nasıl güzel sikiyordu karımı bu piç kurusu. Şimdi kollarının yanında bacaklarının da dolamıştı karım Selim’e. Onun altında zevkten kendinden geçiyordu. Az sonra hırlaya Hırlaya gelmeye başladı. Onu hiç böyle görmemiştim. Gözleri kaymıştı. Bunca yıllık karımı tanıyamıyordum. Selim onu bırakmadı bir kaç defa daha ayni şekilde getirdi onu. Sonra kendisi boşaldı karımın içine. Salonun ortasında öylece yattılar bir süre. Ben de onları seyrettim sadece.

Artık bu evde her şey değişmişti. O gece Selim bizim odaya taşındı. Ben de ya ayni yatakta ya da yatak odamızdaki kanepede uyuyordum duruma göre. Günün içinde azdığı zaman hala beni sikiyordu Selim. Bazan karımın yanında da beni kullanmak hoşuna gidiyordu. Karımla sevişmemiz artık sadece bir hayaldi benim için.

Bir gün Selim Nikah yüzüklerimizi istedi. Sorgusuz çıkartıp verdik. Ertesi gün nikah defterimizi istedi. Burada defter yok bir sertifika var dedik. Onu istedi. Dosyaların içinden bulup çıkarttık. “Ağbi şu sehpayı kenara çek bakalım” dedi. Dediğini yaptim. Dilek’i soyup yüzükoyun yere yatırdı. Damgalı imzalı nikah belgemizi tam amının altına gelecek şekilde yerleştirdi. Üstüne de cebinden çıkardığı nikah yüzüklerimizi koydu. Ayakta yavaş yavaş soyundu. Ata biner gibi karımın kalçalarının biraz aşağısına oturdu. O güzel yarağını bacak arasından karimin dudaklı amına yerleştirdi. Yavaş yavaş gidip gelmeye başladı. “Şimdi sizin nikahınızi sikecegim” dedi. Bana “Soyunup ablamın baş ucunda diz çök” dedi. Dediğini yaptım. O hala ağır karımın içinde gidip geliyordu. Karım hafif hafif inliyordu. Dilek’e “ Söyle abla nikahınızı sikmemi istiyorsun değil mi?” Karım hiç düşünmeden “ EVET ABLAM SİK NİKAHIMIZI! FEDA OLSU SANA O!“ diye haykirdı. Ardından gözlerini gözlerime dikip “Ağbi sikeyim mi nikahınızı?” dedi. Ben de hayır diyecek durumda değildim. “Sik Selim” dedim “sik nikahımızı. Ne istersen yap. Seniniz artık. Biliyorsun bunu”. Selim’in yüzünde hain bir ifade vardı. Belinden tuttuğu karımın üstünde ileri geri gidip geliyordu. Aldığı zevki ancak tahmin edebilirdim.

“Şimdi sizden bir şey isteyeceğim. Ben boşalıncaya kadar Dua okur gibi “SİK NİKAHIMIZI” diye fısıldayacaksıniz durmadan. Boşaldığımda Dölümün hepsi yüzüklerinizin üstüne akmalı. Abla sen de kalkıp üstünde çömeleceksin içindekiler de oraya akacak Tamam mı?”

“Tamam “ dedik ikimizde.

“ Hadi başlayın“

Dediği gibi “SİK NİKAHIMIZI” diye fısıldamaya başladık. bir süre sonra onun ritmine tamamiyle uyduk. Sanki bir ayindeydik. Kendimizden geçmiş bi halde tekrarlıyorduk.

“SİK NİKAHIMIZI. SİK NİKAHIMIZI. SİK NİKAHIMIZI. SİK NİKAHIMIZI”

O hızlandıkca biz de hızlanıyorduk. Dakikalarca. Karım yediği yarağın zevkiyle zorlanmaya başlamıştı. Kelimeleri bazan kayıyordu ama asla vazgeçmiyordu.

“SİK NİKAHIMIZI. SİK NİKAHIMIZI. AAAH! SİK NİKAHIMIZI. OOOH! SİK NİKAHIMIZI”

Bense Selimin gözlerinin içine bakıp tekrarlıyordum. Sanki ayini idare eden dini liderimizdi. ?
“SİK NİKAHIMIZI. SİK NİKAHIMIZI. SİK NİKAHIMIZI. SİK NİKAHIMIZI”

Yarı saat geçmişti. Bu arada Karım bir kaç defa gelmişti ama Hırlamaları, titremelerinin arasında bile aksatmadı duasını. Selim bize ara sıra “ Bu sizin değil benim zevkim için” diye hatırlatıyordu. Ama karımın bu hatırlatmaya hiç ihtiyacı yoktu. O kadar sadıktı ki.

Selim sonunda dayanamadı. “NİKAHINIZI SİKİYORUUUUUM!” Diye haykırarak boşalmaya başladı. Karıma öyle acımasızca koyuyordu ki karımın duası tekledi bir kaç defa. Uzun uzun boşaldı Selim. Bittiğinde karımın üstüne yığıldi. Biz de sustuk. Muhteşem ayinin Selim’e ait kısmı bitmişti ama bizimki yeni başliyordu. Selim yana kaymadan elimle yarağının içindekileri sağår gibi yüzüklerin üzerine akıttım. Dilek zorlukla doğruldu. “Aşkım yavaş. Dışarıya akmasın” dedim. Tam nikah belgemizin üstünde çömelmesine yardım ettim. Dakikalarca öyle durdu. Çaresiz bacakları titriyordu. Ben narin kollarından tutmasam yorgunluktan devrilecek gibiydi. Rahminde ki döllerin hepsi boşalıncaya kadar bekledik. Yüzüklerin üstü tamamiyle kapanmış kağıdın büyük bir kısmı da sırıl sıklam olmuştu.

Selim ”Hiç ellemeyin öylece kurusun” dedi. Odanın ortasında bıraktık.

Ertesi gün benim görevim nikah yüzüklerimizin dölle yapıştığı Nikah belgemizi çerçeveletmekti. Utandığım için çerçeveyi alıp evde kendim taktım. Selim Bana yatağımızın başucuna bir çivi çakmamı ama asma işini kendisinin yapacağını söylemişti. O akşam başka bir törenle onu baş ucumuza astık.

Hafta sonu Selim elinde bir mücevher kutusuyla geldi. Dilek’e uzattı “Bunlar ikinize “ dedi. Heyecanla açtık. Nikah yüzüklerimize benzeyen iki yüzüktü. “İçine bakın” dedi. Birinin içinde “SELİM’E AİTİM, DİLEK” diğerinde de “SELİM’E AİTİM, TARIK” yazıyordu. Dilek hemen takmaya hazırlanıyordu ki Selim durdurdu. Akşama. Törenle takacağız dedi. Cebinden kırmızı bir kurdele çıkarttı. Yüzüklerimizi o kurdelenin iki ucuna bağlattı. Pantolonunu ve donunu indirdi. Kurdeleyi yarağının ve taşaklarının etrafina bir kaç defa dolayıp donunu çekti. Pantolonunu çıkartıp şortunu giydi. “Ben spora gidiyorum” deyip çıkti.

Selim saatler sonra geldiğinde yanında Sibel de vardı. Karım kıskanıyor diye Sibel artık bize gelmiyordu. Ama Selim artık karımı ele geçirmişti. Kaprislerini çekecek değildi. Bu l****ayı ben de özlemiştim açıkçası. Karımın bozulduğu belliydi. Bu gece yüzük takma töreni olmayacak her halde diye düşünüyordum ki, Selim “ Sibel bu gece şahidiniz olacak” dedi. Kim bilir neler planlıyordu yine bu piç kurusu. Gözlerim Sibel’in yarı çıplak kıyafetinden bacaklarına, göğüslerine kayıyordu. İşte sahip olamayacağım bir kadın daha diye düşündüm. Belki yine ona 31 çekebilirdim Selim izin verirse.

“Soyunun bakalım” dedi Selim. Karım biraz tereddüt etti. Selim tekrarladı. Yavaş yavaş soyunmaya başladık. Sibel kikirdiyerek kanepeye işveli bir sekilde yayıldi. Bizi seyretmeye başladı. Ona olacakları söylemişti her halde. Öyle davranıyordu Sibel.

“Yüzükleri takmadan bir törenimiz olacak. Önümde diz çökün bakayım” dedi Selim. Dediğini yaptık. Yavaşça şortunu indirdi. Sporda iyice terlemişti. Sırıl sıklamdı üstündekiler. Buram buram ter kokusu yayıldı odaya. Kasılarının erkeksi kokusu bizi sarhoş ediyordu. Kırmızı kurdele hala sarılıydı yarağına, taşaklarına. O da Sırıl sıklamdı. “Sadece ağzınızı kullanarak çıkartın yüzükleri” dedi.

Karımla başlarımızı kasıklarına yaklaştırıp yüzükleri ağzımıza aldık ters yönde açmaya çalışıyorduk kurdeleyi. Bu zor iş, sürtünmemizden tahrik olan Selim’in yarağı kalkınca daha da zorlaştı. Yüzümüz gözümüz teriyle iyice ıslandıktan sonra kurdeleyi çözdük.

“Şimdi yüzükleri Ağızlarınızda tutup yan yana domalın bakalım “ dedi. “Kalçalarınız ve omuzlarınız değsin bir birine.”

Terinin ekşi tadı yüzükteydi. Aramızda ağızlarımızdan sarkan kırmızı kurdeleyle karı koca yan yana domaldık. Gözüm Sibel’e kaydı çok eğleniyordu olanlardan. Gözleri zevkten kocaman olmuş, sakız çiğneyen ağzı kulaklarındaydı.

Selim etrafımızda dolaşıp bizi seyrettikten sonra arkamıza geçti. Karımı belinden kavradığını hissettim. Karımın “ AHHHHHH!” diye bağırdığını duydum. “Selim neden ordan yapıyorsun ?” diye inledi. Karımı götünden sikiyordu. Bunu hiç yapmamıştı daha önce. Sibel ağzındaki sakızı patlattı ve “Patladın Dilek abla!” diye gülmeye başladı Bu kız da tam bir maldı. Kendi almaya korktuğu yarağın karıma acı vermesi onu eğlendiriyordu. Dönüp baktığımda bu espiriyle Selim de güldüğünü gördüm. Karımın götünü sikmeye devam ederken yüzünde yine o hain ifade vardı. Karım Acıya katlanmak için dişlerini sıkıyordu. Neyseki Selim ondan çıkartıp bana kökledi yarağını. Ben de acıyla Inledim. Biraz bana sokup çıkarttıktan sonra tekrar karıma geçirdi. İkimizi yan yana uzun uzun sikti. Her darbesinde ağzımızdaki kırmızı kurdele dalgalandı. Sonunda karımın götüne fışkırtı döllerini. Oldukça sert sikmişti ikimizi de. Karımın kıçının benden daha çok acıyor olduğunu tahmin etmek zor değildi.

Sibel’e dönüp “Gördün mü ne kadar kolay götten almak” diyerek güldü. Sibel de “Yarrağıma kolay. Suratlarına bak şunların” dedi ardında bir kahkaha attı.

Sibel kalkıp yanımıza geldi. Kurdeleden tutup yüzükleri ağzımızdan çıkarttı. Düğümleri çözmemiz için bize uzattı. Çözdük. Onun ve Selim’in önünde diz çöktük. Sibel yüzüklerimizi parmaklarımıza taktı. “Artık Selim’e aitsiniz “ dedi. Bize tekrar ettirdi. “Selim’e aitiz “ dedik.
*********

Karım ve ben bir yıla yakın Selim’e itaat ve hizmette eksik etmedik. Her an ona ait olduğumuzu bildik. Hep onun mutluluğunun bizimkinden daha önce geldiğini düşünerek hareket ettik. Onu seviyor ve sayıyorduk. Ondan yaşça büyük olmamızın hiç bir anlamı yoktu. Aslında oydu büyük olan, güçlü olan.

Artık Sibel onunla tam ilişkiye giriyordu. Kısa bir süre sonra ödününe de arkasına da almayı öğrenmişti. Bazı geceler sadece Sibel’le oluyor karımı üzüyordu. Benim karımla sevişmeme hala müsade edilmiyordu. Selim ve Sibel gittikçe yakınlaşıyorlardı. Senenin sonuna doğru Sibel’le ilişkileri ciddileşti. Onunla beraber olmak istedi ve bir gün toparlanıp ayrı eve çıktılar. Hayatımızdaki boşluk anlatılmaz derecedeydi. Karı koca çok uğraştık. Aylar aldı kendimize gelmemiz.

6-7 ay sonra bir gün ortak arkadaşlarımızın bir partisinde ikisiyle karşılaştık. Bizi ne kadar üzdüğünü ama artık onu kafamızdan ve ruhumuzdan sildiğimizi söyledik. Nikah belgemizi yenilediğimizi bize verdiği yüzükleri de kendisine geri vermek istediğimizi söyledik. Bizi anladığını o dönemi o şekilde yaşamış olmaktan pişman olmadığını anlattı. “Bu kadar çabuk teslim olmasaydınız” dedi. “Biraz güçlü olsaydınız bu hale düşmezdiniz” dedi. Onun için yaptıklarımızdan sonra hala bunları söyleyebiliyor olması bizi çok kötü yaptı. Artık konuşamayacak haldeydik onunla. Bir şekilde bu işi bitirmeliydik. Bütün cesaretimi toplayıp, “Adresini ver sana yarın yüzükleri verelim hayatimızdan, kafamızdan siktir ol git dedim” Karım konuşamıyordu bile sinirinden.

O akşam uyuyamadık. Onu içimizden sıyırıp atmalıydık artık. Içimizin en derinliğindeydi ama onun gibi birine dersini vermeliydik. Yüzükleri verirken ona ne kadar aşağılık biri olduğunu söylecektik. Bu duygular içinde gidip gelirken uyuya kaldik.

************

Kapıyı çaldık. Selim karşıladı bizi. Salona aldı. Sibel de içerdeydi. Olacakları tahmin ettiği için gergin görünüyordu. Elimi cebime attım. Yüzükleri çıkarttım. Sessizce Selim’e uzattım. Konuşamıyordum. Aldi. Peki siz bilirsiniz dedi. Güzel yüzüklerdi. Bir an sustuk. “Içine bak Selim” dedim. Baktı. Şaşkın ifadesini Sibel de farketti. “ N’oldu?” diye sordu. “Bunlar sizin nikah yüzükleriniz ama “ dedi “Benim verdiklerim nerede? Karımla ben Sol ellerimizi kaldırıp parmaklarımızdaki yüzüklerimizi gösterdik. Karım gözleri dolarak “Biz sana aitiz Selim. Bu hep böyle oldu böyle olacak” dedi. Hıçkırmaktan konuşamıyordu. Benim de gözlerim dolmuştu. Zar zor “ Seniniz Selim. Sen istemesende biz seniniz”

Selim şaşkındı ama keyiflenmişti. “Demek bu kadar istiyorsunuz beni ha? “ dedi. Iki adım geri çekilip bizi süzmeye başladı. Karı koca ne istediğini anlamıştık. Açıkçası yapacağımız başka bir şey yoktu. Onun ve Sibel’in önünde üstümüzdekileri çıkartmaya başladık. Çırıl çıplak kalınca önünde eğildik. Bize ağbi abla diyen bu piç kurusunun ayaklarına kapandık öylece durduk. Seslerden onu de soyunduğunu farketmiştim. Arkamıza geçti. Önce karıma koydu. acıyla haykırmasından götüne koyduğunu anladım. “ Acıyorsa sikmem istemiyorsan “ dedi alay edercesine. Karım, “Hayır Ablasının güzeli bakma sen bana. Istediğin gibi sik beni” dedi terk edilme korkusuyla. bir kaç dakika sonra ayni acımasızlıkla bana soktu o sert yarağını. “Ahhhh” diye haykırdım. “Acıyo mu ağbi “ dedi yine alaycı bir tonla. “ Acısın, Selim’ciğim sik ağbinin götünü. Ağbinin götü sana feda olsun.”

O gün Selim bizim sadece deliklerimizi değil ruhlarımızı da sikti. Bize hissedebileceğimiz en çaresiz duyguları hissettirdi. bütün acılarımıza rağmen yine onun olduğumuz icin mutluluktan uçuyorduk. O günden sonra sık sık bizi aradı bazan bizi sikmek için aradı. Bazan işlerini yaptırmak için. Bazan bu piç kurusuna kızsak da, her çağırdığında gittik. ?
?Son

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Categories: Uncategorized
istanbul travesti istanbul travesti istanbul travesti ankara travesti Moda Melanj kuşadası escort bayan etiler escort beylikdüzü escort ankara escort bayan istanbul escort bornova escort balçova escort mersin escort Hacklink Hacklink panel Hacklink panel bursa escort ankara escort burdur escort çankırı escort düzce escort gümüşhane escort karaman escort kırıkkale escort kırklareli escort kırşehir escort nigde escort ordu escort sinop escort tokat escort yozgat escort zonguldak escort bursa escort malatya escort fethiye escort alanya escort manavgat escort karabük escort osmaniye escort marmaris escort batman escort Ankara escort bayan Ankara Escort Ankara Escort Rus Escort Eryaman Escort Etlik Escort Sincan Escort Çankaya Escort hurilerim.com Escort sinop escort şırnak escort sivas escort tekirdağ escort tokat escort trabzon escort tunceli escort zonguldak escort urfa escort uşak escort beylikdüzü escort antalya rus escort escort anadolu yakası escort otele gelen escort keçiören escort etlik escort çankaya escort mamasiki.com bucur.net hayvanca.net lazimlik.net cidden.net Escort bayan Escort bayan escortsme.com anadoluyakasikadin.com kadikoykadin.com atasehirkadin.com umraniyekadin.com bostancikadin.com maltepekadin.com pendikkadin.com kurtkoykadin.com kartalkadin.com wbahis vds sunucu deneme bonusu deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler